29

186 9 8
                                    

Sonraki bölüm final gençler...

Ah, Ege ve Uralp'i bırakmak kolay olmayacak... Onları özleyeceğim, hepimiz özleyeceğiz...

Evet... Bölüme geçelim...

𓆩 ♡ 𓆪

"Ege yine canıma okudun!" Uralp karın boşluğunu tutuyordu. "Bir gün ben üstte olacağım. O zaman göstereceğim sana gününü..."

"İnlemelerin çok tatlı sevgilim... Bir de Batur girmese araya, zevkten öleceksin ama sürekli bölüyor işte." Ege gülümseyerek çikolatalı ekmek yapıyordu. Uralp'in telefonuna yine aynı bilinmeyen numaradan mesaj gelmişti.

_________________________________________

5*** :
Yarın son gün... Ayrılmazsan ölecek, biliyorsun değil mi?

Uralp :
Ona bişey yapamazsın. Buna izin vermem.

5*** :
Bekle ve gör, ama tavsiyem; ondan ayrıl Uralp. Sonunda üzülen sen olacaksın.

Uralp :
O kadar şeyden sonra birden bire ayrılmamı garipseyecektir. Bunu yapamam.

5*** :
Ona olan sevgini inkar et.

Uralp :
Kafayı yemişsin sen, neden böyle bişey yapayım?

5*** :
Onun ölmesini istemiyorsan, yapmak zorundasın.

_________________________________________

Uralp sinirle telefonu masaya koydu. Yarın Ege'den ayrılmalıydı, yoksa ölecekti. Güzel gamzeleri, bir daha görünmemek adına gizlenecekti. Gözlerini bile sakındığı gözleri kapanacaktı. Her zaman sıcak hissettiren teni buz kesiliverecekti. Uralp buna dayanamazdı.

"Ege," dedi kendinden emin bir sesle. "Bu gece... Film izleyelim. İzlemeye karar verip izleyemediğimiz bütün filmleri izleyelim..." Ege şaşkınlıkla gülümsedi. "Peki," dedi. "Olur ama senin sürekli uykun geliyor?"

"Merak etme, uyumayacağım." Ege'yle olan son gecesini mutlu geçirmek istiyordu, onunla geçirmek istiyordu. Onun istediği şeyleri yapmak, onu memnun etmek istiyordu.

"Ege," dedi yeniden Uralp. "Birlikte PlayStation oynayalım." Ege kaşlarını çattı. "Sen sevmezsin ki?" dedi. "Senin için bir kere oynayacağım." dedi Uralp.

Ege gülümsedi. Nedenini bilmediği bir şekilde Uralp onu mutlu etmeye çalışıyor gibi bir hali vardı. "Sevgilim," dedi. "Sen iyi misin?"

"E-evet," dedi Uralp. "Neden, kötü mü olmam gerekiyor?"

"Hayır," dedi Ege. Hâlâ şaşkındı.

Akşam olmuştu, Batur, Elif ve Berk uyurken Uralp tüm gecesini, başı Ege'nin göğsünde, film izleyerek ve oyun oynayarak geçirmişti.

"Ege," dedi Uralp birden filmi durdurup. "Eğer bir gün senden ayrılırsa-" Ege onu susturdu. "Benden ayrılmayı mı planlıyorsun?"

"Ne, hayır..." dedi Uralp telaşla. "Sadece bir soruydu... Eğer bir gün seni sevmediğimi söyleyip ayrılırsam ne yaparsın?"

"Hmm, herhalde gider kendimi Niagara Şelalesi'nden atarım." Uralp'in gözleri dehşetle açıldı. "Sakın!" Ege güldü.

"Neden öyle telaşlandın? Sadece bir soru değil miydi?" Uralp yutkundu, kısık bir sesle mırıldandı: "Evet... Sadece bir soru..." Ege filme geri döndü, filmi başlattı.

"Sevgilim," dedi Uralp. Ege şok ve şaşkınlık içinde Uralp'e döndü. Kendisine ilk defa sevgilim demişti. "E-efendim..." dedi şaşkınlık içinde Ege.

"Hiç, öylesine... Sana hiç sevgilim, bebeğim gibi kelimelerle hitap etmediğimi fark ettim." Ege gülümsedi. Onun dudaklarına bir öpücük bırakıp çekildi.

Uralp saate baktı. 04.30 dedi içinden. Onunla geçirecek çok az zamanım kaldı...

Uralp'in gözleri doldu. Başını Ege'nin göğüsüne biraz daha gömdü. Ege onun saçlarıyla oynamaya başladı.

"Ağlıyor musun?" dedi Ege. "Hı hı..." diye tatlı bir cevap verdi Uralp. Bilim-kurgu izledikleri için Ege onun ağlamasını garipsemezdi.

"İlk defa Interstellar izlerken ağlayan bir insan görüyorum..." dedi Ege gülerek. Uralp ona ağlamıyordu, küçük kızın ağlaması Uralp'in umrunda bile değildi. Onun çektiği acı Murphy'nin çektiği acıdan fazlasıydı.

"Ya ya..." dedi hâlâ ağlarken. Sessiz ağlayışları birden sesli bir şekil almıştı. Ege'nin beline sarılıp sesli bir şekilde ağlamaya devam ederken Ege şaşkınlıkla ona bakıyordu. O kadar ağlanacak bişey yoktu ki?

Ege onu kaldırdı ve kucağına çekti. "Bebeğim," dedi yumuşak bir ses tonuyla. Göz yaşlarını sildi. "Ağlama bitanem." Uralp kendini tutamıyordu, gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Onun boynuna sarıldı ve kucağındayken ağlamaya devam etti.

"Seni seviyorum..." dedi Uralp hıçkırıkları arasından. "Seni gerçekten çok seviyorum, bunu unutma..." Uralp çok kötü ağlıyordu.

"Uralp'im, ne oldu bebeğim?" Ege telaşla sorduğu soruya cevap alamadı.

Uralp hâlâ ağlıyordu, acısı dayanabilecek gibi değildi. Sevdiğinden vazgeçmek zorundaydı. Onun için ondan vazgeçiyordu. Elinden hiç birşey gelmezdi, mesaj atanı bilmiyordu. Ama emindi, şakası yoktu. Hiç kimse bilmiyordu, acıyı çekecek olan kendisiydi.

Ve şimdi ise... Ege'nin yaşamına kendisinin ölümüne çok az kalmıştı. Ege'den ayrıldığı gibi mahvolacaktı, ölmekten beter olacaktı.

Şeytan sofrayı kurmuştu, kadehleri doldurmuştu. Zebaniler ateşi tazelemişti, körüklüyordu. Şeytan gülüyor, eğlence veriyordu. En büyük zaferini kazanmış bir padişah gibiydi. En büyük arzusu kötülük olan şeytan, dünyadaki yancıları sayesinde isteğine ulaşacaktı.

Birbirine aşık iki insanı, acımasızca birbirinden koparacaktı.

Ve sondu bu; acı sondu...

DENEK -DENEY : 0001- DÜZENLEMEDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin