"Amca hadi hızlı ol kamyon kalkacak!"
"Dur azıcık sunoo, hem madem hızlı olmamı istiyorsun yardım etsene bu 82 yaşında ki adama!"
"Pekii pekii geliyorum."
Kahverengi saçlı genç saçları beyazlamış, elleri buruşuk buruşuk ve yumuşacık olmuş adamın yanına yaklaştı.
"Hangi dolaptan başlayacağız amca?"
"Şu sağ çekmeceyi boşalt sen ben bu solu boşaltırım."
Genç olan açtı sağ çekmeceyi, yavaş yavaş başladı boşaltmaya.
"Amca bu ne?"
Kahverengi kalın ajandaya baktı beyaz saçlı, gördüğü şeyin tahmin ettiği şey olup olmadığını anlamak için gözlüğünü düzeltti, bu oydu.
Hwang Hyunjinin günlüğü.
"Amca inanamıyorum günlük mü tutuyorsun!"
"Bu çok eskiden kalma yavrum, ver hele bakayım şuna."
Genç olan yaşlıya uzattı ajandayı, yaşlı olan deftere zarar vermek istemezcesine aldı defteri.
"Bana gençliğini sayfaları okuya okuya anlatsana amca, kimseye anlatmazsın sen gençliğini. Lütfen bana anlat çok merak ediyorum!"
Hwang buruşmuş yüzü ile zar zor gülümseyerek baktı gence.
"Tamam otur şöyle."
Genç meraklı gözler ile baktı hwanga.
"Yıllar önceydi, çokta güzeldi."
...
"Efendim!"
Kapıyı tıklatma gereksinimi bile duymadan daldı içeriye yeonjun. Yaptığım bilgisayar işine oldukça odaklandığım için onun içeri girmesi ile irkildim.
"Yavaş olsana yeonjun! Oh tanrım cidden akrabamsın diye burada bir çalışan olduğunu unutup içeriye dalıyorsun.."
"Efendim ama acil!"
Tek kaşımı kaldırıp baktım ona, oturduğum yerde doğruldum.
"Ne oldu?"
Yüzünde ki dehşetten kötü birşeylerin olduğunu anladığımda yerimden fırladım, fırlamamdan anlayacak ki yürüyerek bana olan şeyi göstermek için oda hızlı adımlarla yürüdü.
Yeonjun yürürken etrafta gördüğümğz rastkele personellere seslenerek onlara komutlar veriyor, bazılarını da yanımıza alıyordu.
"325. odaya iki temizlikçi gönderin ve koridor kameralarına bakın!"
Dediği şeyler ile olay hakkında daha çok bilgi sahibi oluyor ve her adımla kalbimin atışı hızlanıyordu.
325. odanın karşısında ikimizde duraksadık. Kapı açıktı, içerden dışarıya kötü bir koku yayılıyordu.
Yeonjun bana doğru baktı, ben de ona doğru baktım. Yavaş adımlar ile içeriye yürüdüm, şu an o kadar korkuyordum ki yerde ki parkelerin sesi o kadar yüksek ve o kadar korkunç geliyordu ki kulağıma.
Yatağın tam ortasında oturur pozisyonda beyaz bir elbise ile duran bir kadın vardı. Gözleri dehşet içerisinde bakıyor gibiydi, teni bembeyazdı, dudakları mordu. En önemli detay ise, tam kalbinin ortasında bir bıçak vardı.
Ölmüştü.
Yeonjunun çağırdığı kişilerden birisi biz içeriye girerken bizden iki adım önde içeriye girmişti, ne olduğunu bana göstermek ister gibi açtı kırmızı yorganı yavaşça.
Tam o an herşey kafama dank etmişti, benim yönettiğim bu hotelde kırmızı hiçbir yorgan yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli rüyalar hoteli /Hyunin
FanfictionHyunjin bölgenin ünlü hotelinin sahibi, Jeongin ise bölgenin ünlü delisiydi. Bu ikisini kader bir araya getirdi, ve kader birbirlerinden aldı.