chapter sixty: hospital

282 38 108
                                    

Rosa, fazla susuz kaldığını hissederek su içmek için gözlerini açarken yatağından biraz uzakta ayakta duran figürü fark ederken korkuyla yerinde doğrulmuştu. "Hey, hey benim." "Stiles?"
Rosa tanıdığı sese kaşlarını çatarak sorarken yatakta tamamen oturur pozisyona geçerek ışığa uzanmıştı. Işık açılmazken kız kaşlarını çatarak tekrar düğmeye basmıştı. "Elektrikler kesik, tüm kasabada."

"Burada ne işin var Stiles? Bu saatte?" Rosa sonunda çocuğa bakarak konuşurken son cümlesinde telefonunun ekranını açmış ve saate bakmıştı. "Konuşmamız gerekiyordu biliyorum bu gerçekten garip ama." Stiles odanın köşesinde durmayı bırakarak biraz daha yaklaşırken söylemişti. "Stiles saat 3 buçuk. Sabahı bekleyemeyeceğin ya da beni arayarak söyleyemeyeceğin kadar önemli bir şey mi?" "Aslında bilmiyorum yani bu aralar kabuslarım gittikçe kötüleşiyor, hiçbir şekilde uyuyamıyorum. Yani bilmiyorum belki bana ne olduğu hakkında herhangi bir fikrin vardır dedim."

Rosa onun sorusuyla birkaç saniye duraksarken Stiles tekrar konuştu. "Rosa herhangi bir şey gördün mü? Gerçekten en azından delirip delirmediğimi bilmek istiyorum." "Stiles üzgünüm ama bilmiyorum." "Hiçbir şey görmedin mi yani?" Stiles oturduğu yatağın ucunda kıza bakarken emin olmak ister gibiydi. "Hayır bilmiyorum. Bilseydim sana söylerdim Stiles." Stiles sessizce kafasını sallarken Rosa sordu. "Buraya sadece bunun için mi geldin Stiles?" "Üzgünüm sadece bir cevap almam gerekiyordu. Belki yardım edebilirsin diye düşünmüştüm. Şey bu arada gece burada kalabilir miyim? Bu saatte tekrar yürümek istemiyorum."

Rosa kaşlarını çatarken ona söyledi. "Buraya yürüyerek mi geldin?" "O kadar da uzak değildi." Rosa kafasını sallarken sonunda cevap verdi. "İstersen şuradaki koltukta ya da salonda falan uyuyabilirsin nasıl istiyorsan işte." Stiles kafasını sallarken ona kızın karanlık yüzünden zar zor ayırt edebildiği bir gülümseme verdi ve sarılmadan önce söyledi. "Teşekkürler Rosa." Rosa ona bir cevap veremeden görüşü birkaç saniyeliğine farklı görüntüler ile dolarken gözlerini kırpıştırarak hızlıca geri çekildi.

"Uhm şey ben bir tuvalete gideyim o zaman gelirken yastık ve battaniye de getiririm." Stiles ona kafasını sallarken kız el yordamıyla hızlıca telefonunu bularak yataktan kalkmıştı.

Rosa başka bir şey söylemeden odadan çıktıktan sonra birkaç saniyeliğine hızlıca arkasına bakarken kapıdan biraz daha uzaklaşarak telefonunu açtı. Scott ile olan mesajlarına girerken yazmaya başlamıştı.

rosa:
stiles bur-

"Gerçekten mi, Scott mı?" Rosa aniden duyduğu ses ile yerinde kalırken birkaç saniyelik beklemenin ardından kafasını kaldırarak arkasını döndü. Telefonu elinde tutmaya devam ederken Stiles devam etti. "Gerçekten seni orada görmediğimi mi düşünmüştün?" "Ne istiyorsun?" Rosa kaşlarını çatarak sorarken Stiles birkaç saniye cevap verecek gibi görünse de sonunda ani bir hamle ile kolunu kaldırmış ve dirseğiyle kızın yüzüne vurmuştu. Kızın yere düşmesini izlerken omuz silkerek konuştu. "Sadece başıma bela olup olmayacağından emin olmam gerekiyordu."

***

"Rosa, hey Rosa."

Isaac, kızın yüzündeki saçları geriye atarken bir elini yanağında gezdirerek adını seslenmeye devam ediyordu. "Isaac..?" Birkaç dakika sonra kız zorlukla mırıldanarak gözlerini açarken yanında diz çökmüş çocuğun yüzünü görmüştü. "İyi misin?" Rosa gelen soru ile ilk birkaç saniye çocuğun yüzüne boş boş bakarken sonunda ne olduğunu hatırlamış gibi yerinde doğrulmaya çalıştı. Isaac sırtından destekleyerek oturur pozisyona geçmesine yardım ederken daha sonra elini omzundan çekmememeye devam ederek tekrar sordu. "Rosa ne oldu?"

"Burada ne işin var?" Rosa onun sorusuna cevap vermek yerine kendisi başka bir soru sorarken ona bakmıştı. "Scott'la telefonlarımızı açmıyordun. Seni kontrol etmek için geldim. Şimdi ne oldu Rosa? Bunu kim yaptı?" Isaac cümlesinin sonunda elini kızın kaşının üzerinde oluşmuş küçük yaraya götürürken Rosa birkaç saniyeliğine onun elinden bileğine doğru geçen siyah damarı görmüştü.

Rosa ne kadar Deaton'la konuşmuş olsa
da şuan yalan söyleyemeyeceğini fark ederken gözlerini kaçırarak sessizce konuştu. "Stiles. Yani aslında tam anlamıyla o sayılmaz ama yine de o işte." Kızıl kız cümlesine ara vererek birkaç saniyeliğine kafasını kaldırırken hızlıca sordu. "Şuan saçmalıyorum değil mi?" "Bir dakika, bir dakika Stiles burada mıydı?" "Aslında Nogitsune." Isaac ona kaşlarını çatarak bakarken kafa karışıklığıyla tekrar sordu. "Bekle şunu baştan anlat ne oluyor?"

Rosa ne söyleyeceğini toparlar gibi birkaç saniyeliğine yüzünü ellerine gömerken sonunda uzatmamaya karar vermiş gibi tek nefeste konuştu. "Stiles kötü bir tilki ruhu tarafından ele geçirildi." "Sen bunu nereden biliyorsun?" "Gerçekten uzun bir mesele." "Peki ne zamandır biliyordun ve bize söylemedin?" "Benim suçum değildi. Deaton söylemememi istedi." Isaac şaşkınlıkla kaşlarını kaldırırken sordu. "O da mı biliyor?" Rosa ona cevap vermek yerine tekrar önüne bakmaya başlarken Isaac aldığı nefes ile sessizce kafasını iki yana sallamıştı.

"Peki Stiles ne zaman buradaydı? Scott'ı aramasından önce mi sonra mı?" Rosa onun sorusu ile biraz ileride yere düşmüş olan telefonuna uzanırken saate bakmıştı. "Neredeyse 1 saat olmuş." "Yani önce buraya geldi sonra da bir şekilde kaybolup Scott'ı mı aradı? Ayrıca senden ne istiyordu?" "Sanırım ne bildiğimi öğrenmek istiyordu. Ona hiçbir şey söylemedim ama yine de o olduğunu anladığımı anlamıştı." Isaac kafasını sallarken ardından ayağa kalkmış ve birkaç saniye sonra da hala yerde olan kıza elini uzatmıştı. Rosa onun uzattığı elini tutarak ayağa kalkarken Isaac'in telefonunu çıkartmasını izlerken konuşmaya başladı.

"Yalan söylediğim için üzgünüm sadece yardım etmeye çalışıyordum. Onu incitmelerini istemediğimiz için Stiles'ı kurtaracak bir yol bulmaya çalışıyorduk." Isaac birkaç saniyeliğine kafasını telefonundan kaldırarak ona çevirirken konuştu. "Yardım etmeye çalıştığını biliyorum Rosa." Kız ona bir cevap vermezken çocuğun tekrar önüne dönmesini izlerken kollarını birbirine sararak olduğu yerde kaldı.

Rosa, çocuğun Scott olduğunu tahmin ettiği birisini aramasını izlerken birkaç saniye sonra onun söylediğini duydu. "Tamam oraya geliyoruz. Gelince anlatırım." Isaac tekrar telefonu kapatarak kıza dönerken konuştu. "Stiles'ı bulmuşlar." "Neredeymiş?" Rosa sorarken çocuk cevapladı. "Çakal yuvası. Evet aynı şekilde." Isaac, kızın yüzündeki ifadeyi fark ederken kafasını sallayarak eklemişti.

***

"Deaton ortalarda yok ve ben daha fazla yalan söylemek istemiyorum." Rosa araba yolun kenarında duruyor olmasına rağmen ellerini direksiyonda tutmaya devam ederken söylemişti. "Yani Scott'lara anlatıyor muyuz? Eğer bilmek istersen diye şuan hastanedeler." Isaac arkasına yaslanarak ona söylerken kız sesli bir nefes bırakarak cevap vermemişti. Onun yerine arabayı çalıştırdı.

***

"Orada ne oluyor öyle?" Rosa hastaneye yaklaşırlarken dışarıdan gelen bağırışları ve koşuşturan insanları fark ettiğinde yavaşlatırken ikisi de kaşlarını çatarak hızla arabadan inmişti. Birkaç saniye sonra ileride arabasından inen bir kadının yere adımını attığı anda elektriğe kapılarak yere düşmesini ve yerde titreyişini izlerlerken kız refleks ile yanına gitmek için hamle yapmıştı. Göz açıp kapayıncaya kadar Isaac, suya basmadan onu kenara itmiş ve kendisi de dengesini koruyamayarak suya düşmüştü.

"Isaac!" Rosa düştüğü çimenin üzerinden çocuğa bakarken korkuyla adını bağırmıştı. Birkaç dakika sonra kızıl kızın nasıl olduğunu fark edemediği bir şekilde sudaki elektrik giderken hızlıca onun yanına gelmiş ve yere diz çökmüştü. Çocuğun yüzünü elleri arasına alırken hızla mırıldandı. "Isaac, Isaac gözlerini aç lütfen." Ne zaman geldiğini bilmediği Derek de koşarak yanlarına gelirken kızın yanında diz çökmüş ve çocuğa bakmaya başlamıştı. "Derek bir şey yap lütfen." Rosa endişeli bir şekilde kurtadama bakarken hızlıca sormuştu.

*****
sezon finaline az kaldii bu sezondan sonra zaten bu kitabı da final veriyorum yeni kitaptan devam edeceğim

neyse cok konuştum yine umarım bolumu sevmissinizdir 💖

seer | teen wolf [1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin