Islaklık. Evet, yüzümde nedeni bilinmez bir ıslaklık var. Ve bir de, nasıl desem... Evet bir masaj etkisi gibi. Tatlı ve sersemletici sanırım uygun bir tabir.
Gözlerim yarı açık şekilde tavanlar manidar bir bakışma içindeyken Makbule vatani bir görevmiş gibisinden, istikrarla yüzümü yalıyordu. Ben bu durumdan şikayetçi miydim? Asla.
Benden beklenmedik bir şekilde atik bir hareketle Makbule'yi kollarımın arasına aldım ve yatağımda uygun pozisyona geçtim.
"Sağol kızım ya, yüzümü yıkamama gerek kalmadı." Ciddi bir ifade takınmayı denemiş ama fazla geçmeden başarısız olmuştum.
Anlaşılan o ki sabahları ilk uyandığında şaftı kayan bir tek ben değilmişim. Makbule kim bilir ne zamandır uyanıktı ama melül melül bana bakıyordu şimdi.
Kollarımın arasında olan kediyi yavaşça bıraktım, ona aksini söylemiş olsam da yüzümü yıkamam gerekiyordu. Minik ama hızlı adımlar eşliğinde odamdan çıktım ve banyoya girdim. Aynaya baktığımda Makbule'nin neden öyle baktığını bir kez daha anlamış oldum. Tipim kaymıştı.
Az kaldı Feriha gibi 'BU BEN DEĞİLİM Kİ' diye bağıracaktım.
Banyodaki işlerimi oyalanmadan bitirdikten sonra emanettir bir şey olur mazallah düşüncesiyle beraber Makbule'nin yanına gelmiştim. Ama bilin bakalım ne eksikti? Makbule
Kediyi bıraktığım yerde olmamasının verdiği gerginlik ile gözlerim hızlıca odada gezindi ama görünürde bir yerde herhangi bir kedi yoktu. Odadan çıkıp evin her yerine bakmaya başladım. Zaten ev 1+1'di. Oturma odasında da bulamayınca adımlarımı mutfağa çevirmiştim. Gördüğüm manzara gönül isterdi ki tatlı tatlı yerde uzanan bir adet Makbule olsun. Fakat hayat yüzüme tekrardan anırarak gülmüş ve karşıma dolabımın üstüne tırmannış bir kedi çıkarmıştı.
"Makbule senin ne işin var orada?" Cevap verecekmiş gibi soruyordum soruları. Bir gün Bakırköy'e kapatılmaktan korkmuyor değildim.
"Meov"
"Eh iyi bakalım, öyle olsun. İn aşağı bakayım."
"Meoov"
"Eğer inmezsen babana söylerim."
Daha fazla sesini çıkarmadan dolaptan atladığında minicik kafasını sevdim. Sonrasında aklıma aç olabileceği fikri geldi. Yanında mamasını getirmemişlerdi ve kedi büyük ihtimalle açtı.
Telefonumu olduğu yerden hızlıca aldım ve Akgün ile olan sohbete tıkladım.
Siz: Akgün
Siz: Akgün
Siz: Akgün
Siz: Acil bakman lazım
Loverman: Bir sorun mu var
Loverman: İyi misin ufaklık?
Siz: Ben iyiyim de
Siz: Makbule aç
Siz: Mamasını koymamşısın yavrumun
Siz: Mır mır ağlıyor bana
Loverman: Ciddi misin, unutmuşum ya
Loverman: Bekle geliyorum on dakikaya
Siz: Ne?
BÖLÜM SONU
Bundan sonra kısa ama düzenli olarak bölüm paylaşacağım inşallah. En azından şimdilik planım bu yönde diyebiliriz.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.🍯
Düzenlendi 11.11.2023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞSAVCI || Yarı Texting
AdventureYaş farkı vardır, dikkate alarak okuyun. Karakterlerime gelen en ufak hakarette engellenirsiniz. Siz: adınız lütfen bayım :) 0535*: Karşılığında bana ne vereceksin? Siz: ne istersiniz? 0535*: Fotoğrafını istesem ileri gitmiş olur muyum? Siz: bilmem...