3.1

2K 112 17
                                    

"Öyle mi? Hiç haberimiz yoktu." Kafamı salladım. Tülay abla, Çınar'a bakıyordu.

Çınar omuz silkmişti.

Nil, kahveleri getirdiğinde teker teker dağıtıyordu. Kerem'e geldiğinde Kerem gerginlikle almıştı fincanı.

Bu tuz geleneği aslında eskiden, istemeye gelen kişiye gitmek istemeyen gelinlerin geleneğiymiş. Eğer kahve tuzluysa, kahveler içilir kız istenmeden kalkılırmış. Eğer kahve şekerliyse, kız istenirmiş.

Ama artık gelenek böyle değil. Bu tuz muhabbetini, eğer beni istiyorsa bunu bitirir olayına dönüştürmüşler.

Kerem, şaşırmıştı. Tatlı olmalıydı kahve. Gülümseyerek Nil'e baktığında Nil de gülümsemişti. Nil, tuz atmamıştı belli ki.

Nil, bayrakları bu kadar çabuk indirme ya.

"Benim kahvem de böyle mi olacak?" Mert Hakan kulağıma fısıldadığında sırıttım.

"Sence?" Dudak büzmüştü. "Senden duymak istiyorum."

"Tatlı kahveyle kurtulamazsın." dediğim şeyle gamzelerini göstermişti.

"Valla gelelim sebebi ziyaretimize." Oturduğum yerde kıpırdanmıştım.

"Nil, senin en yakın dostun. En yakın arkadaşın, kardeşin. Bu yüzden bunu sana sormamız icabet eder. Kerem'i de bilirsin, tanırsın. İkisi birbirini görmüşler, beğenmişler üstüne üstlük de 7 senedir beraberler." Vedat amcanın bu dediğine gülmüştük.

"Allah'ın emri peygamber efendimizin kavliyle kızımız Nil'i oğlumuz Kerem'e istiyoruz."

"Benim burada şey konuşması yapmam lazım galiba. Nil benim ilk göz ağrım." Bu dediğimle gülmüşlerdi. Ben de gülümsüyordum.

"Biliyorum, bu ilişkinin de hep destekçisi oldum. Birbirlerini seviyorlar, birbirinizi üzmemek kaydıyla, yanınızda olmak düşer bize." Kalkıp el öpmeye başlamışlardı. Kerem'e elimi uzattığımda kahkaha atıp elimi öpmüştü.

"Aferin." Adam ol deme şeklimdi galiba bu benim.

Nil ile sıkı sıkı sarıldığımızda kulağıma fısıldamıştı.

"Darısı senin başına." Gülümseyerek gözlerimin içine baktığında ben daha çok gülümsedim. Bir kez daha sarılmıştım ayrıldığımızda, dayanamamıştım.

-

Şimdiyse, evlere dağılıyorduk. Mert Hakanla beraber benim eve doğru yürüyorduk. Diğer herkes dağılmıştı çoktan.

"Sevgiliyiz dedim diye, kızmadın değil mi?" Kafamı iki yana salladım.

"Yalan mı söyledin?" Sorgularcasına ona bakıyordum.

"Sence yalan mı söyledim."

"Kafamı karıştırdılar, Mert Hakan biz neyiz?" Merakla ona baktığımda gülümsemeden edememişti.

"Bilmem Deniz, neyiz?" Kaşlarımı çatarak bakıyordum ona artık. "Ama sen sürekli böyle yapıyorsun." Söylenmeye başladığımda eli belime gitmişti. Beni kendine doğru çektiğinde kalp atışlarım hızlanmıştı işte.

"Birbirini seven iki insan, arkadaş dışında birbirlerini seviyorlarsa onlar sevgili olmuş oluyor güzelim. Ben seni seviyorum, sen de beni öyle değil mi?" İlkokul çocuğuna anlatır gibi anlatmıştı bunları bana.

"Yani biz sevgiliyiz?" Kafasını sallamıştı.

Ama Nil, teklif olmadan olmuyor demişti.

"Söyle kafanı kurcalayan şeyi." Mert Hakan sıkılmadan bana her şeyi açıklayabilirdi, bunu yüzüne baktığınızda anlayabilirdiniz.

"Nil, siz sevgili değilsiniz sana teklif etmemiş dedi." Dediğim şeyle güldü ve adımlarını yavaşlattı.

Karşımda durduğunda ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

"Seni seviyorum Deniz." Elimi tutup kalbine doğru götürmüştü. Kalbi çok hızlı atıyordu.

"Sanki hayatımda tek bir boşluk varmış da sadece sen doldurabilirmişsin gibi. Yapbozumu sadece sen tamamlayabilirmişsin gibi hissediyorum." Sessizliğimi koruyordum.

"Sen varken mutluyum ve sürekli seninle birlikte olmak istiyorum. Her dakika seni görmek, yanımda varlığını hissetmek istiyorum. Eğer sen de benim gibi hissediyorsan..." Teklif mi ediyordu.

"Nasıl yapacağım teklifi?" Sorduğu şeye gülümsedim.

"Ben de öyle hissediyorum." Sıkıca sarıldığımda, kafasını boynuma gömüvermişti.

"Sonsuza kadar burada kalabilirim." dediği şeyle gülümsedim.

"Hava soğuk, hadi gir içeri." Onu bırakmak istemiyordum.

"Yarın idmana gelmek ister misin? Hem Gözde de gelir belki. Bu sefer Arda'yla gerçekten yengesi olarak tanışırsın." Dediği şeyle kocaman gülümsedim ve kafamı salladım.

Yanağına kocaman bir öpücük bırakıp kaçmak isterken belimden yakalayıvermişti.

"Bu sefer kaçamazsın." dediği şeyle gülümsedim. O da yanağıma kocaman bir öpücük bıraktığında kızardığımı hissediyordum. Vücudum alev alıyordu sanki.

Querencia || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin