beni mahvedeceksin

43 8 0
                                    

her şey zor.sürekli koşuşturma içinde olmak,sürekli bir şeyler yapmak zorunda olmak,yapmazsan geride kalmak zor.yaşlanmayi düşünüp bir ömür harcamak genç olamamak asla çok zor.özellikle senin gibi biri için çok zor değil mi sicheng? sürekli çalışmak,sürekli meşgul olmak dizilerde oynamak turlara çıkmak bunların yanında kapitalist bir dünyanın bebeği olmak, mükemmel şekilde insanların önüne sunulmak hak ettiğini yine de bir artist olarak alamamak en sonunda da bu dünyada bir insan olmak yoruyor olmalı seni.bense o dünyayı ellerine verebilsem bir saniye bile beklemezdim.gözlerinden,yüzünden düşen bin parçaları öperek toplayabilmek isterdim,denedim sonra o parçaların hepsi ellerime,dudaklarıma battı,en sonunda her yerim kan oldu.ama sen çok yoruldun değil mi?
sen yorulduğunda beni de sürüklersin peşinden,uzanırsak seni sarayım istersin,saçlarınla oynarsam uykun gelir.benden güzel şeyler duymak istersin.güzel şeyler sensin.

senin durağınım ben uzun bir yolculuktan gelmişsin bana hava kapalı mı açık mı tam kestiremiyorum sanırım bulutlu,yine gidecek yolun var ama bekliyorsun sadece,durduğun gibi duruyorsun.belki bir iki sigara,evet onu da benim üstümde söndürürsün.canım yanıyor ama ses etmem,çünkü ben konuşmayı bilmem.sen de çok konuşmazsın zaten.gözlerinden okurum ve anlarım da ama yazabilir miyim bilmiyorum,bunun için uğraşıyorum.
sonsuza kadar kalmayacağını ben de biliyorum.ama bana ihtiyacın var senin,şimdilik.ne zaman hissetsen omuzlarında dünyanın yükünü koşup geldiğin yer benim,ben senin dinlenme tesisinim.sen bu yükün altında boğulurken yine beni boğulana kadar öpersen nefes alırsın ancak.seni ancak ben böyle severim ancak...daha önce de dediğim gibi senin daha gidecek yolun var.nasıl geldiysen öyle de gideceksin bir gün.o gün ne olur bilemiyorum belki hava kapalı olur...bu arada benim bir suçum yok ama ben de boğuluyorum sonunda,aşktan ya da her neyse işte.
ne diyordum gözlerinden okurum anlarım da ,bazen sen de beni anlıyorsun.ikimiz de aynı yerden kırılıyoruz.ama senin dinlenebileceğin bir yer var,hatta sen şımarıp üstünde sigara bile söndürüyorsun o da izin veriyor buna,ahmak çünkü.benim gidebileceğim bir yer yok ara sıra balkon ve mutfak eskiden yürüyüş de yapardım ama artık canım evden çıkmak istemiyor ,bir de sen varsın evde seni koyup gidemiyorum.seni kırık kırık görmek hoşuma gitmiyor ama bu görüntle de güzelliğinin polenlerini saçıyorsun etrafına,ben bal arısıyim.
kırık kalbin,yüzünden gözünden düşen parçalar,kafandakiler,elindekiler estetik bir zevk ve nasıl denir, sanat eseri...bence ben kafayı yedim.
beni sevmiyorsun ama arada hissediyorum senin sevgini.senin başkasına olan sevgini hissediyorum.gözlerimin içinde başka bir ruhu arıyorsun.belki de aklında o canlanıyor ben ellerini tutarken,seni öperken o yüzden kapatıyorsun gözlerini.ben ölmüşüm.

ben de bu dünyada bir insanı olarak çok yoruldum biliyor musun,ömrümden ömür gidiyor gittikçe ve elimden zaman gibi kayıp giden hayatımda bir şeyi ilk kez bu kadar sevdim.seni değil seni sevmeyi.aksi takdirde çıldırırdım,ya da belki çıldırmazdım ama seven insan sevilmeyi de bekliyor olmalı.sen gibi.sen onu seviyorsun,o seni sevmiyor sen de sevilmeyi bekliyorsun ben seni seviyorum. benim sevgim yetersiz geliyor o da daha kendini bile sevemiyor.sen de oyalanıyorsun benim sevgimle...oyalan bakalım yolcu.

sen sevimlisin.romantik dizileri izlemeyi seversin.bazen ağlıyorsun da izlerken.ben de gülerim sana değil,sadece bu aşk değil derim kendi kendime.neden gülüyorsun diyorsun nasıl gülmeyeyim ki.

benim çok arkadaşım yok,arkadaşlarıma da seni anlatmam zaten.bizim yoona teyze var iş yerindeki ara sıra o soruyor.ben yalan söylemem.nasıl gidiyor senin şu yakışıklı Çinli oğlanla diyor. ben yalan söylemem.mutlu olduğumuzu söylemiyorum o yüzden.bir şekilde gidiyor ben de bilmiyorum diyorum.kızım bu oğlanın niyeti ciddi değil mi yoksa diyor endişeli,benim niyetim ne ki diyorum kendi kendime.seni düşünüyorum,sen ben belki bir çocuğumuz olur sen nasıl bir baba olursun diye düşünüyorum.yok.kusasım geliyor.ben zaten nasıl anne olacağım,daha kendime zar zor bakıyorum.yoona teyze ben evlenmeyeceğim diyorum.olur mu öyle şey diyor yapayalnız mi kalacaksın.ben zaten yapayalnızım.
eve gidiyorum tokyo kendini sevdirmeye geliyor.bu kedi biraz sana benziyor.kendini sevdiriyor ona mamasını veriyorum. sana benziyor.oturunca kucağıma geliyor yatıyor yuvarlanıyor sev beni diyor.seviyorum sonra iki üç gün yüzüme bakmıyor.
salondan yanıma geliyorsun evde olduğunu yeni fark ediyorum.hoşgeldin diyorsun.gülüyorsun.hoşbuldum .film izleyelim mi diyorsun tamam diyorum.aşkın 500 gününü seçmişsin.gerçekten, iç çekiyorum. ne var diyorsun.sen delirmişsin diyorum kendine acı çektirmeyi bu kadar mı seviyorsun.bir şey demeden açıyorsun.sen sessizce ağlıyorsun bu sefer ben gülmüyorum.acıktın mi diyorum.evet diyorsun.kalkıyorum.geri oturtuyorsun.bugün ben yapayım diyorsun.sen yemek yapmayı bilmezsin belki de bunu bana mahcup olduğun için diyorsun ne çıkacak merak ediyorum tamam diyorum.iki saat sonra dışarıdan söylesek daha iyi diyorsun dışarıdan sipariş veriyoruz.
biz bazen eğlenmeyi de biliyoruz yemekten sonra evden dışarı çıkıyoruz elimi tutuyorsun.ben bu anlar için yaşıyorum.
bir parka oturuyoruz.orada senin ağlayan bir çocuk olduğunu kalbimin de sen ağlama diye verilmiş bir oyuncak olduğunu düşünüyorum.saçma sapan.aramizda sessizlik oluyor bir süre yapamıyorum ben seninleyken bin parçaya bölünüyorum.söylenecek daha çok şey var aramızda ama söylememek de bizi kurtarıyor bir süreliğine.kendi dünyanda sıkışıp kalmışsın sen de.aslında senin olmayan.zaman da çabuk geçiyor.

sana senin dünyanı verebilmek isterdim,o geldiğin yoldan beklemeden geç bir an önce geldiğin yere git isterdim,boğuluyormuşsun gibi olunca sana nefes aldırmayı değil hiç boğulmamani isterdim,sonsuza kadar mutlu yaşamanı isterdim. bu yüzden burdayım.hayatının aşkıyla karşı karşıyayım.sana dönmesini istiyorum ondan çok şaşırıyor nişanlandığını söylüyor.senin defterini kapattığını söylüyor.ben de her gece o defterin nasıl üstünde uyuyakaldığını söylüyorum.çok dikkatli bakıyorum gözlerine korkuyor mu üzülüyor mu anlayamıyorum.alışacaktır diyor.beni unutur diyor.boş boş konuşuyor,sinirleniyorum bunun o kadar kolay olmadığı belli.kalkıp gidiyorum.yoruldum.sana dünyanı vermeyi çok isterdim.

elimde değil yapabilsem yapardım.yapamam.bu ne kadar böyle sürecek bilmiyorum.sonsuza kadar sürmeyecek ya.o yüzden sana hiçbir şey veremiyorken daha fazla kendimi paralamanın bir anlamı yok sanırım.var da yok işte.gitsem daha iyi.ben gidince sana kim bakacak,seni kim teselli edecek kim sarılacak sana bilmiyorum.ama bulursun sen.kendine jeotermalli bir durak bul.her istasyonda bir durak vardır.aklım sende kalbim zaten sana ait seni değil bu şehri terk ediyorum.kal desen kalırım orası ayrı.

kal desen kalırım orası ayrı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tu vas me dètruie-Notre dame de Paris

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tu vas me dètruie-
Notre dame de Paris

Tu vas me dètruie ¦ Dong SichengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin