Rose'nin karşısında dikilen bu dünya dışı güzellik gerçekten tatlı bir hava yayıyordu. Güçlü olduğunu net bir şekilde göstermişti ama yaydığı hava o kadar çekiciydi ki sizi öldürmek istese seve seve kendinizi ona teslim ederdiniz.
Tabii şu anda herhangi bir kana susamışlığa sahip değildi ve kimseyi öldürmek gibi bir niyeti de yoktu. Hatta Usta Shin'i kurtararak kötü birisi olmadığını göstermiş gibiydi. Ama yine de tetikte olmak lazımdı. Rose'nin Ejder sayesinde öğrendiği en önemli şey kimseye güven olmayacağıydı. Yani şu anda karşısında duran bu güzel kadın dost bile olsa ona güvenmemeliydi.
(Shin)-Si-si-sizin ne işiniz var burada...
Usta Shin yavaşça yere doğru süzülürken şaşkınlıkla bu sözleri söylemişti. Karşısında duran bu kişinin aurasını anlayabiliyordu. Kim olduğunu biliyordu. Bu renkteki saç ve gözlere sahip, bu güzellikte yalnızca bir kişi vardı.
(Shin)-... Yüce Medusa!?
O anda, Medusa ismi kulaklarında çınlar çınlamaz Rose ve Ejder'in gözleri kocaman açıldı. Usta Shin yere indiğinde hemen eğilerek Medusa'yı selamladı. Fakat aynı anda ayakları altındaki toprak parçalanarak dağılmaya ve çökmeye başladı.
Yer bir anda 5 kat çöktükten sonra topraklar Medusa'yı çevreledi ve topraktan kubbenin hemen üstünde Ejder'in silüeti belirdi. Ejder tüm gücüyle yumruğunu sıkmıştı ve gözleri kızıl bir şekilde parlıyordu.
Gerilen Ejder yumruğunu kubbenin tepesine indirdi ve o anda inanılmaz büyük bir patlama meydana geldi. Aynı anda devasa bir rüzgâr patlak verdi ve 3 kilometre çapında bir alanda ne ağaç ne dağ ne de başka bir şey kaldı.
Sadece birkaç saniye içinde 3 kilometrelik bir alan yok edilmişti. Ve işin Ejder için kötü tarafı Medusa çizik bile almamıştı.
Üstündeki tozları çırpan Medusa Ejder'e baktı ve...
(Medusa)-Şimdilik seninle dövüşmeme gerek yok şekerim. Zamanı gelince çok güzel şeyler yapacağız zaten.
Diyen Medusa açıkça niyetini belli ettikten sonra bir anda Ejder'in arkasında belirdi ve ensesine tek bir darbe indirerek bayılmasını sağladı. Ejder dengesini kaybedip yere düşerken aniden dişlerini sıktı ve hızla arkasına dönerek Medusa'nın karnına yumruğu patlatıp onu havaya uçurdu.
Havaya uçan Medusa havada dengesini bularak düzeldi ve yere düzgün bir iniş gerçekleştirdi.
(Medusa)-Güzel bir hanımefendiye bu kadar kaba davranmak çok çirkin ama.
Medusa'nın tatlı sözlerine karşın Ejder hiçbir şey söylememişti. Ağzından akan salyalarla birlikte öfkeli gözlerini ona dikmiş durumdaydı. Tetikteydi. Her an karşılık vermeye hazırdı. Bir saldırı gelecekmiş gibi hissetmiyordu ama yine de duruşunu bozmuyordu.
Ne olur ne olmaz diye dikkati elden bırakmıyordu.
(Medusa)-Sakinleşsene biraz. Sana zarar vermek gibi bir niyetim. Seni de suçlayamam gerçi ya.
(Shin)-Yüce Medusa. Burada olmamalısınız. Ejder'in tanrılarla iyi anıları yok.
(Medusa)-Onu biliyoruz herhalde. Pişman olacağı bir şey yapmasını engellemek için cenneti terk edip geldim. Sana zarar verip biraz daha delirmesini istemezsin değil mi? Şu kana susamışlığını biraz azaltır mısın? Tüylerim ürperiyor.
Medusa dikkatini Usta Shin'den çekip Ejder'e çevirdi ve kana susamışlığını azaltmasını istedi. Sürekli olarak tetikte olan bir canavarın önünde başkalarıyla konuşmak istemiyordu. Zaten Ejder'e en ufak bir zarar verme niyeti bile yoktu.