3. Bölüm-Sorgu Sual

5.8K 207 182
                                    

Bu bölüm SlaKl5890 ithaf edilmiştir. Olumlu olumsuz her türlü eleştiriye açığım. Keyifli okumalar...🖤🐿

"-Acıyor mu?
-Artık hissetmiyorum.
-Acıyor gibi görünüyor.
-Artık hiçbir şey hissetmiyorum."
Çizgili Pijamalı Çocuk

Iki haftadır olduğu gibi bu hafta da sabah erkenden uyanıp hazırlandım. Sıla dün nöbetçi olduğu için telefonunu sessize almış uyuyordu. Emrelerin düğünü de yaklaşıyordu ve ikimizin de şu an mevcut izni yoktu. Biz de izin alabilelim diye deli gibi çalışıyorduk. Sılanın kapısını usulca kapatıp seri adımlarla evden çıktım. Hava çok güzeldi. Sabah serinliği çok hoşuma gidiyordu.

Otobüs durağına gitmek yerine yavaş yavaş yürümeye başladım. Evimizin yakınındaki esnafların hepsiyle bir şekilde tanışmıştım. Genel olarak çok iyi niyetli insanlardı. Komşularımız çoğunluk olarak öğretmen ve polisti. Evi Selim ayarladığı için şaşırmamak lazımdı aslında.

Önümdeki fırından bizim ekip için simit ve poğaça alıp hastaneye geçtim. Henüz gelen yoktu. Nöbeti bitenleri eve yolladıktan sonra bizim gruba mesaj atıp kahvaltı yapmadan gelmelerini söyledim.

Bir saat sonra kahvaltı yapmış acilde komşumuzun ateşi çıkmış oğluyla ilgileniyordum. Biraz ileride Türkçe bilmeyen Kürt teyze ile iletişim kurmaya çalışan Murat'ı gördüm. Minik Uğur'u hemşireye bırakıp yanlarına gittim. Çok iyi olmasa da Kürtçe biliyordum teyze ile bir şekilde anlaşmayı başardık. Tomografi çekilmesi gerekiyordu. Hasta bakıcılardan biriyle birlikte tomografi katına indik. Teyzenin tomografi sonucunu alıp dahiliye doktorumuzun yanına çıkarırken etraftaki panik ve koşturma hali dikkatimi çekti. Muhtemelen acil karışmıştı. Koşar adım merdivenleri çıkarken az kalsın çarpışacağım askeri üniformalı adama göz ucuyla bakıp önemsemeden hedefime koşuşturdum. Sabah iki örgü yaptığım saçlarım ben koştukça sırtıma çarpıyordu. Serap Hoca'nın odasına gelince telefon görüşmesini bitirmesini bekledim.

-Yağmur acil bir şekilde hastaneyi boşaltıyoruz. Yeni doğan servisine geç. Fırla, hadi!

Ne olduğunu anlamasam da denileni yaptım. Hemşireler de bir şey bilmiyordu. Yardımımıza gelen kantin görevlileri ile çabucak burayı boşaltmıştık. Serap Hocayı arayıp işimizin bittiğini söyleyecektim ki şebeke olmadığını fark ettim. Ne oluyordu?

Sılaların hastanesine sevk ettiğimiz yoğun bakım hastalarını götüren ambulans hemşilerinden biri kireç gibi olmuştu. Elleri titriyordu. Bu şekilde hastaya refakat etmesi doğru değildi. Onu bizimkilere emanet edip ambulansa geçtim. Yolda bu paniğin sebebinin bombalı saldırı bilgisi olduğunu öğrendim. Hastanenin otopark kısmına bomba yerleştirildiğine dair ihbar gelmişti. Allah'tan olay önlenmişti de kimsenin canı yanmamıştı.

Hastayı teslim edip dönerken ifade vermemiz gerektiğine dair mesaj gelmişti. Bir de Selim'den gelen "Rahat dur. Başını belaya sokma. Sorun çözüldü." mesajı vardı tabi. En azından sorun çözülmüştü.

Diğerleri olay yerinde ifade verdiği için biz direkt askeriyeye geçtik. Bize refakat eden askerin nezaretinde sorgu odasına götürüldüm. Filmlerdeki gibi bir yerdi. Masanın üstündeki kelepçeyi incelemeye başladım. Sonra duvarları,ellerimi,masayı... Yüksek olasıkla biri karşıdaki camdan beni izliyordu. Sıkılmıştım. Gelen giden kimse yoktu. Suçluymuşum gibi hissetmeye başlamıştım ki içeri iki tane dev gibi asker içeri girdi. Ikisi de fazla uzun boyluydu. Oturduğum için zaten minyon olan bedenim daha küçülmüş gibi hissediyordum. Biri siyah saçlı beyaz tenli diğeri kumraldı. Kumral olan geçip karşıma oturdu. Yakalığında Bozkır yazıyordu. Apoleti tek yıldızlıydı. Diğeri arkama geçti. Üstünde sadece combat tişört vardı. Arkama geçmiş olması gerginliğimi arttırıyordu.

NEFER (Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin