Kutup Yıldızı

3.3K 313 112
                                    


Çok sık bölüm attığım için sizde güzel yorumlarla beni mutlu edebilirsiniz dimi:)

İyi okumalar ❤️

...

İnancını yitirmenin insanı düşürdüğü o keder çukuruna tepetaklak düşerken, o kalabalığın arasından kalbimi orada bırakarak çıkıyordum şimdi. Bana hiç bir vakit o kadına bakarken ki gibi içten gülmemiş, benim aksime dağılmamıştı.

Barın kapısından çıkmıştım, bir an önce bu yerden gitmek istiyordum. İçeriden duyulan giderek artan çığlık seslerine aldırmadan arabama doğru hızlı adımlar atıyordum. Hava buz gibi olmasına rağmen bedenim ateşler içinde kalmışcasına yanıyordu. İçim yanıyordu, ihanete uğramış gibi hissediyordum. Sahi ne bekliyordum ki? Giderken bana onu unutmamı söyleyen adamın, beni elleriyle ittikten sonra başka kollara sarılmamasını mı?

Arabamın yanına vardığım da kapısını açmış içeri gireceğim vakit duyduğum sesle olduğum yere çivilenmiş, arabanın kapı kolunu tutan elim boşluğa düşmüştü.

"Jungkook...". Adımı ondan duymanın beni böyle etkileyeceğini bilmezdim. Yavaşça arkama döndüğümde bakışlarımız aylar sonra ilk kez birbirini bulmuştu. Barın içindeyken beni bulmayan bakışları sonunda beni farketmiş olmalıydı. Buradaydı, tam karşımda ve ben hala içeride gördüğüm görüntünün kıskançlığını tüm hücrelerimde hissediyor ve onun neden peşimden geldiğini anlamıyordum.

"Buradasın" dedi inanamıyormuş gibi. Aramızdaki bir kaç adımlık olan mesafe bana kilometreler gibi hissettiriyordu. "Benim için mi geldin?". Ona senin için geldim ama her şeyi gördüm demek istiyordum. Başkasına öyle güzel güldüğü için ve beni unuttuğu için hesap sormak istiyordum ama ağzımı açarsam onu kırmaktan korkuyor bu yüzden ona cevap vermek yerine susuyordum.

"Haberleri gördüm ve o robotun sen olabileceğini düşündüm. Ama görüyorum ki gayet sağlıklısın ve keyfin yerinde. Merak etme seni rahatsız etmeye gelmedim, zaten gidiyordum."

Yeniden arabama dönüp gitmek için bir adım atacaktım ki tekrar onun sesini duymak durmamı sağladı." Jungkook gitme". Bana gitme diyordu, gitmenin zaten benim için ne kadar zor olduğundan habersiz. Onu o kadar çok özlemiştim ki tek ihtiyacım oymuşcasına ona sarılmak istiyordum. Bu istek beni öyle zorluyordu ki onsuz geçen altı ayın tüm acısını göğsüme bindiriyordu.

"Taehyung içeri git. Şarkılarını dinlemek isteyen insanları ve o kızı bekletme daha fazla"

"Seni yeniden gördükten sonra peki ben bekleyebilir miyim daha fazla?"

"Ne?"

Yeniden ona döndüğümde aramızdaki mesafeyi kapatarak tam önümde durmuştu. Nefesimi kesen yakınlığı ve aklımı karıştıran sözleri ile ona bakıyordum. "İçerideki herkes bekleyebilir ama ben daha fazla bekleyemiyorum Jungkook. O kalabalığın arasında seni gördüğümde gözlerime inanamadım. Neden neden beni gördüğün halde arkanı dönüp gittin?"

"Sen o kızla... Her neyse beni ilgilendirmiyor."

"O kız.. beni ondan kıskandığın için mi gitmek istedin? O kız benim sadece arkadaşım anlıyor musun?"

"Ve bende hiçbir şeyinim."

Bunu söylemek, böyle olduğunu bilmek göğsümün ortasındaki ağrıyı arttırdığında düşmemek için elimi arkamda kalan arabaya yasladım. Taehyung benim can sızım olmuştu artık.

"Sen Jungkook hiçbir şeyi olmayan bu adamın her şeyisin aynı zamanda. Bir ruhum olduğunu hissetmeme sebep oluyorsun. Ellerin.." ellerimi avuçları arasına aldı, yüreğim çırpınmaya başladı onun ellerinde. "Ellerin ruhuma dokunuyor sanki avuçlarımda, gözlerin karanlıkta savrulan ruhumun kutup yıldızı gibi yolumu aydınlatıyor. Sen bana tüm farklıklarıma rağmen böyle güzel bakıyorsun ya senden uzak kalmak benim ölümüm oluyor Jungkook. "

Robot V / taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin