Herkese merhabalar,
hikayemin ilk bölümüyle karşınızdayım!
🥳🥳🥳Yeni bir hikaye ve yeni bir macera bizleri bekliyor, bende en az siz okuyucular kadar heyecanlıyım çünkü bu zamana kadar hiç fantastik bir kurgu yazıp paylaşmamıştım, o sebeple bu konuda pek iddialı değilim...
Uzun zaman sonra yazdığım ikinci kurgu, umarım ilki gibi olmaz ve devamı gelir...
Bu satıra okumaya başladığınız tarihi yazabilirsiniz ben yayınlama tarihini yazıyorum; 20.05.2023
♫ Wildest Dreams- Taylor Swift ♫
Keyifli okumalar 💕
•••
Prenses Marcia, belki de hayatında ilk kez bu kadar kirli ve çirkin görünüyordu fakat buna rağmen hâlâ başı dik, ayakları yere sağlam basarak abisi Prens Diceon'ın karşısına çıktı ve ona meydan okudu.
Mavi gözleri öfkeyle parlayan prenses, kafasının içinde yankılanan seslerin giderek arttığını ve kendisini zayıflattığını hissetti. Birbirine karışan boğuk sesler, onu ayakta tutmak istercesine yalnızca bir kelimeyi haykırıyordu, "İntikam!"
"Marcia, yaptıklarının bedelini çok ağır ödeyeceksin!"
Diceon'ın sesi, tüm salonda yankılandığında Peony irkilerek bir adım geriledi. Her ne kadar bulunduğu konumda nişanlısı Prens Diceon sayesinde bulunsa da Peony, karşısında birbirlerine öldürecek gibi bakan kardeşlerden oldukça korkuyordu ve bu korkusunun haklı sebepleri de vardı.
Prenses Marcia, yaklaşık yarım yıl önce Peony'nin abisi Zachary'i herkesin gözleri önünde vahşice öldürmüştü. Bu olayın üstüne Peony daha yas tutamadan, Diceon tarafından prensin sarayında hapsedilmişti. Diceon, her ne kadar bunu Peony'i korumak için yapsa da bu genç kızın ondan korkmasına ve nefret etmesine neden olmuştu.
Ama ikisine de hissettiği korku aynı olsa da nefret hissi farklıydı. Peony, Diceon'dan karşısında tek kelime edemeyecek kadar korkuyor aynı zamanda fırsatını bulsa onu öldürecek kadar da nefret ediyordu. Marcia'ya karşı ise aynı şekilde korku duyuyordu fakat ona olan nefreti, içinde bir yerlerde Marcia'ya olan sevgisinin üzerini örtemiyordu.
Her ne kadar Marcia'nın kötülükleri, Peony'nin hayatını mahvetse de ona karşı olan güzel hisleri yok olmuyordu. İşte bu sebepten Peony'nin nefreti iki çeşitti.
Marcia'nın tiz kahkahası, Peony'i daldığı düşüncelerden koparttı ve dikkatle iki kardeşi izlemeye başladı. Bugün ikisinden birinin öleceğine emindi, fakat elinde olsa kendisini öldürüp iki kardeşin arasındaki bu savaşın bitmesini sağlardı.
İkisinin birbiriyle olan savaşında Peony yalnızca bir piyondu, onun ölmesi veya yaşaması bir sonuç yaratmazdı, buna emindi. Her ne kadar iki kardeş, bu savaşın nedeni olarak ortaya onu atsa da Peony olayın aslının öyle olmadığını çok iyi biliyordu.
Damarlarında aynı kan dolaşıyordu fakat onlar, bu dünyaya sanki birbirlerinden nefret etmek için gelmiş gibiydiler. Buna hiçbir zaman anlam veremedi Peony, çünkü onun için aile bağları çok önemliydi ve bu bağları da bu iki kötü kardeş yüzünden kopmuştu.
Peony'nin kahverengi harelerine nefretinin yoğunluğu ulaştı, onlardan kesinlikle nefret ediyordu fakat acizliği ve güçsüzlüğü ellerini bağlıyordu. Onun bu çaresiz nefreti intikam almasını bile engelliyordu ve bu durum düşmanlarına olan nefret duygusunun evrilerek kendinden nefret etmesine dönüşmesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötülüğü Yaşatmak |ARA VERİLDİ|
Fantasy◻◼◻◼◻◼ Her zaman hayal gücümün sınırlarında gezindiğimi düşünürdüm fakat bu sefer hikâyem gerçekten ilginç bir hal almıştı. Hiç beklemediğim bir anda kendi yazdığım kitabın sayfalarına hapsolup, kötü kadın karakter Marcia olmuştum! Gerçek dünyayla k...