3.0

2.1K 122 26
                                    

"Evlenme teklifi etti!" Yok artık.

Nil'e sıkıca sarıldığımda gülümsemişti. "Sonunda be." Söylediğim şeyle kahkaha attı.

"Şahidim olursun, öyle değil mi?" Ona saçmalama der gibi bakıyordum.

"Benden başkası olsaydı olay çıkartırdım, biliyorsun değil mi?" Gülmüştü, tabii ki biliyordu.

"İsteme?" Bu dediğimle sırıttı.

"Senden isteyecekler." Şaşkınlıkla bakıyordum ona. Ciddi miydi acaba?

Kahkaha atmıştım, gerçekten çok farklı bir evlilik olacaktı. Kerem'in annesi Tülay abla ve babası Vedat abiyle gayet de anlaşıyorduk. Onlar gerçekten, böyle muhteşem ikili falanlardı.

"Peki ne zaman olacak yani? İsteme falan?" Sorgularcasına ona baktığımda güldü. "Yarın." Şaşkınlıkla bakıyordum bu dediğine.

"Saçmalama yetişmez, ne bu evlilik merakı?" şaka yapıyordum tabii de. Yine yetiştirmek için çok uğraşacaktık muhtemelen.

"Gözdeyi de çağıracağım." Kafamı sallamıştım. Biz üçümüz ciddi anlamda çok güzel arkadaş olmuştuk.

-

"Annesiyle babası gelmiş." Nil, o kadar gergindi ki. Onun makyajını yaparken Gözde de saçını yapıyordu.

Elimiz ayağımıza dolaşmıştı işte.

Çalan telefonumla dikkatim dağıldı. "Cebimden çıkarsana telefonu Nil." dediğimi yapıp kimin aradığına baktı.

"Kim arıyor?"

"Enişte."

Ondan telefonu alıp kafamı yana eğip omzumla kafam arasında sabitledim telefonu ve makyaja devam ettim.

"Efendim?"

"Biz Keremlerle beraber mi geleceğiz yoksa önceden gelelim mi?" İrfanla kendisini kastediyordu. Çınar da Keremlerle gelecekti.

"Yok, siz gelebilirsiniz şimdi. Biz de hazır sayılırız, ben hazırım da Nil'i hazırlıyoruz."

"Tamamdır güzelim, geliyoruz biz." Güzelim mi?

Sessizlik oluşmuştu. Yüzümde kocaman bi' tebessüm vardı şu dakika.

Nil'i de hazırlamıştık. Çalan zille kapıya ilerledim. Mert Hakan ve İrfan'ı görmemle gülümsedim. Mert Hakan ıslık çalmıştı beni görünce.

"Ben de karıma gideyim, n'aber Deniz?" İrfan sıyrılmaya çalışıyordu aramızdan.

"İyidir sen?"

"İyi ben de." Gözde'nin yanına gittiğinde biz hâlâ Mert Hakanla bakışmakla meşguldük.

"Öyle bakmasana." Dediğim şeyle güldü.

"Nasıl?" Dudak büzmüştüm.

"Çok derin." Gülümsemesi yerini kahkahaya bırakmıştı.

"Rahatsız oluyor musun?" Kafamı iki yana sallamıştım.

"Hayır çok heyecanlanıyorum." Saçlarıma öpücük kondurup onunla birlikte salona ilerlemiştik.

Keremlerin geldiklerine dair mesaj gelmişti. Kapıya ilerleyip kapıyı açtı Nil.

Gelenlerle selamlaştıktan sonra hep birlikte Salona geçmiştik yine.

"Nasılsınız Vedat amca? Tülay abla?" Tülay ablaya abla diyip Vedat amcaya amca demek de garipti. İki yaş vardı sadece aralarında.

"Valla seni sormalı Denizciğim, alıyoruz haberlerini." Gülümsedim.

"Çınar ayakta kalmasana oğlum, oturuver Deniz'in yanına." Tülay abla oldum olası Çınarla bizi çok yakıştırırdı.

Ben hafifçe öksürüp ayağa kalktım.

"Su alacağım da, isteyen var mı?" Mert Hakan, huzursuz olduğumu anlamıştı.

"Ben de alırım, zahmet etme geleyim ben de."

Ayaklanıp peşimden gelmişti.

"Biraz huzursuz oldun sanki?" Kafamı salladım. Çınarla arkadaş olduğumuz zaman, her şey çok kolaydı. Şimdiyse, gerçekten zorlanıyordum.

Nil içeri girmişti.

"Kahveleri yapacağım, git hadi Deniz." İçeriye gidip Mert Hakan'ın yanına oturmuştum. İrfan benim huzursuz olduğumu anlayıp Çınar'ın yanına geçmişti.

"Eee işler nasıl?" Birazdan daha daha nasılsınız moduna giriyor muyduk?

"İyi valla koşturuyoruz abla." Kafasını sallamıştı anlayışla.

"Ben sizi tanıyamadım." Tülay abla İrfan, Gözde ve Mert Hakan'ı işaret etmişti.

"Gözde bizim yakın arkadaşımız. İrfan da onun eşi." Yaptığım açıklamalarla kafasını sallamıştı.

Bakışları bu sefer Mert Hakan'ı bulduğunda ne diyeceğimi bilmiyordum ki.

Ben daha ne olduğumuzu bilmiyordum. Bakışlarım ona kaydığında gülümsedi.

"Deniz'in sevgilisiyim."

Demek ki gerçekten teklife ihtiyacımız yokmuş.

Querencia || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin