Songül yavaş adımlarla koltukta uyuya kalan Sadi'nin yanına yaklaştı. Başucunda diz çökerek elini alnına götürdü adamın. Eline normal ısıdan fazlası gelmeyince rahat bir nefes aldı. Elini alnından çekip yanağına doğru götürdü, elinin kemikli kısmını sakallarına sürttü yavaşça. "Karıcığım ne kadar izleyeceksen söyle ona göre devam edeceğim." Songül kaşlarını çatıp elini adamın koluna vurdu "Numaramı yapıyordun sen?" Sadi gülümseyerek uzandığı yerden doğruldu "Numara demeyelimde karımın izlemesi hoşuma gidiyor diyelim."
Sadi'nin doğrulmasıyla oluşan boşluğa oturdu Songül "Gittin mi hastaneye?"
Başını salladı Sadi "Gittim karıcığım, nerdeydi ilaçlarım." Etrafa göz gezdirirken diğer koltuktaki ilaçlarını gördü Sadi "Hah bak orada."
"Tamam canım inandım gittiğine. Ne dedi doktor, üşütme harici bir şey dedi mi?"Sadi başını salladı "Dedi." Songül kaşlarını çattı merakla "Ne dedi?"
Sadi ciddiyetini takınarak başladı konuşmaya "Dedi ki, çok fena üşütmüşsün. Bu normal değil, soğuk hava deposunda mı kaldın dedi. Ciğerler miğerler hep büzüşmüş soğuktan." Songül adamın söylediklerine karşı telaşlandı "Ne diyorsun Sadi sen, zatürre mi olmuşsun? Bakim şu ilaçlarına ne vermiş?" Songül koltuktan kalkınca Sadi başını yana çevirip gülmeye başladı belli etmeden. Songül yanına tekrar gelince yanak içini ısırıp ciddi kalmaya çalıştı. "Ağrı kesici, soğuk algınlığı ilacı, vitamin.. Ee bunlar normal grip ilacı."Sadi başını iki yana salladı "Bunun ilacı yokmuş zaten Songül."
"O ne demek ya, nasıl yokmuş?"
Sadi kadının gözlerine baktı hafif gülümsemeyle "Bunun ilacı sıcak durmakmış, dedi ki madem evlisiniz karınız size sarılsın, ısıtsın" Songül elindeki ilacı adamın yanağına vurdu "Dur karıcığım ya, daha bitmedi.." Sadi kadının elinden tutup öptü "Bir de şey dedi.." Sadi kadının yüzüne yaklaşıp gülümsedi "Ciğerlerin ısıması sadece dudaktan oluyormuş."
Songül gülerek elini adamın elinden kurtardı "Alcopon ya dolandırıcı alcapon." Sadi yine kadının yanlış söylemesine cevap verecekti ama vazgeçti "Doktor dedi karıcığım, ben demiyorum ki." Songül adamın yüzüne bakıp güldükten sonra başını yana çevirdi "Dıktır didi, doktorun amacı başka heralde. Modern tıp değil bu, ne bu?"Sadi omuz silkti "Valla bende anlamadım, ama kesin çözüm dedi. Bir daha hasta olmazmışım." Songül koltuktan kalkıp işaret parmağıyla koltuğu gösterdi "Sen yatarakta iyileşirsin, ben inanıyorum."
"Gerçekten öpmeyecek misin?" Songül kaşlarını kaldırdı "Onu benimle dalga geçmeden önce düşünecektin."
Sadi merdivenlere doğru giden giden karısının arkasından seslendi "Küçük bir busecik?"
"Yok busecik falan. Ben sana çorba yaparım birazdan, hiçbir şeyin kalmaz."
Sadi yastığa başını geri bıraktı "Ah kara mambam, ah."•
Sadi gömleğini giyerken çalan telefonuyla yatağına yürüdü, arayanı görünce hemen açtı. "Ooo hanımefendi, siz beni arar mıydınız?" Sultan abisine gülüp el salladı "Sana da günaydın abi, kıskanma yengemi ayrıca."
"Günaydın, günaydın. Hayırdır Songül'e ulaşamadında beni mi aradın. Unuttun çünkü bir abin olduğunu."
"Hayır abi ya, özledim seni zaten. Bak ağlarım."
Sadi kaşlarını çattı "Niye ağlıyorsun, ağlama. Demedim bir şey."
Sultan adamın haline güldü "Napıyorsun, nasılsın?"
"İşe gideceğim, hazırlanıyorum. Sen niye bu kadar erken kalktın orada şuan 6 değil mi?"
"Evet erken, uyuyamadım bende arayayım dedim."
"Bir sorun yok değil mi? Varsa bak hemen söyle."
"Hayır hayır yok. İyiyim merak etme. Ee yengem nerde ver ona da bir selam vereyim."Sadi başını salladı "Dur bekle, odanın kapısına gelince vurup vurup konusunda kararsız kaldı. Vursa Sultan yanlış anlar mı diye düşündü. En iyisi seslenmek diyerek telefondaki kardeşine gülümsedi. "Müsait olmayabilir, bir sesleneyim."
"Songül, müsait misin?"
"Müsaitim gel Sadi." Sadi kapıyı açıp içer girdi "Karıcığım, görümcen seninle hasbıhal etmek istiyor."
Songül Sultan'ı görünce hemen telefona yaklaştı "Nasılsın yengecim?"
"Ben iyiyim de sen nasılsın, orada çok erken niye bu saatte uyanıksın?" Sultan ikilinin aynı sorusuyla gülümsedi "Karı-kocalar zamanla birbirine benzer derlerdi doğruymuş. İyiyim yahu yok bir şey."
"İyiysen sorun yok canım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
ФанфикBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...