18.bölüm

1.6K 36 11
                                    

Arzu'dan
Ateşin yanından çıktıktan sonra arabayla dolaşmaya başladım nereye gittiğimi  bilmiyordum deminden beri telefonum susmuyordu Elif aramıştı Selim aramıştı ve hastaneden bir kaç arkadaşım, tabikide bugünkü magazin bombası yüzünden haber kanallarıda sürekli arıyordu ama hiç birisini açmadım, şimdi o saçma konularla başımı ağrıtmak istemiyordum zaten yeterince dolu. Telefonunu sessize koydum kafa dinlemem lazımdı düşünmem lazımdı bu adam yine bütün ayarlarımı altüst etti. Yanına gidene kadar son derece kararlıydım ama yine her zamanki gibi beni etkisi altına almayı başardı. Hava güzeldi sahile sürdüm arabayı  biraz deniz havası iyi gelir diye düşündüm. Sahile yaklaştıkça arabalar dikkatimi çekmişti bu arabalar Arslanlılara aitti ve etraflarındakiler Ateşin adamlarıydı arabayı park edip yanlarına ilerledim hepsi bir tarafta bir çember oluşturmuştu resmen ordadaki banktaysa bir kız oturmuştu adamlar etrafı kolaçan ederken o denizi seyrediyordu biraz daha yakınlaştığımda bu kızın kim olduğunu anlamıştım artık daha fazla ilerlemedim tam dönecekken vazgeçtim belkide artık yüzleşmenin vakti gelmişti bir anlık kararla yavaş adımlarla kızın yanına gittim beni farkeden koruma yanıma gelip
"Arzu hanım, sizdemi burdaydınız? Bir şey lazım mıydı efendim?" Diye sordu. Korumanın gelmesiyle durdum ama gözlerim hala denizi seyreden kızdaydı
"Hayır bir şey yok oturacağım biraz" deyip kızın yanına ilerledim yavaşça beni gören korumalarsa başıyla selam veriyordu. Yanına yaklaştığımda beni farketmemişti henüz,düşüncelere öyle dalmıştıki acaba ne düşünüyordu. Yanına oturup tıpkı onun gibi denizi seyretmeye başladım. O an farketmişti beni. Üzerimdeki meraklı gözleri hiss ediyordum bakışlarımı ona çevirdim kocaman gözleri vardı bu güzel gözler kocama aşkla bakıyordu bu canımı o kadar yakıyorduki en acısıyla buna ses edememekti ama yinede tebessüm ettim ve elimi uzattım
"Merhaba Melek, sonunda tanışabildik" dedim. Bir bana birde elime bakıyordu hiç bir şey anlamadığı belliydi
"Arzu ben" dedim daha açıklayıcı olmak için. Kızın yüzünün an be an değişdiğini gördüm. Beni görmeyi beklemiyordu ben onu daha önce görmüştüm ama anlaşılan beni o kadarda merak etmemiş yinede toparlanıp elimi sıkıp
"Merhaba" dedi naif sesiyle
"Tesadüfen gördüm seni burda madem kader seni karşıma çıkardı o zaman tanışalım dedim, hem belki konuşuruzda" dedim ona bakarak
"Ne konuşacağızki?" dedi tedirginlikle onun bu hali güldürmüştü beni kollarımı önümde bağlayıp bacaklarımı üst üste atıp denize bakmaya başladım hafif rüzgarda uçuşan saçlarımı kulaklarımın arkasına verip
"Merak etme buraya sana "kocamdan uzak dur" konuşması yapmaya gelmedim" dedim onu rahatlatmak istercesine. Melekte benim gibi yönünü tamamen denize dönüp seyretmeye başladı.
"Gerekte yok zaten öyle bir konuşmaya merak etmeyin" dedi sanki bir şeyleri kabüllenmişçesine
"Orasını bilmemde ama ben o seviyeye inmem onu biliyorum" bu sefer bakışlarını denizden çekip bana baktı
"Anlamadım?" Dedi
"Sonuçta sende onunla evli sayılırsın ve aşıksın ona hangi kadın istemezki aşık olduğu adamla olmayı dimi?" Dedim durumun iğrençliği bir kez daha yüzüme çarpırdı sanki
"Ben istemiyorum ben sadece mutlu ve özgür olmak istiyorum" dedi ama bu doğrumuydu değil miydi bilmiyor gibiydi sanki kendine bunu ikna ettirmeye çalışıyordu
"Aşık olduğunu inkar etmiyorsun yani" sustu cevap vermedi inkar edemiyordu. Zaten neyi inkar edecektiki, onun cevap vermediğini görünce
"Merak etme sen daha ilk hayatımıza girdiğin gün ben zaten biliyordum ona aşık olacağını" dedim. Doğruydu bu ben zaten birgün bunun olacağını biliyordum ama biz zaten gideceğiz burdan diye çok kafama takmıyordum.
"Ne konuşmak istiyorsunuz benimle?" Diye sordu konu değişmek istiyordu ne inkar etmeye nedeki kabul etmeye cesareti vardı. Bende ona uydum fazla üstelemedim zaten kabul etmesi neyi değiştirecek ki yadaki inkar etmesi
"Seninle Ateşi değilde seni konuşmak istedim, hani diyorsun ya özgür ve mutlu olmak istiyorum diye sence Ateşle olabilir misin? Etrafına bir bak etten duvar örmüşler bumu özgürlük? Yadaki şu an mutlu musun?" Etrafına baktı bana hak veriyordu
"Ne yapabilirim? Başka seçeneğim yok, benim başka hayatım yok. İstiyorum evet ama maalesef hayatta her zaman istediklerimiz olmuyor hele benim hiç olmuyor" dedi kırgınca
"Savaşmak yerine kolay yolu seçiyorsun yani"
"Kolay yol? Siz benim yaşadıklarımın kolay olduğunumu zannediyorsunuz"
"Lüks bir rezidansta yaşıyorsun, ailene her türlü imkanlar sağlanıyor. Büyüdüğün ortama bakılırsa ordaki herkesin hayalini yaşıyorsun. Eğer şu an burda olmasaydın daha kötü şartlarda olacaktın çünkü savaşçı bir yanın yok dilenmeyecektin kim sana ne dese onu yapacaktın. Yani soruna gelecek olursan evet senin yaşadıkların bana göre kolay şeyler, yaşadığın yer için daha kolayı olamazdı emin ol ama haklısın bir zorluk var senin için hatta çok büyük bir zorluk var. Oda ne biliyor musun? Ateşin sana aşık olması. Senin tek zorluğun bu Melek aşık olduğun adam sana asla aşık olmayacak" dedim gerçekleri görmesi için onun canını acıtmak değildi niyetim sadece gözlerini açmaktı. Gözleri doldu bakışlarını denize çevirdi ağlamamak için, cevap vermedi bana sanki söyleyecek çok şeyi vardı ama susuyordu yadaki susturuluyordu.
"Sana "kocamdan uzak dur" konuşması yapmayacam dedim ama kocamdan uzak dur Melek, bunu benim için değil kendin için yap. Ateşe aşık olmak çok kolay ama o aşk sana acıdan başka bir şey vermeyecek emin ol" dedim buraya aslında bunun için gelmiştim Melek Ateşten uzak durmalıydı ama her şeyden önce kendi iyiliği için yapmalıydı bunu. Ben tam ayağa kalkacakken Melek bakışlarını denizden çevirip
"Bu kadar çok mu güveniyorsunuz kocanıza?" Diye sordu. Onun sorusuyla tekrar yerime döndüm. Çok mu güveniyordum Ateşe? Ateş bana aşıktı buna inanıyordum
"Ateşin bana olan aşkına güveniyorum. İnsan bir kere aşkı olur biz o hakkı bir birimizde kullandık. Benden boşanıp seninle evlensede boy boy çocuklarınızda olsa bu değişmeyecek o yüzden diyorum ya sana bu aşk sana acıdan başka hiç bir şey vermeyecek diye"
"Ne öneriyorsunuz peki? Bu kadar akıl verdiğinize göre bir fikriniz var" diye sordu sinirle, onun bu çocuksu kızması güldürmüştü beni, annesi oyuncağını elinden almakla tehdit eden küçük bir çocuk gibiydi şu an, o oyuncağı vermek istemiyordu ama annesine dilenmeye korkuyordu
"Bunu ben yapamam Melek bunu sadece sen yapabilirsin kendi konumunu sadece sen belirleye bilirsin. 18 yaşında genç ve çok güzel bir kızsın evli bir adamın metresi olmak mı istersin yoksa hayalindeki gibi özgür olmak mı? Bir şeyi çok istersen önünde hiç bir engel olmaz sana yardımda edebilirim istersen" dedim ondan bir adım bekliyordum. Onu bu bataklıktan kurtarmak istiyordum ziyan olacaktı biliyordum belki sözlerin canını yakıyordu ama ben o gözleri ağlatmak değil açmak istiyordum. Bu sefer Melek ayağa kalktı hala bankta oturan bana bakıp
"Aşık adam karısına ihanet etmez değil mi? Ne şartta olursa olsun aşkına sadık olur. Başka kadına bakmaz bile eğer kocanız size gerçekten aşıksa o zaman benden korkmanıza gerek yok Arzu hanım ama olurda yaparsa o zaman onun aşkını sorgulamak lazım gerçekten aşık mı diye" deyip arkasını dönüp ilerledi. Uzunca baktım arkasından, ne demek istiyordu. Bir şeyler ima etti. Ondan korkmuyordum ki ben onun iyiliği için söylüyordum bunları ama beni yanlış anladı. Ateş eğer bana ihanet etse gelir kendi söylerdi benim tanıdığı Ateş bunu yapardı. Çünkü eğer öyle bir şey olursa bunu zaten öğrenecektim başkasından öğrenmektense kendisinin söylemesini istemiştim Ateşten yıllar önce, Ateşte öyle bir şeyin olmayacağını ama olursa bunu benden duyacaksın demişti. Peki Melek neyi ima ediyordu? Meleğin gitmesiyle korumalarda dağılmıştı bir süre daha oturdum o bankta sözleri hala beynimde dönüyordu. Be demek istedi?Telefonu elime alıp Elifi aradım 100 kere aramıştı.
"Sonunda! Öldüm meraktan Arzu nerdesin sen?" Dedi telaşlı sesiyle
"Sahildeyim oturuyorum" dedim
"Napıyorsun sen orda tek başına?"
"Tek başına değildim Melekleydim şimdi gitti" dedim sanki normal bir şey söylüyormuş gibi
"Meleklemiydin? Her halde başka Melek adlı bir arkadaşından bahsediyordun değil mi?"
"Yok hayır kocamın metresinden bahsediyorum" dedim sakince
"Arzu nerdesin sen? Yanına geliyorum"
"Gelme eve geçiyorum orda konuşuruz" deyip kapattım telefonu daha sonra yavaşça sahilden kalkıp eve gittim. Şimdi bugünü Elife anlatmak vardı. Eve varınca direk banyoya gittim elimi yüzümü yıkadım yüzüme deyen soğuk su iyi hiss ettirmişti Meleğin söylediği son söz aklımdan çıkmıyordu kafamı karıştırmak için mi söylemişti? Kapı sesi geldi Elif gelmiş olmalıydı banyodan çıktığımda askılığa çantasını ceketini asan Elif hemen arkasını dönüp
"Arzu noluyor Allah aşkına? Ben sana Ateşle görüşme diyorum sen gidip bide o kızla konuşuyorsun" dedi söylenerek. Yanından direk salona geçtim kanepeye oturup çok sevdiğim manzarama bakmaya başladım
"Planlı bir şey değildi,tesadüfen karşılaştık. Ateşin arabalarını ve korumalarını görünce merak ettim n'oluyo diye yaklaşınca farkettim orda olduğunu"
"Ne konuştunuz?"
"Sence? Bizim tek bir ortak konumuz var"
"Anlaşılan konuşma pek iyi geçmemiş" dedi asık suratıma bakarak
"Zaten iyi geçmesini beklemiyordum ama beni çok yanlış anladı ben ona "kocamdan uzak dur seni mahvederim" falan demeye gitmedim ki Ateşin ne kadar tehlikeli bir adam olduğunu ona sadece acı verebileceğini söylemeye gittim"
"Ne söyledin ona?"
"Genç ve güzel olduğunu hayatını metres olarak değilde daha seviyeli yaşabileceğini söyledim" dedim hafif sinirle bu söylediklerine gülen Elifse sinirlerimi dahada bozuyordu bunda komik ne vardı?
"Kıza metressin dedin ve seni anlamasınımı bekledin?"
"Değil mi? Ayrıca ben ona metres demedim kendini o konuma koyma dedim kendisine bir saygısı olsun istedim. Elif gerçekten niyetin onu incitmek değildi ya ben ona acıdım daha yaşı küçük belki kavrayamıyor gözü açılır dedim" bunları öyle heyecanla söylemiştiniz sanki Elif beni suçluyorduda kendimi aklamaya çalışıyordum
"Arzucum ben seni anlıyorum senin kötü bir niyetinin olmayacağınıda biliyorum ama onun anlamaması normal seni tanımıyor çünkü ve senin kocanla evli sayılır yani onun gözünde ne kadar iyi niyetli olabilirsinki. Eğer ona iyilik yapmak için konuşma yapmak istiyorsan bu konuşma böyle olmamalıydı" haklıydı galiba istemedende olsa ona sert çıkmış olabilirim
"Haklısın. Ateşe aşık ve ben bunu bilerek Ateşin beni çok sevdiğini asla onu sevmeyeceğini falan söyledim"
"Arzu karşında farklı bir kültürde büyümüş 18 yaşında bir kız var yanlış anlamaya çok müsait. Eğer onu Ateşten uzak tutmak istiyorsan kendinden, Ateşin sana olan aşkından kesinlikle bahsetmemeliydin bu onu dahada hırçınlaştıra bilir o kız hata yapmaya çok meyilli bir yaşta. Belki Ateşe aşık bile değil ama o yanlış bir duygu için sırf senin inadına hatalar yapabilir bunu anladığında ikinizede yazık olur. Ateşi demiyorum ona yazık değil"
"Hırslandı zaten giderken aşık adam aldatmaz ihanet etmez falan dedi eğer Ateş bana aşıksa korkmamalıymışım. Niye öyle dediki?"
"Belkide bir şeyleri denemek istiyor?" Anlamıyordum neyi deneyecektiki Elifse bir şeyler ima ediyordu
"Neyi deneyecek Elif" saçlarını geriye savuran arkadaşım sabr çekiyordu
"Çok safsın Arzu neyi deneyecek Allah aşkına. Ateş sana ihanet eder mi etmez mi onu deneyecektir. Sen öyle kendinden emin konuşunca oda sana bir şeyleri ispatlamak isteye bilir" o an sanki donup kaldım yapabilir mi bu kadarını? Gözünü kararta bilir mi o kadar?
"Ben sözümün arkasındayım Ateş bana aşıksa gerçekten hiç bir şey yapamaz o kız, yaparsada zaten aşık değilmiş demektir" gözlerimin içine bakıyordu Elif bir şeyleri anlamaya çalışıyordu sanki
"Ateşten boşanmayacaksın değil mi?" Dedi Elif hayıflanarak en sonunda
"Zaman ver dedi bana atlaya bilirsek geri kazanacağım seni, atlatamazsan çıkacağım hayatından dedi"
"Hiç bir şey değişmeyecek o kız hayatınızda olduğu süreçte ve görünen o ki hayatınızdan çıkmayacak. Ama sen ona inanmak istiyorsun gelsin Ateş düzeltsin her şeyi birlikte olarım yeter diyorsun" dedi evet bunu istiyordum ama bunun yanlış olduğunuda biliyordum
"İnsan aşık olunca böyle oluyor o kadar yanlış o kadar yalan bunlar bile nefret ettiremiyor ondan. Çok istiyorum,Elif ayrılmak istiyorum,çıksın istiyorum hayatımdan ama olmuyor sinirle gittim şirkete ağzıma geleni söyleyeceğim dedim kapıyı çarpıp çıkacağım dedim ama görünce hepsi uçtu gitti sarılmamak için zor tuttum kendimi" gözlerin dolmuştu anlatırken
"Hani Meleğe dedim ya bu aşk sana acıdan başka bir şey vermeyecek diye, asıl bana acı veriyor" ağlamaya başlıyordum artık onu sevmek istemiyordum
"Tamam ağlama" deyip beni kendisine çekti Elif başımı yasladığım omuzda gözyaşlarım dahada akıyordu
"Tamam bu sefer Ateşin dediği gibi olsun, zamana bırakalım" dedi Elif. Kafamı salladım bende
"Zamana bırakalım" bunu beni sakinleştirmek için diyordu Elif asla Ateşe dönmemi istemiyordu. Kollarından ayrıldım
"Ben biraz uyuyacağım" deyip odama gittim.
Yatağa uzandım direk, yastığıma sarılırken keşke şu an sarıldığım Ateş olsaydı diye düşündüm. Ben bu adamdan nasıl kurtulacağım?

Gözümden Düşdüğün An Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin