6.BÖLÜM:Sessiz Çığlık

106 4 17
                                    

Saat çoktan gece yarısı olmuştu ve ben hâlâ uyuyamamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saat çoktan gece yarısı olmuştu ve ben hâlâ uyuyamamıştım.

Nedensizce içimde kötü bir his vardı. Her an birisi odaya gelecekmiş gibi.

Duyduğum en ufak seste daha çok yorganın altına giriyordum. Sanki, yorgan beni dışarıdaki her türlü şeyden koruyacak gibi.

En sonda dayanamayarak Asiye'nin yanına gittim.

Asiye benim güvendiğim sayılı kişilerden birisiydi. En yakın arkadaşımdı. Ondan çok nadiren bir şeyler saklardım. Ne söylesem söyleyeyim ben anlatmazsam eğer o da kimseye anlatmaz.

Çoğu gece uyuyamadığımı bir Asiye bilirdi. Nedenini ise ikimizin de kabuslarının baş kahramanı olduğunu biliyordu.

Asiye hep duvarla bütün şekilde uyurdu. Yine aynı şekilde uyuduğunu görünce sessizce yanına kıvrıldım. Uyandırmaya hiç gerek yoktu. En azından birimiz bu geceyi uyuyarak geçirelim.

...

Asiye ile birlikte dizlerimizi kendimize doğru çekmiş bir şekilde oturuyorduk. Neden mi? İkimizin de kâbusunun başlangıcı olan o yerdeydik çünkü.

Hakan elinde tuttuğu kemerle üzerimize doğru yürümeye başladı. Ellerimi kendime siper ettim ve gözlerimi sıkı bir şekilde kapattım. Sanki acısı daha az olacakmış gibi.

Fakat beklediğim olmadı. Bir bağırış yükseldi ama o bağırışın sahibi ben değil, beni korumak için önüme atlayan Asiye idi.

Hiç bir şey düşünemiyordum.

Hislerimi benden almışlar gibiydi.

Hakan bir şeylere sinirlenmiş ve öfkesini de yine bizden çıkartıyordu. Fakat bu sefer tek kurbanı ben değildim. Bu bataklığa Asiye de dahil olmuştu. Son bir kaç aydır Asiye ile bu odaya hapsoluyorduk.

Hakan, derin nefesler alarak odada turluyordu.

Sen böyle sakinleşmeyi bilir miydin lan yavşak!?

Önümde duran Asiye'nin elinden tuttum. Benim yüzümden dayak yiyordu...

Bırakır mıydı geçmiş bir anda seni. Kendi gitse izi kalırdı bendeninde bir ömür geçmemek üzere yemin etmiş gibi.

Vücudumda morarmadık, ezilmedik yer kalmamışsa bu yeni izler nerelere ekleniyordu?

Yeni kabuk bağlamış, iyileşmeye çalışan yaraları sürekli kanatmaktan zevk alıyormuşcasına dövüyordu.

Darbelerini ben ve Asiye'ye sırasıyla indiriyordu. "İkinizi hiç ayrır mıyım?" Diyerek o meşhur, iğrenç kahkahasını atıyordu.

Sonunda derin nefes alarak elindekini yere bıraktı. Fırlattığı şeye baktığım zaman kemer değil uzun demir bir çubuk olduğunu gördüm.

YETİMHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin