''Kalbini bana ver, şüphelerine değer.''
Luci beni eve bıraktığında direkt yatağıma girdim, hala çok üşüyordum. Birden telefonuma bir mesaj geldi; mesaj Luci'dendi. Bir dakika Luci'den mi? Ama numarasını hiç kaydetmemiştim ki. Mesajda "İyi misin? Motorda biraz solgun görünüyordun o yüzden merak ettim. Sakın hasta falan olayım deme seni yarın, bugün gittiğimizden çok daha güzel bir yere götüreceğim." yazıyordu. "Ben senin numaranı kaydetmedim Luci, telefonuma da mı girdin?" yazdım. Luci çevrim içi oldu ve "Sen motorda ayılıp bayılmakla meşgulken bir kenarda durup kendi numaramı kendim kaydettim.'' dedi.
Onun artık yaptığı ya da yapabileceği şeylerin sınırı olmadığını anlamıştım ve " Neyse artık çok sorgulamıyorum artık..." dedim. Luci "Ee yarın gidiyor muyuz?" diye sordu. "Yarın okulum var ama senin için okulu ekebilirim." dedim. Hemen çevrim içi olup "Tamam :) iyi geceler." yazdı ve bir daha çevrim içi olmadı. Ben de kısa bir süre sonra uyudum.
Sabah uyandığımda çok halsizdim ve kendime bir bardak kahve yapmak için mutfağa gidiyordum ki başıma bir ağrı saplandı. Zar zor ayakta duruyordum. Yavaş yavaş bilincimi yitirdiğimi hissettim ve yere yığıldım. Bilincim açıktı fakat ayağa kalkamıyordum. Başım dönüyordu ve gözlerim kararıyordu. O anda kapı çaldı , gelen Luci olmalıydı. Duvardan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım ama başaramadım.
Bir süre sonra telefonum çaldı. Luci bunu duymuş olmalı ki "Aden iyi misin?" diye bağırdı. Sesim titreyerek "Luci..." dedim. Birden ses kesildi ve ufak bir koşma sesinin ardından kapıya sert bir darbe sesi geldi. Luci kapıyı kırmaya çalışıyordu ve başarmıştı. Panikle içeri girdi ve yerde yattığımı gördü. Daha da panik olmuştu "Noldu sana ? Yaralandın mı?" diye sordu ve beni kucağına alıp evden koşar adımlarla çıktı. Tam o sırada apartman kapısının önünde Luci, Anıl'a çarptı. Anıl, Luci'nin kucağında beni görünce şaşırarak ve bağırarak "Sen kimsin ?" dedi. Luci ona aldırış etmeden beni arabasına oturttu ve kemerimi taktı.
Artık gözlerimi açık tutmaya bile mecalim yoktu. Yavaş yavaş gözlerimi kapatırken aklıma babamın beni küçükken hastaneye götürüşü gelmişti. Luci'de aynı babam gibi hem arabayı sürmeye çalışıyor hem de ara sıra ateşimi kontrol ediyordu. Onun bu sıcak davranışları, onun hakkında ki tüm şüphelerimi silip yerine güven bırakıyordu. Tam bunları düşünürken Luci yine ateşimi kontrol etmek için elini alnıma uzatıyordu ki eli yanlışlıkla suratıma çarptı. Gülmeye hiç gücüm yoktu ama yine de kıkırdayarak "Sağol ya." dedim. "İnan gücüm olsaydı şu an kahkaha atardım." dedi, cılız ve yorgun olduğu anlaşılan bir sesle. ''Benim için çok endişeleniyorsun ve sürekli ilgileniyorsun.'' dedim. Luci, ''Senin için yapacaklarımın sınırının olmadığını ne zaman anlayacaksın acaba?'' deyip iç çekti. ''Luci ben sanırım artık sana inanmaya başladım.'' dedim. sonra kısa sonra yine, ''İlk başta o kadar korkmuş olsam da şimdi bana çok değişik hissettiriyorsun.'' dedim. Baktı ve ''Kendini yorma güzelim hastaneden çıktığımız zaman bunları konuşuruz.'' dedi. Kendimi koltuğa bırakıp gözlerimi kapatmıştım.
Hastaneye ulaşmıştık sonunda ve beni Luci'nin kucağından alıp bir sedyeye yatırdılar. Tansiyonuma baktılar sonrasında serum da taktılar. Birazda olsa kendime gelebilmiştim ve o sırada yanımda Luci oturuyordu. Kendime geldiğimi fark edince saçlarımı okşamaya başladı. Luci "Daha iyi misin?" diye sordu. Gözlerine baktım ve "İyiyim Luci teşekkür ederim." dedim. Luci "Kolay kolay korkmam ama ama konu sen olunca öyle olmadı." dedi iç çekerek. Luci'nin gözlerinde neredeyse kaybolacaktım ki birden kapı açıldı, gelen Anıl'dı.
İçeri girer girmez "Aden iyi misin?" diye sordu. Anıl gerçekten benim için mi endişelenmişti yoksa her zaman ki gibi kendine av seçtiği kızı mı kandırmaya çalışıyordu anlamamıştım. Gözüm Luci'ye kaydı ve o an sanki Anıl'ın üstüne atlayacakmış gibi duruyordu. Anıl'a "Sen benim burada olduğumu nerden biliyorsun?" diye sordum. Anıl koşmaktan nefes nefese kalmıştı "O evden kucağında seninle çıkarken gördüm ve senin için için endişelendim, tipi organ mafyası gibi, işte sonra arabayla sizi takip ettim de cidden kim bu adam Aden?" dedi. Anıl evime mi gitmişti "Son zamanlarda herkes evimin adresini ezbere biliyor galiba." dedim sert bir ses tonuyla "Sen evimi nereden biliyorsun Anıl? Yoksa üstüne kocaman Aden'in evidir yazan tabela mı asmışım?" dedim. Anıl hiçbir şey anlamamıştı. "Sevde'den öğrendim evini." dedi. İç çekerek ''Tabi ya.'' dedim.
Sevde benim en yakın arkadaşımdı. Onunla daha bu sene tanışmıştık ama ona çok alışmıştım, her şeyimi anlatmıştım; ailemi, evden neden kaçtığımı ama en çok konuştuğumuz konu da Anıl'ın yavşaklığıydı ve Sevde buna rağmen ev adresimi Anıl'a söylemişti. '' Her neyse Anıl teşekkür ederim geldiğin için, sağol.'' dedim. Anıl hem bana hem de yanımda oturan Luci'ye bakarak ''Rica ederim Aden sonra yine konuşuruz, geçmiş olsun.'' deyip odadan çıktı. Luci ayağa kaltı ve ''Aden, Anıl'la arana mesafe koymanı istiyorum.'' dedi. ''Abartmıyor musun?'' diye sordum. Luci daha sert bir ses tonuyla ''Aden ya sen silersin onu ya ben.'' dedi. ''Neden isteğini yapayım senin ya ben?'' dedim. Bir şey demeyip aniden odadan çıktı. ''Psikopat ya tam psikopat.'' derken odaya tekrardan daldı ve ''Serumun bitmiş hemşire gelecek şimdi sonrasında hastaneden çıkacağız.'' dedi.
Arabanın kapısını açtı ve oturdum o da şoför koltuğuna oturdu ama arabayı çalıştırmadı. Somurtuyordum o da bunu fark etmişti ve ''Aden ben sadece seni değil, çevrendekileri de araştırdım. O orospu çocuğunun yediği bokları bir görsen sen de hak verirsin.'' dedi ve biraz durduktan sonra ''Evet biliyorum birinin hayatını bilmesi seni rahatsız etmiş olabilir ama bende bu şekilde seviyorum demek ki. Ha istemiyorum yok çok rahatsız oluyorum diyorsan peşini bırakırım ve beni bir daha görmezsin.'' dedi. ''Luci, ben cidden karanlıkta kalmışım da nereye gittiğimi bilmeden yürüyormuşum gibi hissediyorum.'' dedim. Sonra yine ''Ama seni o karanlıkta gördüğüm an güvende hissediyorum yani bilmiyorum normalde bu yaptıklarından dolayı daha çok korkuyu hissetmem gerekiyor ama öyle olmuyor işte.'' dedim. ''Biraz daha beni tanırsan o karanlık da kaybolacak, buna emin olabilirsin.'' dedi. Hem gözlerime hem de dudaklarıma bakıyordu ve kısık bir ses tonuyla ona ''Luci gidelim mi?'' diye sordum. Dikkati dağıldı ve ''Nereye?'' diye sordu. ''Hani o daha güzel olan yer vardı ya oraya.'' dedim. ''Oraya başka zaman gideriz şimdi eve gidelim dinlenmen lazım.'' dedi, kafamı salladım ve yola çıktık.
Apartman kapısının önünde durunca "Eve gelip film izlemek ister misin?" dedim. Luci şaşkınlıkla suratıma baktı "Beni eve atmaya mı çalışıyorsun? imdaaat sapık var." dedi. Dışarıdan kocaman adam olarak gözüken Luci, benim yanımda sanki 5 yaşında gibiydi. Elimle gülerek onu susturmaya çalıştım. Luci'yi film izlemeye ikna edemedim ama gitmeden önce " Söz bir süre sonra her gece seninle film izleyeceğim." dedi ve veda için kollarını açmıştı. Sımsıkı sarılmıştım ona arkadan elleriyle saçımı okşayıp kulağıma ''Bana ne yaptın sen?'' diye sordu. Utanmıştım, kalbim hızlı hızlı atıyordu bir anda sarılmayı bırakıp ''Ben gideyim o zaman... Görüşürüz.'' dedim. Utandığımı anlamış olmalı, hafif gülmeyle karışık ''Görüşürüz.'' dedi.
Ben eve çıkana kadar bekledi ve camdan ona el salladığımı görünce gitti. Camdan onun gidişini izledim ve bundan nefret ettim. O yanımdayken mutlu ve huzurluydum şimdi o gidince küçücük evimde kocaman bir yalnızlığın içine düşmüş gibiydim. İşte o an anladım, galiba Luci'ye aşık oluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİLEM
Roman pour AdolescentsHiç bilmediği bir bataklığa düşen bir kadın ve hayatının tam orta yerine yerleşen gizemli bir adam...