Bölüm2

1.2K 75 36
                                    

HERKESE MERHABALAR NASILSINIZ? UMARIM İYİSİNİZDİR...

BU BÖLÜM BOL YORUMLU BİR BÖLÜM OLURSA ÇOK MUTLU OLURUM:) 

SİZLERİ SEVİYORUM İYİ OKUMALAR DİLİYORUM...

GÜNEŞ DOĞMAYAN YÜREĞE IŞIK VURSA NEYE YARAR?

"ALLAH BELANI VERSİN HER GÖZ YAŞIM CEHENNEMİNE ODUN OLSUN!"

"Ne diyorsun lan sen?" Üzerime doğru atılan insanla sol yanağımda acı hissetmem bir olmuştu. Neydi bu şimdi gitmeden evvel son dayak mı? Kendimi toparlayıp onun yüzüne baktım ve deli gibi kahkaha atmaya başladım. O ve arkasındaki utandığım hemcinsim bana delirmişim gibi bakarken ben onlara tiksinircesine bakıyordum.

"Senin ile hesabım ahirette kesilecek EMİR KORMAN!" İsmini yüzüne tükürerek söylemiştim. Kolumdan tutup beni kapıya doğru sürükleyen insana zorluk çıkarmadan yardım ediyor kendi ayaklarımla yürüyordum. On yıldır istediğim özgürlüğü bana kendi elleri ile veriyordu. BAŞARMIŞTIM...

"Bu soysuzu bir daha bu evden içeriye almayacaksınız! İşim bitti..." Korumalara sözlerinin ardından paçavra gibi bedenimi kapının önüne fırlattı. Fırlatılan aciz bedenimle yere kapaklanırken o benim bu halime nefretle bakıp içeriye girdi. Ardından içeriden açamadığım kapı yüzüme kapandı. Özgürdüm artık, bitmişti...

Bunca yaşanmışlığın verdiği korkumu yoksa on yıllık esaretin bitişinin heyecanı mı bilinmez içimdeki farklı duyguyla koşmaya başladım.  Ayaklarım koşuyor bedenim ayaklarıma eşlik ediyordu, ama beynim her şeyden bağımsız bir düşüncenin içerisine hapsolmuştu bu soysuz  ben ne kadar da kabul etmesem onun soyundan kanından değil miydim? Benimle işi bitmiş ne demekti? Kafamda binlerce soru ile giden  yolu koşarak takip ediyordum.

Orman yoluna doğru ilerleyen yol ile orman yoluna sapmıştım hala koşmaya devam ediyordum. Ciğerlerim oksijensizlikten büzüşürken gözlerimin önü kararmıştı. Heybeti ile karşımda duran bir ağacın kavuğuna sırtımı yaslayıp kendimi zar zor yere atmıştım. Neydi benim yaşadığım?

Derin derin nefes almaya çalıştıkça yorgunluğum gün yüzüne çıkıyordu. Gözlerimin önü karardıkça kulağım uğulduyordu. Etrafım da gelen garip sesler mi vardı yoksa kulaklarımın uğultusu garip sesler duyumsamamı mı sağlıyordu? 

Garip sesler bana yaklaşıyor gibiydi seslerin yanına adım sesleri de eşlik ediyordu. Bilincim gittikçe kapanırken nefes almalarım sıklaşıyor ama ciğerlerime yetmiyordu. Yaklaşan adım sesleri tenime dokunan parmaklar beni ne kadar rahatsız etse de parmakları bedenimden uzaklaştıracak gücü kendimde bulamıyordum. 

"Abi kriz geçiriyor nabzı, nefes alışverişleri sık ve yetersiz." Bir kuşmuşum gibi havalandım hala tek bir sevincin etkisindeydim özgürlük...

"Yaaa o benim oyuncağımı versene Semra!"

"Ya dur Didem çirkefleşme hem bugün benim doğum günüm beş dakika bebek ile oynasam ne olacak?"

"Hayır ver oyuncağımı hem eşek kadar kız oldun benim bebeklerim ile mi oynayacaksın? Babam sana çok güzel hediyeler alıp gelecektir."  Söylediklerine burun kıvırıp uyuzsun dercesine yüzüne bakıyordum.

"Didem sen kıskanıyor musun bugün benim doğum diye?" 

"Ne kıskanacağım seni ya hem dört ay sonra benim de doğum günüm babam bana daha güzel hediyeler daha güzel partiler yapar." 

"Oy Didem'im ya benim kıskancımmm!" Sarılmama ve sulu sulu öpüşlerime burnunu kıvırıp tiksintiyle suratıma bakan Didem'e kahkahalarım ile cevap verdim. 

SEMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin