Bölüm 7: Hayatta Kalan Tek Prenses

6 1 0
                                    


BÖLÜM 7: Hayatta Kalan Tek Prenses


"Bitti mi Bekçi?"

"Evet, majesteleri..."

"Tekrar kontrol et. Tek bir yara bile olmasın."

"Emredersiniz majesteleri..."

Hekim narin elleriyle üzerime giydiğim elbiseyi yeniden açmaya başlayınca sıkıntılı bir nefes aldım. Prenses Dione hemen karşımda elleri önünde bağlı bir şekilde gözünü üzerimden çekmiyordu. Öfkeyle başımı yere eğip o fark etmeden derin bir nefes almaya çalıştım. Öfkemi gizlemek zorundaydım.

Hekim üzerimdeki elbiseyi tamamen çıkardı ve vücudumu tekrardan incelemeye başladı. Gözlerimi sıkıca kapatıp bu anın bitmesini diledim. Prenses Dione vücudumda herhangi bir yara görmek istemiyordu ve gözünden kaçırmamak için o da bu kontrole gelmişti. Kadının soğuk elleri sıcak tenimde gezerken doğruldum. Yüzümdeki ve omzumdaki yaralar temizlenmiş ve çeşitli bitkilerle sarılmıştı. Fakat Prenses Dione hala tatmin olmuyordu.

Bana bakan gözleri ağır ağır vücudumda gezmeye başladı ve bir noktada durdu. Kolumda... Ava gittiğim zaman yaralanan ve dikilen koluma...

Onun o noktaya odaklanmasıyla yutkunarak bakışlarımı koluma çevirdim. Dikişin hafif izleri kalmıştı. Korkuyla gözlerimi Prenses Dione'a çevirdim. Bakışları keskin ve öfkeliydi. Gözleri bir koluma bir de gözlerime değiyordu. Stresten bayılmak üzereydim.

"Başka bir yara gözükmüyor majesteleri..." dedi hekim kadın. Prenses Dione bana bakan o öfkeli gözlerini anında gözünü kırparak değiştirdi ve gülen gözlerle hekim kadına baktı.

"Teşekkürler bekçi. Prensesi giydirdikten sonra çıkabilirsin."

"Gerek yok." diye öne atıldım hemen. Elbiseme uzanıp giymeye başladım. "Ben hallederim. Sen çıkabilirsin."

"Prensesi giydirdikten sonra çıkabilirsin." dedi bir kez daha üstüne basa basa. Hekim kadın benim sözümü dinlemek yerine Prenses Dione'un sözünü dinleyip hırçınca elimdeki elbiseyi çekiştirip aldı. Buna elbette şaşırmamıştım.

Hekim kadın oldukça sert hareketlerle elbisemi giydiriyordu. Sanki kendi çocuğuymuşum gibi beni hırpalaması öfkemi kabartmıştı. Dişlerimi sıkarak başımı dikleştirdim ve işinin bitmesini bekledim.

Hekim kadın işini bitirince etraftaki eşyalarını bir çırpıda topladı ve odadan çıkmadan önce son kez Prenses Dione'a döndü. "Majesteleri..." deyip başıyla selamladıktan sonra kapıdan çıktı.

Odada Prenses Dione ile yalnız kaldığımızla stresle yerimde kıpırdandım. Bana öyle bakıyordu ki her an üzerime atlayacak bir panteri anımsatıyordu. Ağır adımlarla yanıma geldi ve tam önümde durdu. "Sen ne cüretle benim emrime karşı gelirsin Rosemarry?" dedi gür sesiyle. Üzerime doğru bağırmasına karşılık gözlerimi kapatıp nefesimi içime çektim. Her zamanki gibi bana üstünlük koyarak aşağılıyordu. "Sen kim oluyorsun da er meydanına çıkıp bir bekçiyle düelloya tutuluyorsun? Sana bunu yasakladığımı hatırlıyorum."

Başımı dikleştirip prensesin acımasız gözlerine baktım. "Ben sadece herkes gibi olmak istedim."

"Sen herkes olamazsın!" diye üstüme kükredi. Vahşi bir yaratık gibiydi. Sinirden gözlerim dolmaya başladığında prenses sertçe uzanıp kolumu tuttu ve sıktı. "Sana herkes olduğunu düşündürten ne? Son günlerde görüyorum ki fazlasıyla başındaki tehlikeyi unutmuş gibi görünüyorsun." Göğsüm hızla inip kalkarken o hala başımda dolaşan o büyük tehlikeyi anımsatmaktan geri kalmamıştı. "Senin iyiliğin için uğraşmaya çalışıyorum. Bu zamana kadar hayatta kalabilen tek prenses olarak sana yol göstermeye çalışıyorum. Yaşaman için çabalıyorum ve sen hala bana terbiyesizlik yapmaya devam ediyorsun öyle mi?" deyip kolumu sertçe bırakıp beni savurdu. Öfkeyle kapadığım gözlerimi açıp onun kızarmış suratına baktım. Öfkeden giderek kızarıyordu. Onun karşısında böyle aciz kalmak içimi kemirse de tek kelime edemiyordum. "Seni bu yüzden öldürecekler işte." dedi birden. Gözlerimi doğrudan ona çevirdiğimde gözü dönmüş gibiydi. "Sürekli onların gözleri önünde olmaya çalışıyorsun. Eğitimlerine izin vermemiz senin aklını karıştırdı anlaşılan. Kendini mutlak bir güç gibi görüyorsun."

ÇARESİZ KRAL (KARANLIĞIN YÜZÜĞÜ SERİSİ-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin