Usta Shin'in dünyasına geleli yaklaşık olarak 2 hafta olmuştu ve çok fazla bir şey yaşanmamıştı. Sadece Ejder şimdiden 4 farklı dövüş sanatını ustalık seviyesinde öğrenmişti ve Usta Shin'i şaşırtmayı başarmıştı.
Usta Shin'in zamanında yıllar harcayıp ustalaştığı bu sanatlar Ejder için kolayca öğrendiği şeylerdi. Gerek vücudunun yatkınlığı gerekse Ejder'in kendi dahiliği bunu yapmasına olanak sağlıyordu. Ama yine de öğrenme hızının bu kadar üstün olması fazlasıyla absürt bir durumdu.
Tabii Usta Shin şaşkın olduğu kadar memnundu da. Sonuçta sürekli olarak aynı şeyleri tekrarlayıp çenesini yormuyor ve öğrencisi başarısız olduğu için öfkelenmiyordu. Tekniği sadece bir defa gösteriyor ve Ejder'in anında ustalaşmasını izliyordu.
Şu 2 haftalık dönemde Ejder 4 farklı sanat öğrenmiş ve yaklaşık 200 teknikte ustalaşmıştı. Tabii bu teknikleri öğrenip bırakıyordu. Onları kullanmıyordu. Onları kullanmasına gerek yoktu. Onları öğrenmesi yeterliydi. Çünkü öğrendiği teknikleri zihninde birleştirip daha güçlü bir hale getiriyordu.
Dışarıdan bakıldığı zaman Ejder'in attığı yumruk dümdüz bir yumruk gibi görünecek olsa da aslında milimetrik hesaplamalar yapılmış ve değmesi gereken yerden çeyrek milimetre bile sapmamış, temelinde onlarca farklı temelin bulunduğu gelişmiş bir yumruk olacak.
Diğer tüm hareketleri de aynı şekilde.
(Shin)-Bugünlük bu kadar yeter Ejder. Dinlenebilirsin.
(Ejder)-Yorulmadım ki?
(Shin)-Ama ben yoruldum.
Yaşından gelen enerjisizlikle birlikte Usta Shin Ejder'den çok daha çabuk yoruluyordu. Ayrıca binlerce yıldır bu teknikleri kullanmadığı için vücudu artık paslanmıştı desek yeridir.
(Ejder)-Senin de pilin amma çabuk bitiyor ha.
(Shin)-Senden on binlerce kez daha yaşlıyım ben velet.
Diyen Usta Shin elindeki sopayı Ejder'in kafasına geçirdi ve arkasını dönerek yürümeye başladı. Ejder arkasından dil çıkardı ve yanına koştu.
(Ejder)-Rose yemeği hazırlamıştır şimdiye. Fazla acıkmıyorum gerçi ama olsun.
(Shin)-7 yaşında bir velet olarak insanlığını terk etmen niye hoşuna gidiyor çocuğum senin? Kafayı mı yedin?
(Ejder)-İnsanlığa sahip olmamın bir anlamı yok. Eğer tanrıları yok etmem için insanlıktan çıkmam gerekiyorsa o zaman memnuniyetle...
Bu durum Shin'in anlam veremediği bir şeydi. Ejder acıkamıyor ya da susayamıyor olmasından oldukça memnundu. Henüz 7 yaşında olasına rağmen insanlıktan çıkmaya başlamıştı bile ve gerçekten bu durumundan haz alıyor gibi görünüyordu.
Aslında bu şekilde hissetmesinin nedeni basitti çünkü onun açısından bu durum çok efektif bir durumdu. Ejder yemek yemez ya da uyumazsa çalışmak için daha fazla zamanı olurdu ve mevcut gelişim hızıyla birlikte çok daha üst seviyelere ulaşabilirdi.
Yani insanlığını terk etmek onun hiç umurunda değildi. Tanrıları yok etmek için gerekirse...
(Ejder)-... bir canavar olacağım!
Ejder üstüne basa basa söylediği bu şeylerle niyetini zaten belli etmişti. Tanrı denen varlıkları yok ettiği sürece ne olduğunun hiçbir önemi yoktu. Gerekirse bir canavar gerekirse bir şeytan gerekirse de bir yaratık.
Amacına ulaştığı sürece insanların ona nasıl baktığı umurunda bile değildi. O yalnızca amacına ulaşmak istiyordu.
(Shin)-Heee. Canavar demek. Şey, Canavar Ustası olmakta bir sorun görmüyorum ufaklık. Ama hala yolun çok başındasın.