I Always Wanted -jikook-

özel bölüm

Bir kaç yıl sonra:

(Jimin 34 Jungkook 32 So Jun 19 yaşında. So Jun bisex olduğunu fark ettiğinde 12-13  yaşındaydı. Yaşlara fazla takılmayın iyi okumalar)

SEO JUN'UN DOGUM GÜNÜ

Jimin'den

Sabah güneşin odamıza vurması ile uyandım. Gözlerimi açıp tamamen kendime geldiğimde kalkmaya çalıştım. Fakat belime sarılan el ve neredeyse üstüme çıkmış olan eşim ile geri yattım. Her zaman ki gibi kafasını göğsüme koymuş kolu  belime dolanmış uyuyordu. Gülümseyip elimi saçlarına attım. Hafifçe okşayıp öptüm. Bu konuda babasına çekmiş herhalde. Aynı Namjoon hyungun Seokjin hyunga sarıldığı gibi yani koala gibi sarılmıştı. Öyle sarıldığı için de kurtulmak biraz zor oluyordu. Tabi ki ben bir yolunu bulmuştum. Kolunun altından kalkarken benim kokumun üstüne sindiği yastığı yerime koyuyorum. Bu yöntem onu bi yarım saat oyalıyor sonra da uyanıyordu. Sevgilim uyanana kadar da ben kahvaltı hazırlamış oluyorum. Jungkook'a evlenme teklifi ettiğim restoran dan çıktıktan sonra kalkan ilk uçakla Fransaya gittik. Kore den akşam 11 de çıktık sabah 10 da farnsa da 11 de de otele vardık. Vardığımız gün Fransa da evlenip o gün orda kaldık. Ertesi gün Fransa'yı gezdik. Sonra da Tokyo ya gidip iki gün de orada kalıp balayını bitirdik. So Jun'un okulu başlayacağı için Kore'ye döndük.

Yataktan kalktıktan sonra yan odaya geçip kızımızı uyandırdım. Dürterek ona seslendim.

"So Jun uyan bebeğim okula geç kalacaksın "

Battaniyeye daha çok sarılıp gözünü açmadan konuştu. Rüyasında mı konuşuyordu acaba?

"Hmm tamam babaa yaa"

"Bebeğim? So Jun kızım beni duyuyor musun? So Jun? ....... So Jun? Hadi kalk bebeğim okula geç kalacaksın. "

Dürterek uyandırmaya çalıştıktan sonra sonunda uyanmıştı. Demek gerçekten rüyasında konuşuyordu. Bu duruma kıkırdamadan edemedim. Kızım yatakta doğrulup saçlarını karıştırıp esnedikten sonra bana döndü.

"Günaydın baba"

"Günaydın prensesim. Kahvaltı yarım saate hazır olur,hazırlan gel."

Kafasını sallayıp yataktan kalktı. Bende odadan çıkıp aşağı mutfağa indim. Yemeği hazırlamaya koyuldum. Dolaba yöneldiğim sırada dikkatimi bir şey çekti. So Jun'un geçen seneki doğum günün de çekildiğimiz fotoğraf. Çok güzel geçmişti. Aklıma o gün geldi sonra da fotoğrafın yanında duran takvime kaydı gözüm. Gördüğüm şeyle gözlerim kocaman açıldı. Bir  gün sonra prensesim 18 olacaktı. Ben bunu nasıl unuturum. Bu sene nasıl bir supriz hazırlayacağız diye düşünürken bebeğim gözünü ovarak yanıma geldi. Arkamdan sarılarak başını omzuma koydu.

"Sen çok kötü bir babasın"

Yarı uykulu haliyle başını çevirip boynuma sokuldu. Aynı zamanda da mızmızlanıyordu. Bu haline kıkırdayıp kolları arasında ona döndüm.

"Uyan artık koca bebek. O kadar uyuduktan sonra hala uykun mu var?"

"Birileri beni yatakta tek bıraktığı için, Evet!"

Gülmeye devam ederken yanaklarını ellerim arasında sıkıştırıp dudaklarının öne çıkmasını sağladım ve öptüm.  Yanağını sıkıp kollarından kurtuldum.