⋈BVM⋈(21)

146 26 7
                                    

Yazardan;

Rüzgar'a bu kara haberi, Mina vermişti. Her ayrıntıyı baştan sona kadar heyecanla ve sevinçle anlatan Mina, Rüzgar'ın o an bunları duymaktansa ölmeyi yeğleyeceğini bilmiyordu. Tüm detayları öğrenip telefonu kapatmıştı. Öylece kalakalmıştı. İşte hep korktuğu şey başına gelmişti... Azıcık cesareti olsaydı, onu kaybetmeden karşısında dikilir onu ne kadar sevdiğini söylerdi. Yıllarca susmasının bedelini ödedi. Korkaklığının, çaresizliğinin hıncını çıkartmak için etrafta ne var ne yok darmadağın etti. Sakinleşecek gibi değildi ama denedi... Büyük boy viski alıp bardağa dahi koymadan şişeyi kafasına dikerek alkolün vücuduna nüfuz etmesine izin verdi.

Bundan sonra yapabileceği hiçbir şey kalmadı. Nil eğer o pislik herifle mutluysa bırakacak, mutluluklarını izleyecekti. Ama eğer o herif Nil'i bir üzsündü işte o zaman ona dünyayı dar edecekti...

***
Nil Adrasan

Doğum günümden yalnızca iki gün sonra Armin'in bizleri çağırmasıyla hep beraber her zaman geldiğimiz mekana gelmiştik. Ne olduğunu bize açıklamaya çalışan Armin'i dinledik.

Elinin tersi ile gözyaşlarını kurulayıp sahte bir biçimde gülümsemeye çalıştı. Bu kız kesinlikle sahte bir biçimde gülümseyemiyordu.

"İşte öyle kızlar. Emir hiç değişmedi. Hala hayvanca davranışlar sergiliyor, hala canımı acıtıp, kalbimi kırıyor." Önündeki kehribar rengindeki içkisinden yeniden bir yudum aldı. Onun açısından bu durumun ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyordum.
Tam karşımda oturan Armin'in yanına gidip elini tuttum.

"Bana bundan uzun bir sure önce 'sevmeyi öğrendiğin zaman gel, o zaman tartışalım.' demiştin. Ee artık öğrendiğime göre bu konuyu güzelce tartışabiliriz." Bu sözlerimden sonra masadaki hüzün azda olsa dağıldı ve hepimiz yeniden neşelendik.

Gecenin sonuna doğru çok çakırkeyif olmuştum. Yerimden kalkacak mecalim bile yoktu. Tabii diğerleri de benimle aynı haldeydi. Telefonumu alıp rehberden zorda olsa Doruk'un numarasını bulup tuşladım. Bir çalmadan sonra telefon hemen açıldı.

"Doğuk."

"Nil, sevgilim sen yine sarhoş mu oldun?" Görmeyeceğini bile bile gözlerini devirdim.

"Hayığ, böyle konuşmak hoşuma gidiyoğ. Ya Doğuk biğazcık sağhoş oldum sadece. Gel ve beni al!"

"Peki. Neredesin?" Güzel soru. Sahi ben hangi bara gelmiştim? Yanımda oturan Mina'ya dönerek nerede olduğumuzu sordum. O da bilmediğini söyleyip garsonun birine sordu.

"Değiğmendeymişiz."

"Değirmen mi?"

"Evet."

"Tamam ben simdi geliyorum."

"Doğuk, geliğken digeğleğine de habeğ et."

"Tamamdır." Telefonu kulağından çekip masanın üzerinde bulunan ufak çantamı koydum.

"Doğuk geliyoğ. Geliğken diğeğleğine de söylüycek." Kızlar güzel kafalarıyla hayvanca kahkaha attılar. Sanırım bu 'r' harfini söyleyemediğim içindi.
Normalde olsa hepsine küfür edip kızabilirdim lakin r harfini söyleyemediğim için daha fazla rezil olmaya gerek yoktu.

Siz deyin 15 ben diyeyim 20 dakika sonra Doruk ve saz ekibi -ki bunlar Yağız ve Emir'den oluşuyordu- kapıdan girip yanımıza geldiler.

"Oo Armin hanım. Seni eve sokabilene aşk olsun!" Emir gayet öfkeli bir biçim de Armin'i kucaklayarak yanımızdan uzaklaştı.
Yağız da Mina ve Ceylin'i alıp gitti. Bana alık alık bakan masum surata kollarımı uzatarak beni kucağına almasına dair bir işaret verdim.

BENİMLE VAR MISIN? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin