Siz Meriç'in bakış açısından okuduğunuz için olayı kafanızda basitleştiriyorsunuz ama gelen tepkiler -şiddet ve şahsı küfür dışında- normal tepkiler. Aynısını kendim ya da dostum yaşasa dibine kadar üstüne giderdim.
Günün ikinci bölümü.
-Her tarafım ağrıdan sızlarken kendimi eve zor atmıştım. Yüzümdeki kurumuş kanlar, yeni açılan bir yara ve pansuman yapılmadığı için ekstra sızlayan yer ile berbat haldeydim.
Bende iletişim problemi vardı. Karşımdaki insanın anlattığıma inanacağından emin olmadan anlatamıyordum. Bu sorunum yüzünden çok çekmiştim ama düzelmiyordu. Bunun altını güvensizliğin doldurduğunu biliyordum.
Yaralarımı umursamadan kendimi koltuğa atmıştım birkaç saat önce. Kavga esnasında dengemi sarsıp kafamı masanın sivri yerine vurduğum için kafam hâlâ kanıyordu. Pansuman yapacak ne halim vardı ne malzemem. Enerji namına bir şey taşımadığım için gidip almaya da yeltenemiyordum.
Kafamı koltuğa yaslamış tavanı izliyordum. Bu aralar annemin yanına gidip dizinin dibine oturmak istiyordum. Çünkü beni koşulsuz seven tek insan o kalmıştı. Yönelimim, hayattaki kişisel tercihlerim bile buna engel olamamıştı. Onu özlüyordum, ben yokken babamı idare ettiği için çok olayı az hasarla kapatmıştım bugüne kadar. Annem her şeyimdi işte.
Daldığım düşüncelerden beni uyandıran şey kapımın yüksek ziliydi. İrkilip başımı kapıya çevirdiğimde, koltuğa tutunup zorlukla ayaklandım. Halsizlikten başım dönüyordu.
Kapıya doğru zorlukla yürüdüğümde, duvara tutunup kapıyı açtım.
Gördüğüm renkli gözler ile kaşlarım istemsizce havalanırken, gerçek mi görüyorum diye baktım Furkan'a. "Lan senin ne işin var burada?" Diye sordum şaşkınlıkla.
Bakışları yüzümde turladığında, yüzü buruştu. Cevap vermeye tenezzül bile etmeden elini kanayan kafama çıkarıp kontrol ettiğinde kendime gelip elini ittim. "Sana diyorum?" Dedim beni inceleyen oğlana ters bir tavırla. "Ne işin var burada?" Hiç sorunum yokmuş gibi kapıma gelene bak anasını satayım.
"İçeri gireyim konuşalım?" Sorarcasına yüzüme baktığında, terslemeye bile üşendiğim için kenara çekildim. Ve neden geldiğini merak ediyordum.
Ezbere bildiği salona yürüdüğünde peşinden adımladım. Elindeki bez çantayı yeni görüyordum.
Salona girdiğimizde önce benim gelmemi bekleyip oturmadı. "Konuş." Dedim kısık sesle. Harbiden başım dolanıyordu sanırım. Kendimi koltuğa atıp yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER OĞLAN | GAY
Novela JuvenilTAMAMLANDI. "Ne zaman kuzu postundan sıyrılırım sence?" Diye sordum alaydan yoksun bir gülüşle. "Kendinin bir kuzu olduğunu düşünmeyi bırakarak." Dediğinde alt dudağımı ısırıp keyifle omzuna yaslandım. "Oldukça yüzeysel bir tespitti." "Kesinlikl...