Şu histen nefret ediyorum. Hani korktuğunda yada panik olduğunda ki o his varya. Nefret ediyorum. Kalbime saplanan o ağrılık... Bir anda nefes alışın bozulmaya başlar,sesin titrer ve kesikleşir ya nefesin, sonra ellerin titrer ve titrememesi için sıkarsın ama daha fazla titrer ya. Nefret ediyorum. En sonda da gözlerin kararır başın döner ve sesler kısılır. Ve dayanamayıp krize girersin... Iste bundan da nefret ediyorum. Elimin titremesinden, nefes alamamaktan ve bunları bana yaşatanları bilmemekten nefret ediyorum. Bana bu hediyeyi veren o piclerden NEFRET EDIYORUM.
Ama en çokta neyden nefret ediyorum biliyor musun?
Ölmek istemek.
Eskiden böyle diyen insanları anlamazdım. Kendi kendime " Ne olabilir ki bir insan Tanrının bize verdiği hayattan kopmak ister. Bu çok bencilce." Derdim.
Şimdi de bu insanları anlıyorum diyemem. Çünkü o insanlar artık benden biriydi. Yani onları anlamazdım çünkü nefret bendim.
Şu anda 4 duvar arasında kutu gibi olan odanın tam ortasına bakıyordum. Gözümü o lanet yerden hiç ayırmadan bakıyordum. 7 yıldır tutsak tutulduğum küçük kutudaydım. Üstümde iç çamaşırı yoktu.Altımda sadece beyaz bol bir pantolon vardı. Üstümdeki de altımdankinden farksızdı. Bol ve beyaz uzun kollu üst.
Oda ise kare şeklindeydi aynı kutu gibi. Her duvarın uzunluğu tahminimce 4 metre uzunluğunda idi. Duvarlar üstümdeki renklere zıt bir şekilde siyahtı. Benim durduğum yer ise kutunun sol alt köşesi idi. Hiçbirseyim yoktu. Hiç birsey yoktu.Odanın tam ortasında duran sandalye ve tavanda ki ip hariç.
Kafamı yavaşca kaldırıp tavanda ki ipe baktım. Karnıma çektiğim dizilerimdeki ellerimi çözüp yavaşça oturduğum köşeden kalktım. İpe doğru adım atmaya başladım. İpin yanına varınca ipe nazik bir şekilde dokundum. Elimi yavaşça üstünde gezdirirken ağzımdan küçük bir kıkırtı çıktı. Kendimi ipe asamadığım için kendime güldüm. Bu kıkırtı artık kahkaha olmaya başlamıştı. Kahkahalarım git gide büyüyordu. Elimi ipten çekip yere, dizlerimin üstüne düştüm. Kahkahalarım yavaşça haykırışlara dönüştü. Haykırışlarım güçlü bir ağlamaya dönüşünce ellerimi dizlerime yerleştirip sesli şekilde ağladım. Ve son gücümle bağırdım.
Yine krize giriyordum. Kendimi asamadığım için strese, strese girdiğim için krize giriyordum. Artık her hafta oluyordu böyle. Ellerim terlediği için dizlerimden kayıyordu. Gözlerim kararmaya başladı. Yere yan bir şekilde yatıp dizlerimi karnıma çekip cenin pozisyonunu aldım. Sol gözüm seyirdi. Kontrolümü kaybettim ve vücudum tepkimeye girdi. Tüm vücudum sallanıyordu. Yavaşça gözlerim kapanmaya başladı. Son kez bilincim kapanmadan önce o şarkıyı duydum.
The Bard's Last Note
--------------------------------------------------------------------
Merhaba umarım fici beğenirsiniz konudan çok umutluyum şimdilik karışık gelmiş olabilir ama aslında hepsinin bir açıklaması var hepinizin merak ettiği şeylerden biri "Neden kendini asamıyor?" Olacaktır bunu 2. Bölümde anlatacağım.
Neyse kendinize iyi bakın sizleri seviyorum bay bay💘İnsta:@jeykeyin_kasi
Takip ederseniz sevinirim🍀🐰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutu / Taekook
Mister / Thriller"Kutu gibi bir odaya hapsedildim. Duvar siyah, üstümdekiler beyaz. Odada hiç bir şey yok. Tam ortada duran sandalye ve tavana asılmış ip hariç... Burası bir sınav yada bir oyun hiç birşey bilmiyorum. Buraya hapsedilmemin 7. yılı ve Tam 7 yıldır nede...