18.BÖLÜM: NEFESLİK ROMAN

375 26 33
                                    

HERKESE MERHABA.

UMARIM İYİSİNİZDİR.

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN AŞKLARIM.

KİTABIN YAYILIP, DAHA FAZLA KİŞİLERE ERİŞMESİNİ SAĞLAMANIZ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.

YORUMLARINIZI BEKLİYOR OLACAĞIM...

🥂

"Sizi böldüğüm için mi?" hayret eden sesime, Uraz gülüp başını sallarken, benim gözlerim Aktan'daydı. Onun yönelimi farklı mıydı? bu neden beni çok sinirlendirip, üzüyordu?

"Tamam." Neye tamam diyordum? "siz devam edin, ben gidiyorum." Neye devam etsinler Hazen? daha fazla batmamak için arkamı döndüm, daha bir adım atamadan Aktan'ın sesini duydum. "Hazen bir dur." Durdum, tekrar onlara bakınca Aktan'ın, Uraz'ın yanında olduğunu gördüm. Yan yana ve yarı çıplaklardı işte. Sinirli bir nefes verdim. "Ne var, niye durduruyorsun?"

"Sizi böldüğüm için özür dilememi mi istiyorsun sende?" Aktan'ın gözlerine şaşkınlık indi ama umursamadım. Böyle bir tepki neden veriyordum ben? Sinirle, "hiç yakışmıyorsunuz." Diyerek arkamı yine döndüm.

Resmen çocuk gibi trip atmıştım, arkadan gelen gülme sesleri ile daha fazla sinirlendim. "Hazen hanım bizi yakıştırmıyorsa, ben senden ayrılırım bak." Uraz'ın dedikleri ile sinirle ona döndüm. Elimde sadece kartım olduğu için onu fırlattım. "Öldürürüm seni." Çıkışıma şaşırırken, "aradan kaldırırım diyorsun." Uraz'ın dediği ile bu sefer cidden saçlarını bile yollmak istedim.

Aktan benim yerime, "Uraz siktir git artık." Aktan'ın dedikleri ile ona baktım, iğrenir gibi. "İşi bitti ya kov tabii. Hepiniz aynısınız." Uraz gür bir kahkaha atareken, Aktan ne olduğunu anlayamıyor gibiydi. Şuan o kadar şapşal duruyordu ki ama Uraz'ın şapşalı o. Onlar resmen birliktelerdi.

"Sinirimi bozuyorsunuz." Gözlerim neden doldu benim? Kafayı yiyceğim, resmen birlikteler diye ağlayacaktım? Aktan'a baktım, benim gözlerime bakıp, "güzelim ne oldu?" birde güzelim diyor ya?

Uraz'a baktım, düşman gibi baktığıma emindim ama gözlerim dolu dolu nasıl düşman gibi bakıyordum bilmiyorum. Aktan yanıma gelince, elini uzattı. Hemen geriye çekildim. "Ne kadar kötüsün? daha yeni kim bilir neler yaptın, şimdi de bana mı dokunacaksın?" Aktan'ın kaşları havaya kalktı. "Daha yeni sadece duş aldım." Pes yani, pişkinliğinde bu kadarı.

"Birlikte yaptığımız şeyleri de anlatsana." Uraz'ın dedikleri ile gözlerimi kaçırdım. Dudaklarım titredi ve lanet olsun ki Aktan bunu fark etti. "Ne oluyor?" bende bilsem böyle üzülür müyüm?

"Seni kıskanıyor." Uraz'ın gülümseyerek dediğine kaşlarımı çattım. "Salak salak konuşma." Bu sefer cidden onun yüzüne bir tane çakmak istiyordum. "Yalan mı, dokunsam ağlayacak gibisin." Ve gerçekten dayanamadım. Ona doğru bir iki adım atmıştım ki Aktan'ın eli bileğime dolandı. "Bırak beni, git onu tut sen." Aktan bir bana bir Uraz'a baktı.

"Aynen lan, bak ben de sinirlendim şuan." Uraz'ın yalancı sinirine kaşlarımı çatıp, "Aktan, al git dostunu." Yüksek sesim ile Uraz kaşlarını kaldırıp, benim gibi Aktan'a döndü. "Alp, al git sevdiğini." Adem elması hareketlendi. "Kesin şunu." Dedi, ikimize hitaben.

"Odaya geçin, havlu ile koridorda duruyorum resmen." Aktan'ın dediği ile onu bir daha süzdüm. Kasığının çizgisinde olan havlu gevşemiş ve düşecek gibi duruyordu. Kavruk teni, parlıyor ve çok hoş duruyordu. Karın kasları ve kol kasları gerilmişti. Üst kolundan başlayan damarlar kendini belli ediyordu. Kemikli iri olan elleri, damarlarını açığa çıkartmıştı. Bu sefer adem elması oynayan bendim.

MOKİTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin