Keyifli okumalar dilerim...
Arabaların süratle geçtiği yolun ortasında kendimi defalarca kez buldum. Hiçbirinde beni kurtaracak kimse olmadı, her seferinde kendimi kurtardım.
Sabahın dokuzuna ders koyanlara bir güzel söverken geceden kalma olmam yüzünden çatlayan başım için bir ağrı kesici içtim. Dolabımda bulduğum elma suyunu çantama atıp otobüs durağına koştum. Derse bir ihtimal yetişeceğimi umuyordum.
Tamam sorun bendeydi, asla erken kalkmayı sevmezdim. Bu hocanın iki senedir dersini alıyordum. Dersi normalde sekiz buçukta olmasına rağmen bizim isteğimizle dokuza almıştı. Tabi aramızdan gidiyordu ama bir yarım saat fazla uyuyabilmek ciddi bir kısmımız için önemliydi.
Direğe yaslanıp elma suyumu çantamın derinliklerinden çıkardım. İçerken biraz daha kendimi gelmeye başladığımı hissediyordum. İlk hafta bir ders dışında asla okula uğramamış, arkadaşlarımla takılmıştım. Pazar günü de biraz eğlenelim deyip benim küçük daireme elleri dolu geldiler.
Hayır, hangi ara evimden ayrıldıklarını da fark etmemiştim. En son onlardan sıkılıp kulaklığımı takmıştım. Neyse ki çöplerini toplamışlardı, yoksa ölseler bir daha sokmazdım evime.
Kendi fakültemi geçtiğimi fark edince düğmeye bastım. Aceleyle mühendislik fakültesinin orada inip geriye doğru koşmaya başladım. Hayır sadece bir gün sabah olan derslere koşmadan yetişmeyi çok isterdim. Bazen buna tövbeli olup olmadığımı merak ediyordum.
Telefonumda dersliğin yerine baktım, üçüncü kata söverek çıktım. Yine geç kaldığım için yüzüme şirin bir gülümseme yerleştirerek kapıyı çaldım.
"Geç kaldığım için kusura bakmayın hocam. Derse girebilir miyim?" adam çoğu şeyi kendine saygısızlık olarak algıladığı için kelimeleri özenle seçiyordum.
"Geçen sene boyunca bana geç kalmayacağına söz verip tekrardan geç kalmayı başardığın için tebrik ediyorum seni. Neyse, gir bakalım, bir daha geç kalma." Son söylediğine kendinin bile inanmadığına emindim.
"Buradan dersinize düzenli olarak girdiğimi çıkarabiliriz hocam,"
"Poyraz gereksiz oksijen israfı yapma da bir yere geç. Bu arada haftaya ilk sunum senin, bari orada faydalı bir şey için kullanırsın." diyen hocaya ters ters baktım.
"Peki hocam," dedim itiraz etmemin işe yaramayacağını bildiğim için.
Gözlerimi amfiye çevirdiğim zaman elli kişi arasından gözüme çarpan kişi ile nefes alamadığımı hissettim. Bakışları dikkatle beni izliyordu.
Onun burada ne işi vardı?
"Poyraz, oturursan derse devam edeceğiz," uğuldayan kulaklarıma belli belirsiz ulaşan cümleyle bacaklarımı hareket etmeye zorladım. En öndeki kızın solu boştu, titreyen bacaklarımla oturdum.
Elim boğazıma gitti, nefes almaya çalıştım.
"İyi misin?" diyen kıza çevirdim bakışlarımı. Görmeyen gözlerle baktım ona, sonra dediğini algıladığımda yutkundum.
"İyiyim,"
"Emin misin, yüzün kireç gibi oldu." gözleri boynumdaki elime kaydığı zaman hemen indirdim. Gülümsedim.
"Başım ağrıyor, ondandır." dedim. Hocanın gözlerini bizim üzerine diktiğini fark ettiğimizde sustuk.
Ders boyunca defterime bir şeyler karalayarak ve hocaya odaklanmaya çalışarak geçirdim. Aklımı o puşttan uzaklaştırmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
üstünü çizemiyorsan karala bxb
Teen Fiction"Sonunda seni unutmaya başlamışken nasıl karşıma çıkarsın?" Fısıltım yüreğime kor düşürdü. Bunu bana nasıl yapardı? "Özür dilerim," dolu gözleri içimde bir burukluk yaratmasına rağmen buna kanmadım. Artık karşısında eski Poyraz yoktu. Yeni bir hay...