AŞKA YÜRÜMEK

36 7 2
                                    


Aşk; ateşe yürümek gibidir, yanacağını, kül olacağını, canın acıyacağını bile bile.

Ben daha yeni teneffüsten çıkmış, sınıfa giriyordum. Sınıfta yanımda Miraç oturuyordu. Ama sınıfa girip de sırama bakınca sadece beni eşyalarımı ve çantamı gördüm. Sonra sınıfa göz gezdirdim. Miraç Aslı'nın yanında oturuyordu. Hiçbir şey demedim kalp burukluğumla birlikte sırama geçip, oturdum. Miraç ve Aslı benden birkaç sıra önde, daha doğrusu çaprazımda oturuyorlardı. Miraç arkasını dönüp bana baktı. Ben hemen bakışlarımı ondan kaçırıp, sıranın üstünde kapalı okuma kitabını açıp okumaya başladım. Aslında şuan kitabı okumayıp, onun bana bakışlarını gizliden gizliye izliyordum. Bakışlarında bir burukluk vardı. Özür diler gibiydi. Bu arada benim bakışlarım gizlilikten çıkmıştı. Tamamen onu izliyordum.

Birbirimize öylece baktıktan sonra kafasını ve bakışlarını benden alıp yanındakine çevirdi. Ben de bu sefer doğru düzgün kitabımı Enkaz Altındakiler'i okumaya başladım. Hiç olmazsa içinde olduğum durumu unutturuyordu. Bana ilham veriyordu.

Bir süre sonra derse öğretmen girdi ve anlatmaya başladı. Arada Miraç bana kısa bakışlar atıyordu ama ben ona sadece göz ucuyla bakıyordum. Öğretmenin anlatımı bittikten sonra soru çözmeye başladık. Aklıma onunla birlikte yaptığımız soru kapışmaları geldi. Birlikte soruyu kim daha önce ve doğru bilecek diye kapışma yapardık. İçimden ona bakarak şunları söyledim:

"Onun yanında da bunları yapabiliyor musun? Eğlenebiliyor musun? Beni yerimi bir başkasıyla doldurabiliyor musun?"

Sonrasında dönüp derse geçtim. Gün neredeyse böyle geçti. Arada Miraç yanıma gelip benimle konuşmaya çalıştı ama ben ona kırgındım. Söylediği şeyleri hep tersliyordum. Ne kadar benim kankam olsa da sevgilimmiş gibi kıskanıyordum onu.

-Günümüz-

Biz hep beraber yemek masasına oturmuş, İrem'in yemekleri servis etmesini izliyorduk. O kadar kusursuz ve eksiksiz yapıyordu ki bu akşam işimiz zor olacaktı. Cesaret vermek istercesine yanımda oturan Sevilay'ın kulağına eğilip şunları fısıldadım:

"Unutma, bu akşam sen bir aşk savaşı içerisinde olacaksın! Cesur ve cesaretli olacaksın! Aşk; ateşe yürümek gibidir, yanacağını, kül olacağını, canın acıyacağını bile bile. Aşk sabır ister, kendisi zorluklarla eştir. Sürekli seninle oyun oynar ve yeri geldiğinde ateşini üzerine daha çok savurur. Senin sevdiğin kişiyi düşünüp ona ulaşabilmek için bunlarla savaşman gerekir. Bu gece de bu yoldaki ilk kıvılcımın. Bakalım yolun başında yanacak mısın kıvılcımı ateşe dönüştürüp yoksa ateşe ve acısına dayanıp ona su dökmeyi başarabilecek misin?"

Dediklerim bittiğinde söylediklerime ben de şaşırmıştım. O kadar beni aşan şeyler söylemiştim ki duyan da ben o ateşleri görmüşüm sanacaktı. Ama aslında bu doğruydu.

Sevilay dediklerimin etkisiyle İrem ona servisini bitirip, bana geçeceği zaman ona çelme taktı. Benim şaşkınlıkla ağzım beş karış açıldı. İrem'in elindeki yemekler yere düştü. İrem hemen utanarak kaçtı. Yiğit'in annesini iyi tanırdım. O böyle kusurlardan hoşlanmazdı ve eminim şuan içinden:

"Daha düz yolda yürümeyi başaramıyor. Yanılmışım herhalde!" diyordu. Zaten bu surat ifadesinden de belli oluyordu. Masanın altından biz ellerimizle çak bir beşlik attık. Şimdi sıra Sevilay'ın onları etkilemesindeydi. Hemen yerinden doğrulup yerdeki düşenleri alıp, orayı temizledi. Geri kalan servisi de o devam ettirdi. En son İrem'e tesellici olmak için yanına gitti. Sanırım bu akşam yeterince acısını çıkarmıştık.

Yemekler yenildikten sonra hızlıca çaylar içildi ve herkes kendi evine gitmeye başladı. Yiğit'in annesi görülecekleri görmüştü zaten. Onlar gidince biz onlara biraz daha yardım edip kendi evlerimize gittik. Bu iş hallolmuştu ne kadar İremlere haksızlık olsa da.

Eve gelince hemen pijamalarımı giyip, dişlerimi fırçalayıp, duş aldım. Kendimi çok yorgun hissettiğim için en sonunda yatağıma attım. Yorganımı üstüme çekip derin bir uykuya daldım.

Sabah gözlerimi doğan güneş ışığı eşliği ile açtığımda saat 9 olmuştu. Hızlıca yataktan kalktım. Okula geç kalmıştım! Sonra aklıma bugünün günlerden cumartesi olduğunu hatırladım. Bugün dersler yoktu. İstediğim kadar uyuyabilirdim ama yataktan kalkıp aşağıya indim. Kendime omlet yapmaya başladım. İşim bittiğinde hızlıca yanında birkaç şeyle yedikten sonra bahçeye çıktım.

Bizim bahçemiz dolu doluydu. Rengârenk çiçekler her yerdeydi. Tabii çeşitli birkaç ağaç da vardı. Yanıma aldığım kitabımı buradaki çimlerin üzerine oturup okumaya başladım. Yine ilham verici ve aşk da içeren bir romandı, okuduğum.

Kitap okumayı bir süreliğine bırakıp etrafıma baktığımda aslında evde benden başka kimsenin olmadığın anladım. Kesinlikle bunun bir sebebi olmalıydı. Uyanalı saatler geçmişti ama daha etrafta kimse görünmüyordu! 

# ARKDAŞLAR BAYASINDIR BÖLÜM YAZMIYORDUM VE YAZMAYACAKTIM AMA OKUMA SAYIMIN VE TAKİPÇİ SAYIMIN ARTMASI BANA CESARET VERDİ. ÇOK AMA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM!#

UNUTULMAYANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin