32. Bölüm

459 48 40
                                    

Dayımın çatık kaşlarıyla bize bakması ve hiçkimsenin konuşmaması içimdeki gerginlik seviyesini katbekat arttırıyordu.

Tabii gerginliğimin bir diğer sebebi onlar gelmeden hemen önce -eğer gelmeselerdi- gerçekleşecek olan şeydi. Resmen basılmıştık, hemde dayıma. Şuan utançtan ölebilirdim.

Jungkook gerginliğimi farketmiş olacak ki elimin üzerine elini koydu ama dayım direkt ellerimize bakmaya başlayınca hızla elimi çektim ve kucağıma koydum.

"Açıklamak istediğin bir şey var mı Hina?"

"Ne gibi?"

Gözlerini devirip "Saraydan tek başına kaçman ve bir kurtla birlikte olman gibi." dedi.

Jungkook derin bir nefes alınca ona döndüm. "Dayımın kurtlarla bir sorunu yok, yanlış anlama. Sadece kıskançlık yapıyor."

"Hina!"

Sinirli bir sesle beni uyarınca bakışlarımı ona çevirdim. "Bana kızmaya hakkın yok dayı."

Gözlerini büyütüp "Prenses bir süredir görüşmüyoruz diye dayın olmaktan çıkmadım." dedi.

"Öyle bir şey demedim zaten." dememle derin bir nefes alıp "Hazırlan gidiyoruz." dedi.

"Ne?... Sizinle bir yere gelmiyorum! O saraya asla dönmem!" dedim şaşkınlıkla karışık bir sinirle.

Beni geri götürmek için mi gelmişti bu kadar yolu? Eğer öyleyse boşuna gelmişti çünkü geri dönmeye hiç niyetim yoktu.

"Hina bizimle geleceksin! Talkin'de nasıl güvende kalmayı planlıyorsun?!"

"Jungkook yanımdayken güvendeyim ben! Ayrıca beni çok düşünüyormuşsun gibi davranmayı kes!"

"O ne demek şimdi?! Seni düşünmesem buraya gelir miydim sence?!"

İkimizde ayağa kalkmış birbirimize bağırıyorduk ama ben haklıydım. Bunca yıl benden hayatımla ilgili çok büyük bir şey sakladıktan sonra beni düşündüğünü söylemesi inandırıcı gelmiyordu.

"Beni düşünseydin babamın bir kurt olduğunu bana söylerdin! Babamla anılarımı benden almazdın!"

Gözlerimden yaşlar akarken kurduğum cümlelerden sonra bana şaşkınlıkla baktı. Hiçbir zaman öğrenemeyeceğimi mi düşünüyordu?

"Bana söylerdin dayı... ben senin yanında annem ve babam için ağlarken bana söylerdin... ama yapmadın. Benim bir yalanla büyümeme izin verdin."

Onunda gözleri dolduğunda derin bir nefes aldım.

"Bunları beni düşündüğün için mi yaptın dayı? Babamın kim olduğunu beni düşündüğün için mi sakladın?"

"Hina, büyükannen bildiğini öğrenseydi-"

"Yeter!" diye bağırmamla şaşkınlıkla bana baktı.

"Bu yalana sığınma artık dayı! Karşında bir çocuk yok! Tamam, en başta çocuktum ağzımdan kaçırabilirdim o yüzden söylemedin! Ama ben büyüdüm dayı! On sekiz yaşındayım! Neyi saklayıp neyi söyleyeceğimi bilmediğim yaşı çoktan geçtim ben! Ama sen ona rağmen tek kelime etmedin bana!"

"Hina..."

"Annem zaten yalanlarla büyüttü beni ama o benim yanımda değildi. Ayda bir görüyordum zaten onu. Her gece ağladığımı bilmiyordu, her yere düştüğümde 'baba' diye ağladığımı bilmiyordu, ailesiz kalmanın canımı ne kadar yaktığını bilmiyordu ama sen biliyordun dayı. Ben her gün seninleydim, her an seninleydim. Nasıl üzgün olduğumu biliyordun ama yinede tek kelime etmedin. Ben sana defalarca kez sordum. 'Annem neden orada?' diye defalarca kez sordum ama sen beni hep geçiştirdin. Söyleyebilirdin bana... 'Senin baban bir kurt, büyükannen seni o yüzden sevmiyor, anneni o yüzden zindana attı' diyebilirdin dayı..."

War Of Races - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin