İyi okumalar..Menefer
Yenilgi o kadar kötü bir duyguydu ki insanı hem rüyalarından uyandırır hem de kabuslarının başlangıcı olurdu. Yenilmek aslında yeni bir başlangıç için ilk adımıydı. Herkesin yeni başlangıçlar yapabileceğine inanmıyordum. İnsan iyiliği istemedikçe kötü olmaya mahkumdu. Tıpkı karşımdaki kadının yaptığı gibi... İyiliği istemediği için kötü olmaya mahkumdu. Şimdiyse koca bir yalnızlık onunla beraberdi.
"Nefertari..." odasındaki tahtında oturup ağlayan kadına yaklaşmıştım adım adım.
"Niye geldin? Zaferini kutlamak için mi?!" dediğinde burukça gülümsedim.
"Derler ya kötü kimse insanları kendi gibi görür ve onun dünyası sadece kendi gözleri olur. Sende onlardansın Nefertari. İçindeki kötülük o kadar fazla ki iyiliğe dair hiçbir şeyi görüp duymak istemiyorsun." önündeki bulunan tahta otururken gözlerimi yüzüne çevirmiştim.
Ağlamaktan kızarmış gözleri ve burnuyla aslında ne kadar güzel bir kadın olduğunun farkına varmıştım. Simsiyah saçları ve bal gibi sarı gözleri Mısır'da bulunamayacak güzellikler içerisindeydi. Teni güneşten dolayı hafif kavrulmuş bir esmerliğe bürünsede o hâlâ açık tenli sayılırdı. Her daim bakımlı olan cildi ilk defa bu kadar bakımsız ve çirkindi. Yinede onun güzelliğinin sönük kalması mümkün değildi.
Güzelliği dillere destan olabilecekken o kendini kötülükle çirkinleştirmişti."Ne söyleyeceksen söyle ve burayı terk et. Zaten istediğin her şeyi elde ettin!" dediğinde geriye yaslanıp gülümsedim.
"Daha hiçbir şeyi elde etmedim. Ayrıca seni bu kadar çabuk bırakacağımı düşündüren nedir?" sesim içimde zorla sakladığım nefretle gürler şekilde çıkmıştı birden bire.
"Şimdi beni iyi dinle baş Kraliçe Nefertari! Eğer buradan bir çıkış yolu arıyorsan ne dersem harfiyen yapacaksın!" kaşları çatılırken gözlerindeki yaşları silip yerinden doğruldu.
"Neden sana güveneyim ki?" dediğinde kahkaha atmıştım.
"Başka çaren var mı?" dediğimde başını dikleştirmişti her zamanki gibi.
"Tüm bunları benim ve Sefu'nun yaptığını kanıtlayamazsınız. Ayrıca Thutmosis bana zarar veremez ben onun kanından ve soyundanım." kendini bunlarla kandırıyor olmasına gülmüştüm sadece.
"Veremez öyle mi? Sence kendisine ihanet etmiş bir kadını neden affetsin? Hatta kendi canını almaya çalışan birini neden affetsin? Belki seni idam ettirmez ama farklı şekilde öldürmeyeceğine nasıl emin olabilirsin ki?" sorularım onda korkuların tohumunu çoktan atmıştı.
Tıpkı günlerdir benim gözlerimde yeşeren her bir duygu onunda gözlerinde hayat bulmuştu. Bu bana tarifi mümkün olmayan bir haz vermişti.
"Thutmosis senin ve Sefu'nun arasında olan her şeyi biliyor. Sence bunu ona kim söylemiş olabilir?" dediğimde öfkeyle yüzü kasılmıştı.
"Sen!" ona küstahça bakarken yerimde keyifle yayılmıştım.
"Aynen öyle. Ona tüm gerçekleri olduğu gibi anlattım. Sadece ona anlatmakla da kalmayacağım tüm ülke önünde her şeyi apaçık anlatacağım. Benim bildiğim kadarıyla senin gibi onurlu bir Kraliçe böyle bir durumu istemez değil mi?" son cümledeki 'Onurlu Kraliçe' sözünü büyük bir alayla söylemiştim.
O ve onurlu olmak bir arada asla olmayacak şeylerden biriydi.
"Mahkemeyi ben yöneteceğim Nefertari. Bunun için Thutmosis'ten çoktan izin aldım. Tüm suçlamaları senin üzerine yıkmak bir kaç sözüme bakar. Sefu'yu bile istersem senin yanında masum gösteririm. Sözlerimin büyüsüne kapılıp gider tüm herkes. Benim söylediklerime de harfiyen inancaklarından emin ol." Yerimden kalkarken önüne gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Çiçeği
Fiction HistoriqueUyarı: Kitap tamamen tarihi yansıtmıyor bir kısmı benim hayal ürünüm. ******* O hepimizin efendisi aşağı ve yukarı Mısır'ın sahibiydi. Diz çöktüm önünde... Başka şansım var mıydı? Koca semaya bakıp içimden geçenleri haykırmak istesem de sessiz kalmı...