Otele gitmeyi , orda kalmayı asla düşünmüyordu. Babası ile karşılaşma riski vardı. Başka bir yer bulmalıydı. Sessiz ve kimsenin onu tanıyamayacağı. Fatih'ten kendisi için uygun bir ortam bulmasını istemeyecekti. Genç kızın anladığı kadarıyla Fatih'in kolu oldukça uzundu. Ne isterse şu ana kadar olmuştu. Buse'nin
Internetten yaptığı araştırmalar sonucu olumsuz bir durum görememişti. Farklı farklı iş adamları ile fotoğrafları , röportajlar , toplantıların da ki başarıları vardı. Karanlık tarafı olan bir adam değildi belkide. Sonra saçmaladığını düşündü genç kız. "Karanlık bir tarafı internet sitelerinde olacak değil. " diye düşündü genç kız. Öğrendiği sonuçlar da ise elle tutulan bir sonuç yoktu. Hepsini Fatih'e sorarakta öğrenebilirdi. Cafe ve bar gibi yerleri hobi niyetini işletip sahip olduğu otelleri ise babasının adını yaşatmak için işletiyordu. Belki de babası ile genç kızın babası iş olaylarında tanışıyorlardı ya da Fatih ile diye düşüncelerine ekledi. Aklına sormalıyım diye de ekledi. Koltuktan kalkıp sandalyeye geçti.Bebeği kucağına alıp incelemeye başladı. Buse'nin ki gibi yeşil gözler yerine buz mavisi parlak ve canlı gözlere sahipt. Bembeyaz teni vardı genç kızın ki gibi. Bu küçük bebek Buse'ye biraz korkutucu ve sevimsiz gelmişti . Bebeği burnuna yaklaştırıp kokusunu içine çekti. Garip bir kokusu vardı. Hoşuna gitmişti lakin.
Bebeği yatağa bırakıp etrafında düşmemesi için yastıklar koydu. Ardından sandalyesinin etrafından dönüp Fatih'e baktı. Fatih öne doğru eğilmiş telefonu ile ilgileniyordu. Yüz hatlarını incelemeye başladı. Buğday teni , yeşil gözleri , uzun ve bakımlı saçları , elmacık kemikleri oldukça uyumluydu.
Buse sıkılıp kolunda duran annesinin hediyesi olan saatine baktı. Okul vakti geldiğini fark etmişti bu yoğunluğunun ve stresin arasında. Sonra konuşmaya başladı.
" Benim okula gitmem gerekiyor bebeğe sen bakacaksın. "
" Bana emir vermeyi kes Buse. "
Dişleri sıkarak Buse'nin gözlerinin içine baktı. Bir fısıltı gibi fazlasıyla sessizce konuştu.
" Ben senin yardımcın falan değilim. Kendine gel Buse. Bu oyunu senin değil , benim kurallarıma göre oynayacağız. Bunu unutmasan iyi olur... "
" Peki ama okula gitmem gerekiyor benim. "
Buse kaşlarını kaldırdı izin almak istercesine.
" Güle güle. " deyip elini havaya kaldırdı. Buse tam kapıdan çıkacağı sırada Fatih'in sesini duydu. Arkasına dönüp gözlerine baktı.
" Şoför seni arabada bekliyor. Ama sadece bir günlüğüne senin şoförün olacak ona göre. "
Buse , Fatih'e dönüp baktığında onun yüzünde tanıyamadığı hemde anlatamadığı garip bir ifade vardı. Apartmanın önünde ki arabaya hiç bir şey söylemeden bindi. İçinde bilmediği değişik bir huzursuzluk vardı. Okula vardığında bazı gözler Buse'ye dönmüştü. Buse sürekli gösterişten uzak durduğu için böyle spor bir arabadan inmesi herkesin dikkatini çekmişti. Gözleri yerde duran okulun gri taşlardan ayırmadan hızlıca okul binasını girdi. Kimsenin ona bakması istemiyordu. İlgilerin üzerinde olmasından rahatsız oluyordu. Istemiyordu işte. Sınıfının kapısında duran kızları aldırmadan sınıfına girdi. Enes'in yine yanında oturduğunu fark etti. Ardından gözlerini devirdi. " Nasıl bir yüzsüzlüktür bu? " diye düşündü. Hiçbir şey söylemeden oturup günlüğünü çıkardı. Dün günlüğünü yazmayı unutmuştu. Dün hakkında önemli olan olayları atlayıp bir şeyler karaladı. Günün tarihini arttı. Etrafına yıldız ve kalpler koyarak sayfayı renklendirmek istedi.
" Selam ve günaydın Buse. "
Kafasını çevirip ona selam verene sabah da hiçbir şey söylemeden yüzünü tekrar öne doğru çevirdi ama hala bir cevap bekliyordum yüzüne bakıp genç kız bakışlarından satılık 180c
" Sana da günaydın. " dedi isteksiz ve sıkılmış bir biçimde.
" Özür dilerim. " dedi Enes. Buse ne için özür dilediğini anlatmıştı. Konuyu uzatmadan özrünü kabul etti.
" Önemli değil . " diyince Enes elini uzattı. Sanki barış yapmak ister gibi. Buse olumsuz bir şekilde kafasını sağa sola sallayıp Enes' in elini sıktı.
Kızıl saçlı , okulun en disiplinli olan fizik hocası sınıfa hızlı adımlarla geldi. Sanki dersin bir dakikasını bile kaçırmak istemiyor gibiydi. Öğrencilere selam verip yerine geçti. Dünün yorgunluğu ile yoklamanın alınması ile başını sıraya yaslayıp gözlerini kapattı. Gün boyunca uyuma kararı aldı. Arada sırada Enes Buse'ye bir şeyler söylüyordu. Buse söylediğini duyuyor lakin kulak asmıyordu.
Uykusundan uyunanınca başını sıradan yavaşça kaldırdı ve doğruldu. Kafasını kaldırıp sınıfın nerdeyse boşaldığını fark etti. Tek bir kişi hariç. Enes. Enes Buse'nin uyanmasıyla içten bir gülümseme sergiledi. Dişleri bembeyaz duruyordu buda Buse'nin ilgisini çekmişti. Buse Enesi aldırmayıp çantasını toplamaya başladı. Genç kız çantasını omzuna asıp sınıftan çıktı. Enes ise arkasından ilerleyip Buseyle konuşmaya çalıştı çalar genç kızın umrunda değildi. Başında daha büyük sorunlar vardı.
" Kaç derstir uyanmanı bekliyorum. Hadi ama! Böyle gidemezsin. "
gençliği zanneden okul bahçesinden çıktık etrafına baktığında insanın yere çıktığını gördü demek ki zil çalmıştı. O sırada arkasından seslenen Enes'in kurduğu cümle dikkatini çekmişti. Nefesi tutuldu bir anda. " Ne demişti o? " diye düşündü.
Genç kız birden arkasını dönüp Enes' in elinde tuttuğu mavi kalın kapaklı günlüğünü gördü. Elinin arasına almış havaya kaldırıp Buse'ye gösteriyordu. Enes'in yanına yaklaşıp günlüğüne uzandı almak istercesine. Aptalca bir gülümseme sergileyip günlüğü daha da havaya doğru kaldırdı. Genç kızın boyu boyuna göre kısaca kalmıştı. Genç kız tekrardan uzanıp yalamak isterken sinirlenmeye başladı ve dişlerini sıkıp yere sert bir vuruş yaptı. Sinirini çıkarmak istercesine.
" Ver onu bana! Çabuk! "
" Bir kahve içersek neden olmasın Buse Hanım? "
" İşlerim var Enes. "
Enes Buse'nin söylediklerini aldırmayıp yine aptalca gülüyordu. Genç kızı iyice sinirlendirmişti bu durum. Genç kız yine günlüğüne uzanacağı zaman birden geriye doğru çekildi.
Genç kız gördüğü tablo fazlasıyla hoşuna gitmişti. Ayriyeten oldukça farklı duruyorlardı. Fatih ve küçük pofuduk bebek.
Enes' in havadaki sol elinde duran günlüğün arkasına doğru birden çekilmesi ile Enes neye uğradığını şaşırdı. Arkasını döndüğünde kendinden daha olgun ve oldukça yakışıklı olan adamı gördü.
Kucağında bebeğiyle daha çok genç babaları andırıyordu. Fatih elindeki günlüğü alıp Buse'ye uzattı. Buse sanki bir daha kimsenin almasını istemiyormuş gibi hızlıca çantasına yerleştirdi. Fatih Buse'nin yanına yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurdu. Buse hafif bir şaşkınlık içinde Fatih'in kucağından bebeği alıp yanaklarına sulu bir öpücük kondurdu.
Fatih , Enese dönüp sert bakışlarına
" Oyun mu oynuyorsun sen? " diyip kaşlarını havaya kaldırdı ve alayle gülümsedi.
" Ordan bakılınca nasıl gözüküyor? " diyip kollarını birbirine bağladı.
" Bir aptalın benim sevgilimı kızdırdığın gözükülüyor. "
Fatih'te aynı Enes gibi kollarını bağlayıp bekledi. Enes bu cümlenin ardından yenilgiye uğradığını çoktan anlatmıştı. Buse 'ye son bir kez bakıp eliyle saçlarını düzeltti. Hiç bir şey söylemeden iki genç çifti yan yana bırakıp okul çıkışına doğru ilerlemişti. Birisi kazanmanın sevincini yaşarken bir diğeri de şaşkınlık içinde olan bitenleri izlemişti. Küçük bebeğin ise hiç bir şeyden haberi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Son
Teen FictionAnnesinin ölümünün nedenini bir türlü bulamıyordu. Canını da acıtan en çok bu değil miydi? Yanlış ve düşünmeden aptalca bir karar vererek hayatını karartmaya başlayan bir genç kızın başına neler gelecek?