Bölüm 4: Kabus

1.5K 168 230
                                    

------
Selamlar <3

Önceki bölümde daha uzun bölümler yazacağıma söz vermiştim. O yüzden bu bölüm saatlerimi alsa da sizin için yazacağım, umarım beğenirsiniz..

İyi okumalar..

------
------
Bölüm 4:Kabus

O gün bedenim uyumak için yalvarırken ruhum ve düşüncelerim uyumamam için herşeyi yapıyordu. Lucio gittiğinden beri kendimi yatağa atmış öylece yatıyordum. Bu halime bir anlam vermeye çalışıyordum ama veremiyordum. Ya da vermek istemiyordum..

Ağlamak istiyordum.. Hislerim somut bir varlık olsaydı onu omuzlarından yakalayıp sertçe sarsardım. "Ne yapıyorsun sen ya?" derdim ona. "Neyin peşindesin?"

Yüzümü utançla avuçlarımın arasına aldığımda sorduğum bu soruların cevabını biliyor olmam kalbimi acıtıyordu. "Ne yapıyorsun biliyor musun Defne? Aşık oluyorsun..". Gözyaşlarım gözlerimi terk ederken kendime yaptığım bu itiraftan fazlasıyla utanıyordum. "O benim arkadaşım!" diyordum kendi kendime. "Böyle bir şey nasıl düşünürsün??"

Kendime kızıyordum. Aşık olduğum için değil. Ona aşık olduğum için.. Bir haftadır bana arkadaşlık yapan, beni hayata döndüren, üstelik sevgilisi olan birine.. Bu cümleyi içimden defalarca tekrar ettim. Sevgilisi vardı.. Lucio'nun sevgilisi vardı..

Herşey o kadar karmaşık geliyordu ki o an.. Elbisemi bile çıkarmadan yatakta öylece uzanarak saatlerdir bunları düşünüyordum. Yıllardır doğru düzgün tek bir arkadaş edinememiştim. Bunun eksikliğiyle sızlanıp durmuştum ve hayatıma giren ilk ve dünyanın en güzel arkadaşına karşı bunları düşünüyordım. Üstelik sevgilisi vardı ve onu özlediği gözlerinden bile belliydi..

Olan biteni en baştan bu şekilde bilmem kaçıncı kez düşününce acıyla yutkundum. Lucio'yla çok güzel vakit geçiriyorduk bir haftadır. Komikti, nazikti, yakışıklıydı.. Onunla sohbet etmek, gülmek, eğlenmek çok güzeldi. Ve kendime ne kadar engel olursam olayım bu çocuk hoşuma gidiyordu işte..

Saatler sonra yatağımdan doğrulup, yüzleşmeye uğraştığım ve canımı acıtan bu duygulardan arınma isteğiyle lavaboya yöneldim. Musluğu açıp soğuk suyu acımasızca yüzüme çarptım defalarca. Bunu karşımdaki aynaya bakmadan yapıyordum. Çünkü bu halimi görmek istemiyordum. Karşımda ki güçsüz, çaresiz Defne'yi görmek istemiyordum. Ellerimi lavabonun kenarlarına yasladığımda en son ne zaman bu kadar ağladığımı düşünüyordum. Hayat çok garipti.. Daha bir kaç gün önce "En son ne zaman bu kadar güldüm?" diye düşünürken şimdi tam tersini düşünüyordum ve ikisinin sebebi de aynı insandı.

Bu düşünceye hafifçe gülümsedim. Bu gülümsemede çok fazla duygu bulabilirdiniz. Acı, çaresizlik, umutsuzluk, hüzün..

"Ben bu değilim.." diye mırıldandım kendi kendime. Bu kadar güçsüz değildim. Olmayacaktım da. Duygularımla başa çıkma konusunda her zaman iyiydim. Yine olurdum. Aşık oluyorsam durdururdum kendimi. Ne ona, ne bana zarar verecek bir duygunun beni ele geçirmesine izin vermezdim.

Tek sorun şuydu ki, bunu en iyi ondan uzak kalarak yapardım..

Ama hayır.. Lucio'yu kaybetmek bu dünyada en son isteyeceğim şey bile olamazdı. Ondan uzak kalmak, konuşmamak.. Her ne kadar onu bir haftadır tanıyor olsam da yıllarca tanıdığım insanlardan çok seviyordum ve ondan uzak duramazdım. Ne olursa olsun duygularıma engel olacaktım ve bunu onun yanındayken yapacaktım..

İşimin ne kadar zor olduğunun farkında olarak odama yürüdüm. Elbisemi çıkarıp üstüme bir pijama geçirdim ve tekrar yatağa attım kendimi. Elim yastığımın altındaki telefonumla buluştuğunda derin bir nefes alıp saate baktım.

VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin