Bu bölüm şarkımız: Cihan Güçlü/ Gitme
•Hazal masasına oturduktan sonra Songül'ü aradı. Kadının telefonun sesini duyunca masasına baktı, telefonu gördü. Songül'ün nerede olduğunu bakmak için etrafına bakarken Songül'ü lavabodan çıkarken gördü. "Songül."
Songül gece ağlamaktan şişen gözlerini kadına çevirdi. Hazal arkadaşının yüzünün halini görünce hemen kollarını sardı "Canım benim."
Songül kollarını kadına dolayıp başını omzuna koydu, tekrar ağlayacağını hissedince ayrılmak istedi "Dur Hazal, gören olacak şimdi."
"Gel dışarda konuşalım."
Songül başını iki yana salladı "Yok, yok. Memur insanız, öğle arasında konuşuruz. Ama benim senden bir ricam olacak.."Hazal arkadaşına doğru yaklaştı Söyle yeter ki."
Songül kadına yaklaşıp etrafına baktı kimse var mı diye "Sadi'nin ve o kadının HTS kayıtlarına baktırır mısın?"
Duyduklarıyla kaşlarını çattı Hazal "Songül doğru- doğru muymuş?"
Songül dolmaya yer arayan gözünden akan yaşı sildi "Yapmadım dedi ama.. Bilmiyorum Hazal açıklamıyor niye orda olduğunu."
Hazal başını salladı hafifçe "Tamam baktıracağım, sen sıkma canını."
"Teşekkür ederim."
•Hazal elindeki kağıtla Songül'ün yanına geldi "Gel Songül, çıkalım."
Songül durumu anlayıp oyalanmadan kadınla beraber yürüdü. Birazdan duyacaklarına kendini hazırlamak için yürürken derin derin aldı.
Dışardaki banklardan birine oturup arkadaşının konuşmasını bekledi. "Songül istemezsen yırtar atarım hemen."Songül başını iki yana salladı başını "Sen baktın mı?"
Hazal bir nefes verip kadının elini tuttu, başını salladı aşağı yukarı. Hazal'ın tavrından doğru olduğunu kabullendi Songül. Gözlerinin dolmasını engellemek için başını yukarı kaldırdı, "Söyle Hazal."
"Bir kaç tane Sadi'nin ofisinin yakınlarındaki baz istasyonunda var, sonra hastanede var. En sonda otelin yakınlarından var."
Songül sinirle elini yumruk yaptı "Songül bilmiyorum ama Sadi bunu yapacak bir adam değil gibi."Songül sinirle gülüp başını yana çevirdi "Yapmış ama Hazal, yapmış. Ben ona söylemiştim bir daha olursa bana söyle demiştim. Hiç birini söylemedi, hepsini saklamış."
Songül'ün sinirli ve hızlı konuşmasını bitirmesini bekledi Hazal.
Songül'ün gözleri önüne bir kaç gün önce Sibel'in gönderdiği mesaj geldi. İnanmak istemediği mesajın haklılığını düşündü "Unutamamış demek ki o da. Duygularına karşılık vermiş."Hazal Songül'ün elinden tutup destek olmak istedi "Beni aylarca kandırmış. Bende saf gibi zaten bana doğruyu söyledi, benden bir şeyi gizlemez sanıyordum. Meğer en başta doğruyu söyleyerek gözümü kör etmekmiş amacı"
Songül'ün duygusallığın kızgınlığa geçiş yaptığını gördü Hazal, "Aptalım ben aptal. Neyine güvendiysem onun." Songül parmağındaki yüzüğü görünce sinirle çıkardı hemen, ayağa kalktı hızla "Nereye Songül?"
"Geleceğim birazdan."
•"Songül!" Sadi'nin sesini duyunca olduğu yerde kaldı Songül. Her ne kadar şubeye girmek istesede Sadi'nin burada bekleyeceğine emindi. Dönüp göndermenin daha doğru olduğunu düşündü. "Ben konuşup geleceğim Hazal."
"Emin misin?" Songül başını sallayıp arkasını döndü. Sadi'ye doğru yürüyüp önünde durdu göz göze gelmeden."Songül yapma böyle.." Songül yerde olan bakışlarını adama çevirdi. Yorgun ve bir o kadar da kızarık mavi gözlerle karşılaştı. Boğazındaki yumruyla yutkunma ihtiyacı hissetti. "Konuşmak için dönmedim gitmeni söylemek için döndüm."
"Songül, karı.."
"Ben senin karın değilim." Sadi kadının bastırarak söylediği cümleyle kaşlarını çattı. Songül'ün hala sinirleri gergin halini görünce uzatmadı. Cebinden kutuyu çıkartıp karısına uzattı. "Ferayeyi düşürmüşsün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanfictionBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...