35. Bölüm

549 54 61
                                    

Jeon Jungkook - Bir Gece Önce

Hina'nın yanından ayrılıp Alfa'nın peşinden giderken içimde bir gerginlik vardı. Hina hakkında bir şey diyecek diye, onu geri göndermemi isteyecek diye korkuyordum ama asla böyle bir şey yapmazdım.

Hina'ya mühürlüydüm ama mühürlü olmasam bile böyle bir şey yapmazdım. Hina'yı bırakma gibi bir niyetim yoktu kesinlikle. Eğer onu göndermek isterse Hina'yla beraber bende gidecektim.

Çadıra girdiğimde gördüğüm bedenlerle derin bir nefes aldım ve direkt Alfa'ya döndüm.

"Hyung, sakın onu göndermemi falan isteme. Asla öyle bir şey yapmam ki o bir prenses ve savaşın bitmesini istiyor, bize yardımcı olacak. Onu Krallık'a karşı koz olarak kullanabiliriz, tek bir şartı var oda-"

"Nasıl buldun onu?"

Derin bir nefes aldım ve "Annemin katilini bulmak için gittiğide denk geldik." dedim. "Prenses olduğunu anlayınca da onu sana getirmeye karar verdim. Koz olarak kullanalım diye."

"Hakkında ne biliyorsun?"

"Hyung ona güveniyorum. Asla kötü bir şey yapmaz. Endişelenecek bir şey yok-"

"Hakkında ne biliyorsun Jungkook?" diye tekrar sorduğunda "Sen ne bilmek istiyorsun?" dedim.

"Hyung onu yeterince iyi tanıyorum, kimseye zarar vermez. O iyi biri ve bize yardım etmek istiyor. Tek şartı babasını bulmak. Han Kyunbin diye biri. Onu bulursak-"

"O benim Jungkook."

"Ne?"

Şaşkınlıkla Yoongi hyunga bakıp konuştuğumda derin bir nefes aldı ve "Hina'nın babası benim." dedi.

"Nasıl? Sen misin? Yani... hyung... gerçekten mi?"

"Böyle bir konuda neden yalan söyleyeyim Jungkook? Hina benim kızım."

Ne diyeceğimi, ne tepki vereceğimi bilemiyordum şuan. Yıllarca bana bakan, beni büyüten adam sevdiğim kızın babası çıkmıştı. Bu durumda ne tepki vermeliydim?

"Haesun'la benim kızım..."

Bu zamana kadar Yoongi hyungun bir kızı olduğundan haberim yoktu. Mühürlü olduğunu biliyordum ama hiçbir zaman kim olduğunu söylememişti bana.

Şuan her şey çok karışık ve şaşırtıcı geliyordu. Aslında şuan düşününce Hina ve Yoongi hyung benziyorlardı biraz da olsa ama gerçekleri öğrenmeden önce bu çok ilgimi çekmemişti.

"O... baba- yani seni aramak için geldi buraya. Tek amacı oydu, benimle gelmeyi de bu yüzden kabul etti."

Gözlerini kapatıp "Karşısına çıkıp ne diyeceğim?" dediğinde derin bir nefes aldım.

"Ona söylemeyecek misin?"

Bana dönüp gözlerime baktığında devam ettim.

"Hyung o seni çok seviyor. Sırf seni bulabilmek için, yaşayıp yaşamadığını, onu kabullenip kabullenmeyeceğini bile bilmeden Nakarya'dan buraya geldi. Seni bulabilmek için. Yolda kaç kere yakalandık biliyor musun? Onun tek umrunda olan şey seni göremeden ölecek olmasıydı. Sürekli seni düşünüyordu. 'Acaba babam beni tanır mı, acaba beni sevecek mi, acaba beni gördüğüne mutlu olacak mı?'. Sürekli sen vardın aklında."

Gözlerime hüzünle bakarken onun aksine ben sinirle bakıyordum. Hina'ya söylemeyecek olması ihtimali bile beni sinirlendirmeye yetmişti. Onun üzülmesine dayanamazdım ben ve eğer Yoongi hyung söylemeyecekse gerçeği ben söyleyecektim.

"Seni hatırladı biliyor musun? Yüzünü değil belki ama yanına, onu görmeye gittiğini hatırladı ve büyü yapılmış olmasına rağmen seni unuttuğu için kendini suçladı. Hiçbir suçu yokken kendini suçladı o... Kolye var ya, senin yaptığın. Boynundan düşmüştü bir kere ve o yine hiçbir suçu yokken kendini suçladı. 'Babama söz verdim, asla çıkartmayacağım boynumdan.' demiştim diye ağlayıp durdu hyung ve o kolye yüzünden az daha ölüyordu."

War Of Races - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin