Harry neredeyse tüm gece uyuyamadı, Draco'nun böyle korkunç ve acılı bir geçmişi olduğundan fazlasıyla habersizdi. Belki de o sabah o yüzden titremişti o kadar. Yetimhanede ceza niyetine kapatıldığı için bir odaya, annesi de onu kapatınca travması tetiklenmişti.Geceden beri saçlarını okşadığı Draco'yu öptü. Bu kadar acı yaşadığını ve neşesinin ölmüş birine bağlı olduğunu bilmiyordu. Meğerse gülüşünün ardında ne acılar saklıyordu...
Derin bir iç çekti.
Bir an onu mutlu etmek için kendisi o istediği okulu yaptırmayı düşündü ama bundan hoşlanmayacağını hissediyordu. Çünkü kendisi yaptırmak niyetindeydi.Draco öğlene kadar uyumuştu çünkü baya içmişti. Harry yavaşça kalkmış, duşunu almış ve üstünü giyinmişti. Kahvaltıyı lady odaya getirdiği için ona minnettardı. Draco'nun yanaklarını, burnunu ve dudaklarını öptü. "Uyan" dedi yavaşça.
Sarışın birkaç çekiştirme sonucu uyandı, dün geceye dair hiç birşey hatırlamıyordu. Bu yüzden yatağa yeniden uzanacaktı ki Harry onu tutup "kahvaltı" dedi.
Sarışın olan uyku sersemi bir şekilde yemeye başladı. Birkaç lokma sonunda ayıldı ve "başım ağrıyor" dedi.
"O kadar içersen olacağı bu"
"A! Harry bugün bitti. Sabah bitecek demiştik."
"Evet... Biliyorum ama bari akşama kadar kal burada. Hem şuan hala sarhos sayılırsın. Ayılınca, gidersin, değil mi?"
Draco, ekmeğine pekmez sürerken başıyla onayladı onu. "Olur, halim hiç yok zaten."
Harry onu daha fazla göreceğine sevinerek gülümsemişti.
"Öyleyse son gün bir şeyler yapalım."
"Ne gibi?"
"Evin sinema salonu var değil mi? Orada film izleriz seninle. O da olmazsa çiçek ekelim."
"Çiçek mi?"
"Çiçeklere bayılırım. Buraya çiçekleri birlikte ekelim ve çok güzel olsun bahçen. Hatta fidan da ekelim mi?"
"Ne peki?"
"Elma fidanı dikelim, elmayı çok severim. Her yaz yerim, elma dikelim."
Harry gülümsedi ve onayladı.
Kahvaltılıklarını yerken, Draco her zaman ki iştahıyla yiyordu ve dün söyledikleri geldi aklına. Küçükken yemediklerinin acısını çıkartarak yiyordu... Harry bunu düşündükçe üzülüyordu.Bugün sondu ve Harry birini gönderip fidan aldırmak için bahçeye çıktı. Bugün bahçe işini kendileri yapacaktı. Fidanlar ve ufacık çiçekler pek erken geldi, Draco neşeyle aşağıya indi ve sabahtan öğlene kadar birlikte ekim yaptılar. Üstleri başları toprak olmuştu, elleri çamurdan geçilmiyordu. Harry en başta bunu hiç istememiş, ayaklarına bot, ellerine eldiven istemişti fakat Draco bu ikisini umursamadan bahçeye yalın ayakla girince Harry'de ona uyum sağladı.
En başta tiksindi, fakat sonradan toprak onun tüm negatif enerjisini aldı.
Bunu Ginny ile birlikte asla yapmazlardı, o süslü, bahçenin yanından zor geçerdi.
Tırnaklarına toprak girmiş ellerine baktı Harry ve yüzünü buruşturdu. "İğrenç."
Kıkırdadı Draco. Yüzü gözü topraktı. "Çok güzel oldu Harry! Güllere bak!"
Harry kabul ediyordu, çok güzel olmuştu ama Draco'nun ektikleri daha da iyiydi. Kendisininkileri Draco hep düzeltiyordu.
"Bunu sen daha önce yaptın mı?" Diye sordu Harry toprağı eşelerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dude Don't Be Silly, He's Twenty-seven
FanfictionTheodore nott'un minik borcu yüzünden karşılaşan çiftimizin hikayesi.