Göksel - CanımAyliz
Sabah yüzüme vuran ışıkla birlikte zorlukla gözlerimi araladığımda korku ve endişeyle kenardaki telefonuma uzandım.
Saat 9.30 olmuştu. Nasıl uyumuştum o kadar? Off bugünü bana zehir edeceklerdi. Hızla üzerimdeki örtüyü atıp etrafıma bakındım.
Mutfaktan gelen kokularla açlığım gün yüzüne çıktı. Dün akşam gezindigim için yerini bildiğim banyoya gittim.
Elimi yüzümü yıkayıp aynadaki halime baktım. Uyumaktan gözlerim şişmişti ya..
Biraz daha soğuk suyla yüzümü yıkayıp mutfağa girdim."Geç kaldım. Madem uyanmıştın ne diye beni uyandırmadın?"
"Bugün gitmiyorsun, biraz dinlen istedim."
"Benim neden haberim yok?"
"Sabah ayarladım."
"İyi bari gidip yatayım biraz daha."
"Kahvaltı hazır olmak üzere. Uyuma artık."
"Buna da ben karar vereyim bence."
Nasıl yapabildiğini sorgulamıyordum. Çünkü her istediğini bir sekilde yapıyordu.
Onu mutfakta bırakıp salona geçtim. Banane kendi hazırlasın masayı ne diye yardım edeyim ki?Salonda uyuduğum koltuğun üzerindeki örtüyü katlayıp kenara koyduktan sonra yastığı da örtünün yanına bıraktım.
Dün akşam yediğim mısırın kovası da yoktu. Atlas kaldırmıştı muhtemelen. Birdenbire dün söylediği şarkı geldi aklıma.
Sesinin bu kadar güzel olduğunu fark etmemiştim. Sürekli bağırdığı için çirkin geliyordu demek ki.
Bütün gün burada mı kalacaktık acaba? Öyleyse eğer kesinlikle ilgimi çeken şeyleri fazlasıyla barındıran bu evde sıkılmadan günü tamamlayabilirdim.
Mutfaktan seslendiğinde oraya gittim. Masaya koymuştu hazırladığı her şeyi. Yaptığı pankeklere bakarken ağzım sulandı. Ben çok beceriksizdim mutfak konusunda. Masaya güzelce kurulup kahvaltımı yapmaya başladım.
Gün çok güzel başlamıştı.
Kahvaltım bitince önümdeki adamı incelemeye başladım. Soğuk havaya rağmen kısa kollu siyah bir tişört giymişti.
Altına da siyah bir eşofman.
Saçlarına şekil vermemişti. Tutamlarındaki açık ve koyu kahve renkler çok güzel görünüyordu. Yer yer çok açık renkte olup parlayan saçlarından gözlerimi çektim.
Saçları ilk gördüğümden beri dikkatimi çekiyordu. O koyulara karışan karameller herkeste ilgi uyandırırdı.
Onu izlediğimi fark etmiş gibi kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerimi masaya indirdim.
Bir dakika ya, ben niye bu adama sinirli kalamıyordum?!
O da tabağındakileri bitirince masayı toplamasına yardımcı olup bulaşıkları makineye yerleştirdim.
Evet bu dağ başında eksik olan hiçbir şey yoktu!
Mutfakta işimiz bitince salona geçtik. Ben dün geceden beri benimsediğim koltuğa geçerken o duvara yaslandı.
"Gün boyu burada mı olacağız?"
"Sorun olur mu?"
"Emin değilim. Dağ başında seninle bir gün geçirmek ne kadar mantıklı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Yangını
Teen FictionGüzel adamlar güzel severdi. ~ "Ruhumun yangını, en güzel yangınım. Bir kere göreyim yüzünü.." Bana en güzel yangınım diyordu, en acı yangınım oydu. Kendimi sıktım ağlamamak için. Kalp atışlarım kaburgamı incitti. Ben ağlamadım ama ruhum ağladı, h...