3.9

1.7K 92 4
                                    

"Çok güzel oldun." Dolu gözlerle Nil'e bakıyordum. Gelinlik o kadar yakışmıştı ki kardeşime.

Gözde de benden farklı değildi. Ne kadar geç de tanışmış olsak, birbirimizi o kadar seviyorduk ki. Gözde'nin de yeri en az Nil kadar özeldi benim için.

"Makyajlar akacak Deniz, ağlatma." dediği şeyle gözlerimi kırpmıştırdım.

"Kerem'i bırak, beni al." dediğim şeyle kahkaha atmıştı.

"Seni çok seviyorum Nil, bunu biliyorsun değil mi? En ufak bir sıkıntında, yardıma ihtiyacın olduğunda sadece tek bir mesaj kadar uzağındayım." Kafasını sallamıştı. Bana sarıldığında ağlamamak için direndim.

Dışarıya çıktığımda Tülay abla görmüştü beni. "Nasılsın Denizciğim? Konuşalım mı biraz seninle?"

Kafamı salladım. Nil, kendi odasında Gözde'yle beraberdi. Tülay abla da hazırlıklara yardım etmek için Nil'in evine gelmişti. Mutfağa ilerlemiştik.

"Kahve içer misin abla?" Kafasını olumlu bir şekilde salladı.

Hızlıca kahveleri yapıp karşısına oturdum.

"Bayağıdır konuşamıyoruz seninle, sevgilin olduğunu bile çok geç öğrendim. Ben senin sırdaşın değil miydim?" Buruk bir gülümseme yerleşti yüzüme.

"Bunu kim için konuşuyorsun abla? Kendin için mi Çınar için mi?" Gülümsemişti bu söylediğimle.

"Bu kadar zeki olman, her şeyi kolaylaştırıyor. Evet, Çınar için söylemiştim."

"Bak abla, sana açık olacağım. Çınar'ı ne kadar sevdiğimi, bendeki değerinin ne kadar fazla olduğunu bilirsin. Ben bu hayatta insanlara çok çabuk güvenemedim. Çınar'a güvenip onunla bir yola girdim ve bu yoldan ikimiz de kârlı çıktık. Şöyle bir durum var ki, ben bu süreç boyunca onu hep bir arkadaşım, kardeşim olarak gördüm. Bir süre önceye kadar onun için de öyle olduğunu zannediyordum ki 7 yıldır varolan bir sevgiyi öğrendim."

Duraksadım hafifçe.

"Mert Hakan'ı gerçekten seviyorum ve asla onun bana hissettirdiklerini Çınar bana hissettiremez. Eğer onunla olmasaydım, o olmasaydı ben yine Çınarla olmazdım. İlişkilere hazır olmamı sağlayan adam Mert Hakan." Söylediğim şeyleri onaylamıştı.

O da biliyordu benim Çınar'a karşı bir şey hissetmeyeceğimi.

-
Müzik eşliğinde Gelin ve damat ortaya çıkmışlardı.

İlk dansı ettikten sonra çalan müzikle tüm çiftleri dansa çağırmışlardı.

"Güzelim, bu dansı bana lütfeder misin?" Gülümseyerek Mert Hakan'ın elini tuttum. Elleri belime yerleştiğinde içimdeki o his kabardı, bu adamın dokunduğu her yer nasıl alev alev yanardı?

"Çok güzelsin." Mert Hakan, asla bunu söylemekten bıkmazdı. Ona kalsa, Dünyanın en güzel kadını falandım. Sürekli çok güzelsin derdi ve onun sevgisiyle daha da güzelleştiğimi hissederdim.

Hani olur ya, siz bir çiçeği severseniz ona güzel bakarsınız da o daha da güzelleşir. O olay gibiydi.

Mert Hakan'ın sevgisiyle ben daha da güzelleşmiştim, sevilen kadın güzelleşirdi.

"Sen de çok yakışıklısın, kızların gözü de hep sende." dediğim şeyle güldü.

"Gözlerini senden ayırmayan erkekleri görmemiş olman hoşuma gitti." Söylediği şeyle gülümsedim.

"Senden başkasını göremiyorum galiba." Söylediğim şeyle kaşları havalanmıştı.

"Çok seviyorum Deniz seni. Seninleyken gerçekten çok farklı biri oluyorum. Olduğum kişiden en çok böyleyken mutluyum. Hep yanında olmak istiyorum, uyandığımda seni görmek seninle konuşmak istiyorum. Uyumadan önce gördüğüm son gözlerin seninkiler olmasını istiyorum."

Ben de bunları istiyordum, sanki aklımı okumuşçasına dile dökmüştü her şeyi.

"Seninleyken duvarlarımla etrafımı kuşatmak zorunda olmamak beni o kadar huzurlu ediyor ki." Söylediğim şeyle belimdeki eliyle, belimi okşamıştı.

"Çok seviyorum Mert Hakan." Alnını alnıma dayandığında gülümsedim. Aniden patlayan flashla bakışlarım kameraya dönmüştü.

Bu anı ölümsüzleştirmişlerdi.

-

Düğün sonuna doğru çiçek atma merasimi gerçekleşecekti. Nil'in fakülteden arkadaşları, Gözde ve ben de buradaydık. Hepimiz bekliyorduk ancak, benim çiçeği tutmaya pek ihtiyacım yoktu. Gözde zaten evliydi ama yine hepimiz girmiştik bu sıraya.

Nil'in fırlattığı çiçek, Mert Hakan'ı nasıl bulmuştu inanın bilmiyorum. Mert Hakan, kahkaha atarak Nil'e çiçeği göstermişti.

Nil de bu görüntüye kahkaha atmıştı.

Mert Hakan, bana doğru yaklaşıp çiçeği bana uzatmıştı.

"Evleniyormuşsun." Söylediğim şeyle sırıttı.

"Evet, evleniyoruz sanırım, seninle." Söylediği şeye güldüm.

Umarım, belki bir gün.

Querencia || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin