Felix...Uyandığımda başımın aşırı derecede ağrıdığını hissettiğim için bir süre kendime gelememiştim. Ellerimi gözlerime getirip ovuşturmaya başladığımda bir süre daha acımaya devam etse de, geçmişti.
Etrafa baktığımda buranın odam olduğunu anlamam çokta bir vaktimi almamıştı. Ardından kendimi incelemeye başladım, iyi miydim? Gözlerim ellerime değdiğinde kısa bir şok geçirdim, ellerim geçmişti?
Leliel çocuğun bedeninde odasına geldiği zaman, gözleri bu bedeni kontrol altına aldığından beri yanıklar içinde olan ellerine takıldı. "Ah çocuk, bunlar ellerine olduğunda da izliyordum neler yaptığını, yaptıklarının bir karşılığı olarak düşün sana vereceğim hediyeyi."
Ellerini birbirine sürtüp aklında dolanan kelimeleri mırıldanıyordu ki ellerinin artık birbirine acıtır şekilde sürtmediğini fark etti. "Bu sana ilk hediyem Felix, umarım sevinirsin."
Nasıl geçtiği hakkında bir fikrim yoktu ama geçmiş olması beni en mutlu eden kısımdı. Yatağımdan kalkıp gerindim, bugün yapmam gereken bir kaç şey vardı. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa doğru ilerliyordum ki kapım alacaklı gibi çalmaya başladı.
Kapının kulbunu tutup indirmemle birlikte görüş açım kapanmış ve her yerimde kollar hissetmiştim. "Felix, iyi misin?" Kulağıma dolan telaşlı sesi beni güldürmüştü. "Evet, evet iyiyim merak etme." Benden ayrılıp her yerimi kontrol ettiğinde gözleri elimde takılı kaldı.
"Ellerin... Onlar iyi?" Sorarcasına bana baktığında onu onayladım. "Sanırım bu onun bana bir sürprizi."
O değil, Leliel. Benim bir adım var.
Ah evet anlıyorum, ne? Beynimde yankılanan ses de neyin nesi. Zeki birisi gibi duruyordun Felix, beni hayal kırıklığına uğratma ve bunu kendin bul. Evet aynen sanki başka işim yok.
"Ah bu çok güzel!" Derin bir nefes alıp bakışlarını ayaklarına indirdi. "Sana bir şey söylemeye geldim." Konuşmaya devam edeceğini anladığında işaret parmağımı dudaklarına götürüp onu susturdum. "Şşşhhh, ben konuşacağım."
Onu içeri çekip kapıyı kapadıktan sonra da kapıya yasladım. "Sen yeteri kadar konuştun, artık ben konuşacağım." Bakışlarım dudaklarındayken kendimi toparlamaya çalıştım, dikkatimi söyleyeceklerime vermeliydim. "Hyunjin, hakkında her şeyi bildiğim o deli çocuk."
Yanağımı yanağına yasladıktan sonra dudaklarımı kulağına hafifçe değdirdim. Derin bir nefes alıp ellerini belime sardı. "Seni, büyünün izini, kokunu, dibimden bile ayrılmanı engelleyen inadını her şeyini seviyorum senin. Bunca yıldır seni neden kendimden uzaklaştırmaya çalıştığımı bildiğini zaten biliyorum, o sırada yaptıklarım için özür dilerim hyunie~
Seni seviyorum, hemde çok uzun bir süredir." Kulağını hafifçe öptüğümde titremişti.
"Sana bunu yansıtmayı o kadar çok istiyordum ki... Sanırım bundan sonra benden bıkabileceğin bir döneme gireceğiz. Varoluş gibi olmak istiyorum seninle, kendi varoluşumun sonuna kadar." Yanağını yanağından ayırıp dudaklarımı çene çizgisine haffiçe sürterek ayrıldım ondan.
Gözlerim gözleriyle buluştuğunda dolu dolu olan gözleri içimi yakmıştı. "Felix..." Fısıltı gibi çıkan sesi ve onun ardından boynuma dolanan kolları... "Felix unutmamışsın, unutmamışsın!" Kollarımda şuan hem gülüyor, hem ağlıyordu.
"Hiçbir şeyi unutmadım, unutmayacağım." Saçlarına bir öpücük kondurdum sakinleşmesi için. "Olalım Felix, seninle varoluş gibi olalım." Kabul ettiğinde gülümsedim. Bilmiyordum ama belki hâlâ kırıktı içi, buruk olan yerler vardı. İkimizde hem kırık hem buruktuk zaten.
Ama tamamlardık biz birbirimizi, bizi en iyi biz tamamlardık.
Boynumdan çekildiğinde, ellerimi yanaklarına yerleştirip göz yaşlarını sildim. Yanaklarındaki ellerimi sıkılaştırıp kendime çektiğinde dudaklarına bırakacağım uzun bir öpücüğün içine çektim onu.
•••
İyi okumalarrr
Yazım/Yayım:13.5.23
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirbaz ve Büyücü / Hyunlix
Short StoryBir sihirbaz ve bir büyücü "Seninle varoluş gibi olalım, kendi varoluşumuzun sonuna kadar." 11#Hyunlix:14.5.23 / 15.6.23