Kıskanmak, sevgide ya da kendisiyle ilişkili şeylerde başkasının ortaklığına ya da kendisinden üstün durumda görünmesine katlanamamak; diyordu kelime anlamına baktığımda.
Açıklama tam da yerindeydi çünkü şu an da gerçekten de sevgimde başkasının ortaklığına katlanamıyordum.
Bahçede oturmuş, yanımdaki bu sarışın kadınla beraber Oğuz'u izlerken evet sanki bir filmmiş gibi izlerken, içimde sanki patlamaya hazır bir volkan vardı, ve bu korkunç duygu tüm hücrelerimi ele geçirirken ağzımdan çıkanlardan sorumlu tutulamazdım, yani bence tutulmamalıydım.
Peki ben noktaya nasıl geldim onu baştan anlatmalıydım.
Oğuz bana yazlık bir sitede bir süre kalacağımızı adımın Asya, onun da Cem olacağını ve abi kardeş olacağımızı söyledi. Anladığım kadarıyla bir daha evliymiş gibiyiz yapmayacaktık. Ona abi dediğimi düşünmek bile yüzümün buruşmasına yetiyordu.
Yeni evimiz çok güzeldi, üst katta bir odayı bana vermişti. Ev sahibinin eve güzel baktığı belliydi. Evin içinde her yerde çiçek vardı ve hepsine çok güzel bakılmıştı. Odamın balkonuna çıktığımda yerlerde minderler ve yine orta boylarda üç tane çiçek gördüm. Mutlulukla kendimi minderlerin üzerine atıp bulutları izlemeye başlamadım ama keyfim yarıda kalmıştı. Kalkıp bahçeye bakmamla hamile kalmam da bir oldu çünkü Oğuz üstünü çıkarmış çimleri biçiyordu.
Yuh, bu nasıl bir vücuttu? Hemen civardaki evlere baktım, balkonda genç ve güzel bir kız yoktu ama olabilirdi de. Ne saçmalıyordum, ben bu kadar kıskanç mıydım yahu?
Kendimi tutamayarak seslendim.
'Oğuz!'
Makineyi kapatıp bana baktı. 'Efendim?'
'Eeee şey' biraz durup ellerimle kollarımı ovuşturdum.
'Serin değil mi ya? Üşümez misin öyle?'
Ciddi miyim değil miyim diye biraz baktıktan sonra
'Hava otuz beş derece 'dedi ve tekrar makineyi çalıştırdı.
Biz bu burada bahçıvanlık yapsın diye mi gelmiştik canım?
Neyse, en azından denemiştim. O zaman ben de keyif almalıydım. Mutfaktan bulduğum çekirdekle meyve suyunu alıp bahçeye geçtim. Güneş gözlüğümü de takıp bir yandan gizlice Oğuz'u izlerken bir yandan da çekirdeğimi çitlemeye koyuldum. Allah bu adamı gerçekten de özene bezene yaratmıştı.
Keyfim bahçe kapısının ziliyle bozuldu.
Hemen Oğuz'dan önce kapıyı açmak için koşturdum ama bana seslendi. 'Dur bekle, ben açacağım.'
Ben ise durmadım ve kapının kolunu tuttum, tam açacakken kapıyı geri ittirdi. 'Ne yapıyorsun?' dedi
Ne yaptığımı bilmiyordum, sadece bir kadın varsa onu böyle görmesini istemiyordum.
'Dur sen' dedim ve onu hafifçe kapının arkasına iteklemeye çalıştım ama bir milim bile oynamadı, kaşlarını çatmış ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.
'Biraz gider misin şöyle?' Dedim
'Neden?' dedi
'Terörist olabilir, ben açayım kapıyı.'
'Haziran saçmalıyorsun, izin verir misin?' dedi ve kapıyı açtı
Karşımda otuzlu yaşların ortasında sarışın bir kadın duruyordu. Kadının bakışları Oğuz'un kaslı karnında dolaşmaya başladı.
'Aaa' dedi ve devam etti. 'Eeee, be- be- ben'
Başımla kadını işaret edip sessizce konuştum 'Al işte, inme indi kadına, 112'yi ara' dedim ama Oğuz umursamadı. Bezgince 'Buyurun hanımefendi. 'Dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askerin Yazı
General FictionKendi halinde sadece annesi ve kız kardeşiyle sakin bir hayat yaşayan Haziran'ın başına gelen beklenmedik olaylar ve hayatında hiç istemediği bir aşkın hikayesi. Hikayenin telif hakkı saklıdır. Hikaye tamamen hayal ürünüdür.