İşte oradaki sarı saçlı, dünyası başına yıkılmış gibi elindeki kaleme bakan kişi benim. Önlüğüm lekelenmemiş bile, yarım saat önce başlamam gereken çizime başlamaya henüz hazır hissetmediğimden.
Tuvalimden kafamı kaldıramıyorum. Bilirsiniz ki karşınızda bir model varsa ve onu çizmeniz bekleniyorsa, ona arada bir de olsa bakmanız gerekiyor ve ben şu an umutsuz vakayım.
Ona bakamam. Bakmayı denediğim an yüzüm kıpkırmızı olacağından ve birileri bunu göreceğinden de değil. Beni tanımasından korkuyorum.
Tanımama ihtimali mevcut. Beni ilk gördüğünde, arkadaşım Jisung'un da dediği üzere striptizci gibi giyinmiş, yüzüme bulduğum her simli makyaj malzemesini sürmüştüm.
Üniversiteye başlayalı neredeyse bir ay olmuştu ve ben iki gece önce hayatımda ilk defa gay bara gitmiştim.
Pişman mıydım? Yarım saat öncesine kadar hayır, asla. Eğlenceli bir geceydi. Tanrı biliyor ya, fazla bile eğlenmiştim. Biricik arkadaşlarım beni çekiştire çekiştire dışarı çıkarmak zorunda kalmışlardı, daha fazla eğlenmeye kararlıydım çünkü.
Alkol alınca beni tanıyamazdınız, ben bile kendimi tanıyamıyordum.
Kendi utanç dolu düşüncelerime dalamadan dersin hocasının arkamdan geçtiğini hissettim. Hayır, geçmemişti. Muhtemelen bedenimin kapatmaya yetmediği boş tuvalimi izliyordu. Harika, azar yiyecektim.
"İlham mı gelmiyor?"
Alaylı bir sesle konuştuğunda hafifçe ona dönerek eğildim ve oldukça kısık sesle konuştum.
"Biraz hasta olduğum için başım ağrıyor, başlamak için hafiflemesini bekliyordum. Üzgünüm efendim."
Fazla oyalanmamamla ilgili bir şeyler söyleyip uzaklaştığında derin bir nefes aldım. Bir daha arkamdan geçtiğinde, hala başlamamış olduğumu görürse sınıftan bile atabilirdi, sinirli bir kadındı.
Bu dersi geçmek istiyorsam, yapmam gereken en önemli şey onun gözüne batmamak olacaktı.
Kafamı yanımda oturan Renjun'un tuvaline çevirdim. Resim okuyordu, bu dersi onlarla ortak alıyorduk. Birkaç saniye onunkini kopyalamayı düşündüm ama tamamiyle farklı açılardan görüyorduk sevgili çok yakışıklı modelimizi.
Mecburen kafamı kaldırıp ona baktım.
Üstü çıplaktı, altında bacaklarını gevşekçe saran siyah bir pantolon vardı, saçları yüzünün önüne düşüyordu, nefes kesici görünüyordu. En az o geceki kadar nefes kesici.
Sakinleşmek için kafamı iki yana hızlıca salladığım sırada göz göze geldik.
Profesyonel model olsa böyle olmazdı işte, onlar hiçbirimizle göz göze gelmiyordu ama ne yazık ki bu hafta gelecek olan adamın işi çıkmıştı son dakika. Zaten üç kuruşa çalıştığından yerine aynı parayla gelip modellik yapacak birini bulamamışlardı.
Sonra biricik öğretmenimiz üçüncü sınıf olan bu nefes kesici parçayı tutup getirmişti. Söylenenlere göre gözde öğrencisiydi, inanılmaz yetenekliydi ve dedikleri kadar, hatta daha fazla, yakışıklıydı. Biçimli vücudundan bahsetmiyorum bile.
Derin bir nefes alıp gözlerine bakmamaya çalıştım. Bunu yaparken ise gözlerim önce hafiften belli olan karın kaslarına, sonra ise daha da aşağılara kaydı. Yutkundum.
Sadece iki gece önce o iki bacağın arasındaydım, tam olarak...
Dudağımı ısırıp çizmeye başladım. Beni hatırlıyor mu diye düşünmekten kafayı yiyecek gibi olsam da iyi iş çıkarıyor gibiydim, güzel başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(m)use, hyunlix
Fanfiction⠀⠀ledwedd varlledu cyall, no ghar. hyunlix, düzyazı, yetişkin içerik.