"Keder sokulgan adımlarıyla gelip kıvrılıyor yüreğime."
•
"Ananı avradını.."
Efe duyduğu kelimeler karşısında yüzü buruşurken kucağındaki boş taşıma çantasını yere bırakıp koridor boyu ilerledi. Tiksinirdi küfürden. Hele ana bacı katılanından iğrenirdi. Derin bir soluk vererek uzun tutmayı hedeflediği siteme girişti. "Serhan sana daha kaç kez söyleyeceğim. Leş ağızlılar gibi küfür etme hoşuma gitmi—" Dondu kaldı.
Salonda gördüğü manzara karşısında gözleri büyürken elini aralanan ağzına götürdü. Hemen sonra kendisiyle aynı şoku yaşayan kişiye döndü. "Hemen polisi arayacağım sen sakın hiçbir şeye dokunma."
Koşarak portmantoya astığı ceketine gidip cebinden telefonunu aldı ve hemen ilgili numarayı tuşladı durumu izah etmek için. Döndüğünde Serhan'ı başı elleri arasında çömelmiş buldu. Yıkılmış gibi görünüyordu ve etraf tam bir savaş alanıydı. Duvarlar, döşemeler, tezgah, her yer siyah baskın olmak üzere rengarenk boyayla kaplıydı. Deri koltuğun içi dışına çıkmış, boylu boyunca uzanan yarıklardan taşan süngerler etrafa saçılmıştı.
"Uzak dur dedim Serhan. Yaklaşma." İlyas Efe ikazına karşılık bulamamıştı. "Kime diyorum? Delilleri berbat edersen polislerin işini zorlaştırırsın."
"Biliyorum ama kancık hırsızın izini bulup bir an evvel hesabını sormak istiyorum."
"Amaç soygun muydu ki?"
Serhan'ın hipnoz olmuş gibi attığı adımı havada kaldı bir müddet. Omzunun üzerinden baktığında Efe'nin odanın köşesindeki hem dekor hem de aktif olarak kullanılan çelik kasayı işaret ettiğini gördü. Ona hak vermişti. Kasa zarar görmemiş bir şekilde duruyordu.
"Sikeyim.. Yoksa hayvan filan mı pencereden girip saldırdı?"
"Boya tüplerinin kapağını açabilen iki ayaklı bir hayvandan bahsediyorsan haklısın tabi." dedi Efe. Bu basit detayları fark edemeyecek kadar paniklemiş miydi? Gözleri her döşemede birkaç dakika oyalanırken ayakizi arar gibi etrafta dolaşan adama baktı. "Şüphelendiğin biri var mı? Sana garezi olan?"
Rastalı soru üzerine yaşadığı kısa tereddütün ardından ensesini kaşıdı. "Etraflıca düşünmem lazım."
"Yoksa geçen günkü mekanda dalaştığın tipler mi?" Esmer hem sabırsızlıkla hem de kanında gezinen kaygı karışımı korkuyla baş etmeye çalışıyordu. "İçeri nasıl girmişler ki? Neden böyle bir şey yapmışlar? Kin güdecek kadar ne yaşadınız?"
"Efe!" Serhan bir anda sinirlenmişti. "Kafamı toplamaya çalışıyorum iki dakika müsaade et bana." Hemen sonra sesli düşünmeye başladı. "Kapıda herhangi bir zorlama emaresi yoktu. Birileri anahtarla girmiş ya da Kader yarım akıllısı geceden kapıyı açık bırakmış."
"Neden hemen kızı suçluyorsun?" diye araya girdi Efe. "Unuttun galiba birkaç saat önce dükkandaydık ve her şey sapasağlamdı. Belki de biz aceleyle çıkmak zorunda kaldığımız için kilitlemeyi unutmuşuzdur."
"Gitmeyelim demiştim!" Sesi gök gürültüsü gibi yükselmişti rastalının. "Anasına satayım kim bir kedi pencereden atladı diye apar topar veterinere götürür ki!"
Efe gözlerini yumup sakin kalmaya çalıştı. En azından birinin bunu yapması gerektiğini düşünüyordu. "Sinirini Mavi'den ya da başka birinden çıkarma. Bir hata yapıldıysa belli ki biz yapmışız. Başkalarını hedef almaktan vazgeç—"
"Biz?" Öfke ve alay dolu bir tıslama çıkardı Serhan. "Gözüm kapalı da olsa kapıyı kilitlemeden çıkmam ben."
"Nasıl emin olabilirsin ki kafamız tam yerinde değildi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KAMELYALAR
General Fiction"Cevher." dedi derinlerde gömülü sesini bulup çıkarması zor olmuştu. İçinde kopan dizginlenemez fırtınalara çaresizce teslim oldu. "Adım Cevher. Adımı söyle." Parmaklar kumral tutamlarını sarmaladı. Ilık dudaklar kulağının üstünde belli belirsiz adı...