Dudaklarımı aniden terk ediyorsun. Dudaklarıma aniden çarpan boşluğun tokadı beni gözlerimi aralamaya zorluyor. Gözlerin dolu dolu. Neyin var bilmiyorum ancak geceden beri fazla hisli yaklaştığını biliyorum. Gözünden yaşlar alınca hızla siliyorsun ama geç kaldın sevgilim, gördüm. Neyin var diye sormaya dilim varmıyor. Dedim ya sevgini hak etmediğim anlarda bir bulantıdır mideme vuruyor, kalbim eziliyor. İşte onu hissediyorum ancak bu defa çok güçlü Taehyung. Hislerimin beni yanıltmasını istiyorum ancak ne doğrulamak ne de yalanlamak için elimden bir şey gelmiyor, yapamıyorum, konuşamıyor soramıyorum. Dilim lal, bedenim felç olmuş gibi. Gözlerim dahi zorlukla gözlerinden ayrılıyor ki ellerinin titrediğini görebiliyorum.
Ah, o ellerin altında kavrulduğum zamanları özlüyorum. Tanrım, seni kaybetme fikri bile en ufak temaslarımızın özlemini kalbime kor alevlerle sarıyor.
Bu ifaden bana öyle yabancı ki kaldıramıyorum. Fakat dimdik duruyorum işte karşında. Benim aksime söyleyecek çok şeyi olan kalbim hızını arttırıyor. Sus, diyorum ona içimden, her şeyi mahvedeceksin, kaybedeceğiz onu. Dinlemiyor. Çarpıntılar sıkıştırıyor göğüs kafesimi sana göstermek istemeyerek saklıyorum kendimi, sıkıyorum hem yumruğumu hem dişimi.
Fark etmiyorsun sanırım. Yoksa bırakıp gitmezsin aniden.
Arkanı dönüyor ve hızlı adımlarla terk ediyorsun hastanedeki odamı. Ardından sesleniyorum;
"Tatlım, acelen ne? Bu gece kalmayacak mısın bende?"
Ancak adımların sert ve kararlı. Seni tanırım. Her hareketin ezberimde sevgilim. Seni açık bir haritadan daha kolay okurum inan bana. Sana ne denli aşık olduğumu buradan da anlayabilirsin değil mi. Ya da yalnızca takıntılı mı dersin?
N'olursun deme! Çok kalbim acır.
Bu güne dek acımamış gibi söyleyiveriyorum ya sana da komik geliyor mu? Kalbimi bilsen gelirdi belki? Gelmez miydi? Hayır, kesinlikle gelmezdi. Üzerime titrersin sen Taehyung, parmağımı sehpaya çarptım diye beni hastaneye götürdüğün gün dün gibi aklımda. Nasıl güleceğini düşünürüm, ah, çok aptalım değil mi? Sakın aşkını hafife aldığımı düşünme sevgilim, asla.
Hatırlıyor musun, bir gün senin yanında aniden kalp sancılarım tutmuştu ve sen heyecanlandığımı düşünüp gülmüştün. O gün ilk defa hasta olduğum için üzülmüştüm Taehyung, ve bunu sana söyleyemediğim için.
Pişman değilim çünkü seninle geçirdiğim her an için bir ömür feda... Ancak bazen senin de bunları bilmeye hakkın olduğunu düşünüyorum çünkü geleceği olmayan bir ilişkiyle vakit kaybettirdim sana. Belki mutlu olacağın biriyle güzel bir hayat yaşayabilirdin benim yerime.
Sorunun sadece kafamda olduğunu sanıyorsun Taehyung, ama yanılıyorsun.
İntihar etmesem de öleceğim gün hiç uzakta değil. Sana söylemeye öyle korkuyorum ki... Sadece kalan günleri mutlulukla geçirsek olmaz mıydı?
Olmazmış. Şimdi çekip gittiğinde anlıyorum. Kaçtığın ben miyim? Ya da bir gerçek mi? Neden gittin Taehyung. Ben... Ben...
.*´`。*゚+