"Beni çok, çok özle" dedim ve şaka yapmış gibi gülmeye başladım. O da aynı şekilde karşılık verdi. Kapıya yönelip, odadan çıktım.
Masayı toparlayıp, çantamı aldım ve İpek'in odasının kapısına geldim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. İpek telefonla konuşuyordu. Eliyle bana bir dakika gibi bir işaret yaptı ve masasının önündeki sandalyelere yönlendirdi. Geçip oturdum ve beklemeye başladım.
Telefonu kapatınca memnuniyetsiz bir şekilde bana döndü. "Güzelim, ben daha çıkamıyorum. Bir saat daha verir misin bana, bekleyebilir misin?" diye mahcubiyetle sordu.
"Ciddi bir sorun mu? Yardım edebileceğim bir konu var mı?" diye merakla sordum.
"Yok, yani senin yapabileceğin bir şey yok. Benim halletmem lazım, seni de bekleteceğim ama"
"E o zaman ben hastaneye gideyim, sonra sana geçerim, sende direkt eve geç, kutlama yapacağız anca yetişir. Hastaneden sonra eve geçersek gecikebiliriz. Zamandan kazanalım" düşünceyle beni dinledi.
"Haklı olabilirsin. Ama aklım sende kalacak" huzursuz gibiydi.
"Hiç kalmasın İpeğim, ben gidip, işimi hallediyorum, sen buradaki işini bitiriyorsun ve sonrasında beraberiz" derken ayaklandım.
"Peki, beni mutlaka ara tamam mı? Çok merak ediyorum" tamam anlamında başımı salladım. Yanıma gelip sarıldı. Bende ona sarıldım. Birbirimizi öptük ve görüşmek üzere vedalaştık.
İpek'in odasından çıkıp, holdingin çıkışına geldim. Etrafa baktım Mert'i görebilir miyim diye ama görünmüyordu. Yola doğru biraz yürüdüm ve bir taksi durdurdum. Taksinin arka koltuğuna oturdum. Taksiciye hastanenin adını söyledim ve hareket ettik. Heyecan mı, korku mu adını koyamadığım duygu, üzerime ateş salıyordu sanki. Camı açmış, giren havanın yüzüme çarparak beni serinletmesine izin vermiştim.
Hastanenin önünde taksiden indim ve hastane binasına şöyle bir göz gezdirdim. Derin nefes alıp verdim ve emin adımlarla hastaneye doğru ilerlemeye başladım. İçeri girdiğimde danışmada bir personel beni karşıladı. Ona test yaptırmak istediğimi söyledim. Beni bir doktora yönlendirdi. Kadın Doğum Uzmanı Bade Cihan... Odasını tarif etti ve tarif ettiği doğrultuda yürümeye başladım.
Odaya girdiğimde doktor güler yüzle karşıladı. Ona şüphelerimden bahsettim. "Kan testi kesin sonucu verir. Çabuk çıkar zaten. Siz kan verin, yarım saat sonra tekrar görüşelim olur mu?" diyerek gülümsedi. Yarım saat doktora göre kısaydı ama bana göre yarım asır gibi geleceğine emindim.
"Tamam, teşekkürler" diyerek odasından çıktım. Hemşireye kan verdikten sonra, yarım asrı beklemeye başladım. Heyecandan yerimde duramıyordum. Hastanenin bu koridorunun duvarlarındaki bütün tabloları incelemiş, kendimce yorumlamıştım. Hala vakit dolmamıştı. İleri geri yürümeye devam ettim. Aklıma gelen soruları kendi kendime cevaplamaya çalıştım.
Ya hamileysem?
Bakabilir miyim?
Okan ister mi?
Ya istemezse?
Ya iyi bir anne olamazsam?
Ya yoksa, boşuna hayal kuruyorsam?...
Sorulara, yavaş gel demem gereken yerdeydim. Tam o sırada Bade Hanım odasından çıktı ve bana seslendi."Ela Hanım buyurun, sizin sonuçlar çıkmış" diyerek beni odasına davet etti. Sorulardan saate bakmak aklıma gelmemiş olacak ki zamanın dolduğunu fark etmedim. Başımı, stresten dolayı zoraki bir gülümsemeyle sallayarak, peşinden odasına girdim. Kısa bir süre bilgisayarına baktı. Merakla onu izliyordum.
"Evet Ela Hanım, tebrikler, gebesiniz" dedi gülümseyerek. Ben nasıl tepki vereceğimi bilemeden, öylece doktora bakıyordum. Şaşkınlığımı atamadan devam etti. "Bazı takviye kan ilaçlarına başlamanız lazım" başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
RomanceHayatı bi anda alt üst olan bir kız... Hayatla, vazgeçiş arasındaki adımları... Ona seçmesi gereken tarafı göstermek isteyen, yeni hayatının güzel olması için uğraşan bir adam...