Hak Ettiğiniz Yer

55 3 0
                                    

sıcak. nefes alamıyorum. burası berbat bir yer. her yerde çığlıklar, ağlamalar var. başım dönüyor. nefes almak istiyorum ama bu dumanın içinde mümkün değil. çektiğim her nefes ciğerlerime bir işkence sanki. korkuyorum, bağırmak istiyorum, kaçmak istiyorum ama bu alevlerden kaçamam. bağırsam da sesimi kimse duymaz. burası.. o yer. nefes nefese gözlerimi açtığımda birkaç saniye olduğum yerde öylece durup gökyüzünü izledim. aynı rüyayı gördüğüm kaçıncı seferdi bu bilmiyorum ama her seferinde daha da kötüleşiyordu sanki. elimin içindeki anahtarın acısı yüzünden uyanmamış olsam, daha kötüleşeceğini tahmin edebiliyordum. yine de gördüğüm rüyanın sebebi de bu anahtardı. hem ödül, hem ceza gibiydi yani. nefesim sonunda düzene girdiğinde yattığım yerden kalkıp terden ıslanmış saçlarımı dağıttım. hava çoktan kararmıştı ve ben ne zamandır burada uyuyakaldığımı bilmiyordum. arkadan adım sesleri duyduğumda bedenimin yarısını gelen kişiye bakmak için çevirdim. chifuyu eldinde tuttuğu kahve kutularıyla geliyordu.

"inui–san, içeceğin."

teşekkürler!

"biraz dalgın gibi görünüyorsun, bir sorun mu var?"

öyle sayılır. operasyon üzerinde düşünüyorum. kim bu adamlar, bunları neden yapıyorlar.. artı olarak şu Hajime, onda farklı olan bir şeyler var.

"haklısın. diğerlerini görmedim ama onda garip olan bir şeyler var. her şekilde amacımız zaten neden bunları yaptıklarını bulmak."

yine de neden yaptıklarını öğrenmek yaptıklarını hafifletmeyecek.

yine de gerçekten garipti. gerçekten ne sebeple yapmış olurlarsa olsun suçları asla hafiflemeyecekti ama yine de arkasında bir neden olduğu hissini aklımdan atamıyordum. bugünkü buluşmadaki tavırları, söylediğim şeyden sonra duraklaması, gözbebeklerinin sürekli titremesi, normalin aksine kontrol edemediği mimikleri ve ellerinin soğukluğu. bu kadar şeyi nasıl veya neden hatırlıyorum bilmiyorum. içlerindeki herkesi gördüm ama o adam.. nedenini bilmiyorum ama onda tuhaf bir şeyler var. beni rahatsız eden bir şeyler ama bir yandan da sanki ona karşı olan bu his her zaman varmış gibi. sanki onda bir şeyleri tetikliyormuşum gibi. söylemesi zor ama sanki bir tarafım onu kurtarmak istiyor içindeki karanlıktan. ama güçlü bir ihtimal de var ki, o kurtulmak istiyor gibi görünmüyor. ya da yüzüne yapıştırdığı maskeye öylesine sıkı sıkıya bağlı ki, beni bile yanıltabiliyor. yine de farkındayım, onda bir şeyler değişklik. çok fazla duygusal düşüncelere kapılan biri olmasam da onun yanında bu düşünceleri kontrol edemiyorum. sinir bozucu.

düşüncelerden kendimi sıyırıp bitirdiğim kahve kutusunu büküp yanıma koydum. chifuyu da bitirmiş ve ellerini başının altına koyup uzanmıştı. fırsat bulduğunda bunu yapmayı çok severdi.

"böyle zamanlarda onu özlüyorum. ya sen?"

ben de. şimdi onu görmek için neler vermezdim. neyse, bundan bahsetmesek daha iyi. hadi, girelim içeriye. yarın yorucu bir gün olacak.

#####

"herkes hazırsa planı anlatıyorum. öncelikle bu yemek bizim için bir fırsat ama aynı zamanda tehlikede olduğumuz da bir gerçek, yani dikkatli olmayı unutmayın."

"sano–senpai, anneliği bir kenara bırak lütfen.."

"draken bile dedi!"

"kesin zevzekliği. mitsuya, hakkai dinliyor musunuz?"

"dinliyoruz."

"ikizler, anlatın."

"şimdi, inceleme için dağılacağımızdan, iletişimin kopmaması için bu çip şeklinde kulaklıkları kullanacağız."

"gizli yerlere kamera yerleştirmemiz gerekiyor kanıtları alabilmemiz için ama onların da birden fazla gizli ve açık kamerası var ve mitsuya–san'ın dediğine göre özellikle gideceğimiz yerin güvenlik sistemi oldukça sıkı. yüksek ihtimalle özellikle bunun için birini görevlendirmişlerdir." 

"e o zaman nasıl yerleştireceğiz ki kameraları?" 

"elektriği keserek. kolay yolu güvenlik kameralarını iptal ettirmek ama bunu yaparsak farkedilme ihtimalimiz yüksek artı olarak zamanımız fazla kısıtlı olur."

"merak etmeyin, kameralar oldukça küçük olduğu için herhangi bir yere koysanız da farkedilmesi o kadar kolay olmaz. ama planın bir dezavantajı var, o da elektrik kesik olduğu sürece iletişim de kesilecek. yani, o süre boyunca kaybolmayacağınıza emin olun." 

"planın ilk aşaması bu. önceliğimiz bunu tamamlamak olacak. eğer bunu tamamlarsak, planın ikinci aşaması rehinleri kaçıracak bir yol aramak. herkes tamamsa, formalarınızı giyin ve gidelim."

—————

'hoşgeldiniz Black Dragon. geçen seferkinin aksine bu sefer tüm aile üyelerimizin olması ne hoş.'

"biz de Bonten'n bu daveti için teşekkür ederiz."

'lütfen, böyle geçin.'

evet, her şey güzel. eğer her şey planlandığı gibi giderse, kısa sürede istediğimiz şeyleri toparlayıp onları hakettikleri yere gönderebiliriz. Hajime Kokonoi, başta sen olmak üzere hepinizi hakettiğiniz yere gönderdiğime emin olacağım.


-Keyifli okumalar!

Glowing in the Dark | Kokonui. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin