"Bunu nasıl yapıyorsun?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Neyi?" Konuşurken anahtarım elindeydi. Elimi uzatınca anahtarları avucuma bıraktı.
"Birdenbire ortaya çıkmayı."
"Berk eğer son derece dikkatsizsen, bu benim suçum değil." Sesi her zamanki gibi derin ve kadifemsiydi.
Kusursuz yüzüne baktım. Gözleri yine açık renkti; altın bal rengiydi. Kafamın karışıklığından kurtulmak için bakışlarımı başka yöne kaydırdım.
"Dünkü trafiğin nedeni neydi?" diye sordum, başka yöne bakmaya devam ederek.
"Ben yokmuşum gibi davranacağını düşünüyordum, beni rahatsız edeceğini degil."
"Tyler için yaptım onu, kendim için değil.Ona bu şansı vermeliydim." Kıs kıs güldü.
"Sen..." Yutkundum.Söyleyecek yeterince kötü bir şey bulamıyordum.Öfkemin sıcaklığının onu yakacağını düşünüuordum ama o eğleniyor gibiydi.
"Ben sen yokmuşsun gibi davranmıyorum" dedi.
"O zaman beni ölümüne rahatsız etmeye mi çalışıyorsun? Tyler'in minibüsü bu işi göremedi
çünkü."
Altın renkli gözleri öfkeyle parladı. Dudakları ince bir çizgi haline geldi, gülümsemesi kayboldu.
"Berk,saçmalıyorsun," dedi buz gibi bir sesle.
Ellerimi yumruk yaptım, bir şeye vurmak istiyordum. Kendime şaşıyordum. Ben şiddet yanlısı bir insan değildim. Arkamı dönüp yürümeye başladım.
"Bekle!" diye seslendi. Yağmurda etrafıma sular sıçratarak yürümeye devam ettim. Ama bana yetişti ve yanımda yürümeye başladı.
"Üzgünüm,kabalık ettim," dedi yürürken.Onu duymazdan geldim."Doğru olmadığını söylemiyorum ama söylemem kabalıktı."
"Neden beni rahat bırakmıyorsun?" diye tersledim.
"Sana bir şey sormak istiyordum ama kafamı karıştırdın." Gülümsüyordu, neşesi yerine gelmiş gibiydi.
"Sende çoklu kişilik bozukluğu mu var?" diye sordum sert sert.
"Bak yine aynı şeyi yapıyorsun."
İçimi çektim."Peki.Ne sormak istiyorsun?"
"Önümüzdeki cumartesi, biliyorsun, bahar dansının olduğu gün..."
"Komik olmaya mı çalışıyorsun?" diyerek sözünü kesip ona döndüm.Yüzüne baktığımda suratım
terden sırılsıklamdı. Gözlerinde muzip bir pırıltı vardı."Sözmümü bitirebilir miyim?"
Dudaklarımı ısırdım,ellerimi birbirine kenetledim,böylece kötü bir şey yapamayacaktım.
"O gün şehir merkezine gideceğini söylediğini duydum. Birinin seni bırakmasını ister misin?"
Bunu hiç beklemiyordum.
"Efendim?" Nereye varmak istediğinden pek emin değildim.
"Şehir merkezine seni birinin bırakmasını ister misin?"
"Kimin?" diy sordum,aklım karışmıştı.
"Benim elbette."Karşısında zihinsel özürlü biri varmış gibi tane tane konuşuyordu.
Hala şaşkındım."Neden?"
"Birkaç hafta içinde bende merkeze gitmeyi planlıyordum.Ayrıca, dürüst olmam gerekirse bu kamyonetle oraya varacağını sanmıyorum"
"Kamyonetim gayet iyi çalışıyor, ilgilendiğin için teşekkür ederim."Tekrar yürümeye başladım öfkem hiç azalmadığı için şaşkındım.
"Peki ama kamyonetin bir depo benzinle oraya gidebilir mi?" Yine bana yetişti.
"Bunun seni neden ilgilendirdiğini anlamadım." Gıcır gıcır Volvo'nun aptal sahibi!
"Kısıtlı kaybakların boşa harcanması herkesi ilgilendirir."
"Doğrusunu söylemem gerekirse, Emir..."Adını söylerken heycanlandım ve bundan nefret ettim."Seni hiç anlamıyorum.Benimle arkadaş olmak istemediğini sanıyordum."
"Arkadaş olmak istemediğimi söylemedim . Arkadaş olmasak daha iyi olur, dedim."
"Ah,teşekkür ederim, şimdi her şey netleşti," dedim.Kinayeli konuşmuştum .Yine olduğum yerde
durduğumu fark ettim.Artık kafetaryanın çatısının saçağının altındaydık.Bu yüzden yüzne kolayca bakabiliyordum.Bu da düşüncelerimin netleşmesine hiç yardımcı olmuyordu.
"Arkadaşım olmaman senin için daha...sağlıklı olur,"diye açıkladı."Ama senden uzak durmaya
çalışmaktan yoruldum Berk."
Son cümleyi söylerken bakışları derinleşmiş, sesi boğuk çıkmıştı.Bense nasıl nefes alacağımı bile bilmiyordum.
"Benimle merkeze gelir misin?" diye sordu.
Konuşamıyordum,sadece başımı sallayabildim. Gülümsedi,sonra yüzü birden ciddileşti.
"Benden gerçekten uzak durmalısın,"diye uyardı beni.
"Derste görüşürüz."
Birden arkasını döndü ve geldiğimiz yöne doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alacakaranlık(GAY)
Ma cà rồngAnnemin ölümünün ardından amcamın yanına, ufak bir kasabaya taşındım. Burayı sevmem için bir neden yoktu, en azından öyle olacağını sanıyordum.