sekiz

127 13 35
                                    


"Peki, şimdi mi çıkıyordunuz?"

"Aynen. Kapının önündeyim." Dediğinde dudaklarım duyduğum şeyin verdiği şaşkınlıkla aralandı, aramayı sonlandırıp telefonu kulağımdan aşağıya doğru indirdim, kapıyı açtım.

Telefonuna diktiği gözlerini bana çevirirken bir yandan duruşunu dikleştirdi, telefonu kot pantolonunun cebine hızlıca yerleştirdikten sonra bana bakmaya devam etti. Kapıyı kapatıp yanına geçtim, otelin koridorlarında ilerlemeye başladık.

Otelden çıktığımızda etrafa bakındım, hiç bilmediğim bir yere acele acele geldiğimden içimde kötü bir his de olsa en azından yanımda birisi vardı.
"Acıktın mı artık?"

"Evet." Dedim sesimi alçak tutarak. Yine o tanıdık heyecan veya endişe duygusu elimi kolumu birbirine girdiriyor, yanında bulunmak bile vücuduma garip bir his salıyordu. Alışılacak türden bir şey gibi durmuyordu, her defasında ilk defa karşılaşıyormuş gibi hissediyordum.

"Yakınlarda bir restoran varmış, orada yeriz bir şeyler." Dediğine karşılık gülümsedim sessizce, kafamı onaylar şekilde aşağı yukarı salladım. Bilmediğim bir yöne doğru yürüyorduk, sadece yanımdakinin adımlarını takip ediyordum.

Bir anda beyaz ve mavi renginin baskın olduğu, iç açan bir restoranın önündeki masalarda yürümeyi durduk, ikimiz de sandalyelere oturduktan sonra gözlerimi yere sabitledim.
"Ne yersin?"

"Siz ne alıyorsanız..." Dedim anında yanımızda biten garsona bile bakmadan. Kendi kendime böyle saçma sapan bir duruma düşmüştüm, kafama vurmak istesem de şu an yapsam garip gözükeceği gerçeği beni durdurdu.

"İki tane kremalı spagetti alayım, içecek olarak da su. Teşekkürler." Dediğinde gözlerimi karşımda oturan Bay Jeff'e döndürdüm, elindeki menüyü masaya yavaşça bıraktıktan sonra o da bana bakmaya başladı.

"Ses kontrol ne zaman?" Dedikten sonra boğazımı temizledim, derin bir nefes aldım. Düşündüğünü belli eder şekilde dudaklarını büzdü, gözlerini yukarılara götürdü.
"Üç saati var."

"15:00?" Dediğimde kafasıyla onayladı, gözlerini tekrar gözlerime iliştirdi. Gülümsedim, gözlerimi kaçırdım. Üstümdeki tişörtün yakasını ileri geri hareket ettirdim, hava çok sıcaktı.

"Siparişleriniz." Dedi sesini duymamla yanımızda olduğunu anladığım garson, iki tabağı da masaya koyduktan sonra suları da yerleştirdi.
"Teşekkürler."

"Teşekkür ederim." Dedikten sonra elime çatalı aldım, makarnayı dolamaya başladım. Aslında kendimi hiç aç hissetmememle birlikte az biraz yorgun da hissediyordum ama bir teklifi iki kere reddetmek bana kabalık gibi geliyordu.

"Ses kontrole meraklısın herhalde?" Dediğinde makarnaya diktiğim gözlerimi ona çevirdim, kaşlarım havaya kalktı ve dudaklarım aralandı.
"Oh?"

"Oh." Dedi beni taklit ederek. Kıkırdadım, beni taklit edişi sevimli duruyordu. Çatala doladığım makarnayı ağzıma götürdüm, isteksiz de olsa çiğnemeye başladım.

"Hayır aslında." Dedim ağzımdakini yuttuktan sonra. Provaya veya konsere dakika saymıyordum, sadece canım sıkılıyordu. Konuşacağımız hiçbir şey de yoktu, iki zıt kutup gibiydik.

"Dokunsam kırılacak gibisin, hiç yemek yiyor musun sen?" Dedikten sonra elindeki makarnayı ağzına götürüp yavaşça çiğnemeye başladı.

İri sayılmadığım kesindi ama "dokunsam kırılacak" raddede olduğumu da sanmıyordum, bence ortalardan biraz daha azdım o kadar.
"O kadar zayıf değilim."

-

"Makyaj ve kostüm?" Diye bağırdı menajer. Kuliste karmaşa ve gerginlik hakimdi, fazla insan ve fazla hareket vardı. Bense öylece duruyor, olanları izliyordum. Elimden gelebilecek bir şey yoktu, hatta neden buradaydım onu bile bilmiyordum.

"Hazır mısınız, Jeff Satur?" Dedi sahne görevlilerinden biri. Bay Jeff kafasını salladı, kulağındaki mikrofonu düzeltip yükselen alkışlarla gözden hızlıca kayboldu. Bana yaklaşan görevliyi gördüğümde ayağa kalktım.
"Siz yenisiniz galiba. İsterseniz kulisten çıkın, arka bölümler görevliler için konseri izleyebilme imkanı sunar."

Dediğine karşılık gülümsedim, ellerimi birleştirip teşekkür amaçlı eğildim. "Teşekkür ederim."

Kulisten çıkıp sahne merdivenlerinin oraya, diğer birkaç görevlinin yanına oturdum. Etrafıma baktığımda menajerin yanıma geldiğini gördüm, boğazımı temizledim. Menajer yanımda yerini alırken Bay Jeff yavaş yavaş şarkılarını söylemeye başlıyordu.
"Koruma?"

"Benim." Dedim sesini net duyamasam da, ortam doğal olarak sesli olduğundan pek duyamıyordum çoğu sesi, duysam da seçemiyordum.

Daha sonra gözlerimi sahneye çevirdim, Bay Jeff'in sadece yan profilini görebilmemle birlikte ilk defa bu kadar içten gülümsediğini görüyordum. İçimde garip, tarifsiz bir şey yandı sanki. Tanıdık değildi.

Geçerdi illa, şimdi düşünmek istemiyordum.

"Selam SATs!" Diye seslendi kalabalığa Bay Jeff, bir yandan elini sallıyor, bir yandan yerinde duramıyor ve tüm sahneyi geziyordu. Benimle birlikte diğer görevlilerin de olduğu yere geldiğinde görebildim yüzünü az da olsa, gülümsedim kendimi tutmadan.

Gözleri benim olduğum tarafta gezinse de koyu kahve irislerini gözlerimde bulamadım. Ne kadar bu tarafa bakınsa da bir kere yanlışlıkla bile olsa bana bakmaması garip gelse de kurcalamadım. Cebimdeki telefonu aldım elime, açtım ekranını. Grubun sohbetine girdim.

isimsiz

tinnasit
ne yapıyorsunuz

jakapan
Tam yazacaktım ben de
Oturuyorum sen?

tanawat
calisiyom

tinnasit
ben de aynı
öyle
Wichapas'tan haberi olan?

jakapan
Ailesinin yanındaydı o en son.
Ondan bakmıyordur şimdi

tanawat
he
ben de yeni ogreniyorum bunu

tinnasit
anladım

tanawat
sen bi durgun gibisin

tinnasit
yok iyiyim

tanawat
oyle diyosan

jakapan
Ne zaman geliyorsun?

tinnasit
normalde yarın bir konser daha varmış ama iptal olmuş
ondan dolayı yarın gelirim

jakapan
Alalım mı seni havalimanından

tanawat
ben cevaplayayim tin'in yerine
evet

Gülümsedim okuduğum mesajın etkisiyle, hızlı hızlı yazmaya başladım.

tinnasit
55555555555
yok ben ararım sizi
bir eve uğrarım sonra bir yerde buluşuruz

tanawat
bulusuruz
ama mahserde

tinnasit
içtin mi yine sen

jakapan
İçmeden de böyle takılıyor bu aralar.
Ucundan delirdi 😟

Telefonu kapattıktan sonra tekrar cebime koyup odak noktamı sahneye çevirdim. Bazı hayranlar ellerinde telefonlarının ışığını sallıyor, bazıları pankart tutuyordu.

Bay Jeff şarkıya çoktan başlamıştı, sıkıca kavradığı mikrofonu ellerinin arasına alıp gülümsedi, sahnede gezinmeye başladı. Etrafıma bakındığımda herkesin dikkatlice sahneye baktığını gördüm, ben de gözlerimi tekrardan sahneye çevirdim ki Bay Jeff'le göz göze geldik.

"Baby it's, baby it's you." Dedi gözlerimin içine bakmayı sürdürürken.

CK ও jeffbarcodeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin