Tw: Bu fic intihar, self-harm, keder ve yas gibi konular üzerinde oldukça durduğum bir fic oldu dolayısıyla bunların herhangi biri yüzünden rahatsız olabileceklerin okumamasını öneriyorum.
Hava soğuktu. Kasım ayının son günleri de yavaş yavaş tükenirken keskin rüzgar saçlarım arasından süzülüyordu. Görmeyi planladığım son kasımdı bu. Mümkünse yeni yıla girmeden önce tamamlanacaktı her şey. Üzerinde adımın yazılı olduğu kitaba son cümle yazılacak, ve bu cümlenin sonuna iliştirilen nokta her şeyin bittiğinin en büyük kanıtı olacaktı. Böylece yeni yıl hayatıma büyük bir değişikliği getirmiş olacaktı: Ölüm.
Bu, birdenbire verdiğim bir karar değildi. Beni son aşamaya getirecek çok şey yaşamıştım. Sevdiklerimi teker teker kaybetmiş, hayatın acımasız tekmelerini defalarca hissetmiştim. Omuzlarımdaki yük her geçen gün artarken ben bu dayanılmaz yükün altında eziliyordum.
Çabalamak istemiyordum, yorgundum. Çabalarımın boşa gittiğini izlemekten yorulmuştum. Artık bitsin istiyordum. Hayattan bıkmıştım. Bu, benim yaşamak istediği hayat değildi.
Eskiden değer verdiğim şeyler gözümde anlamsızlaşmıştı.Tek istediği gitmekti. Çok uzaklara gitmek, asla geri gelmemek. Derin bir uykuya dalmak, asla uyanmamak. Beni ancak bu kurtarabilirdi. Son kez nefes almak, ak kanatlı meleğin kollarında can vermek. Bunu o kadar istiyordum ki her nefes alışımda hücrelerimin acıyla kıvrandığı, kalbimin her atışında damarlarımın kasıldığını hissediyordum. Bir gün daha güneşin doğuşunu izlemeye dayanamazdım, bunu kaldıramazdım.
Böyle düşünüyordum düşünmesine ama her şeyi sona ulaştıramıyordum, son noktayı koyup kitabı kapatamıyordum. Denemediğimden değil. Daha önce birkaç kez her şeyi bitirmek için girişimde bulunmuştum ancak bu denemelerin hiçbiri başarıyla sonuçlanmıştı. Hep önüme bir engel çıkmıştı.
Kulağa çok kolay geliyordu. Her şeyi bitirmenin pek çok yöntemi vardı, hepsi de birbirinden kolaydı. Yine de hepsi birbirinden zordu. Asla başaramayacakmışım gibi hissetmeme sebep olacak kadar zor.
Tanrı'yı merak ediyordum. Tanrı'nın kim olduğunu bilmek istiyordum. Tanrı'nın karşısına dikilmek ve "Neden beni böylesine katlanılmaz bir hayata mahkum ettin?" diye sormak istiyordum. "Benden ne istedin, neden böylesine acımasızsın bana karşı?"
Tanrı gerçekten var mıydı? Yoksa bu da tıpkı peri masalları gibi insanların bir uydurması mıydı? Kalplerindeki boşluğu doldurmak için anlattıkları bir masal mıydı? Eğer öyleyse her şey bir anlanlığına anlamlanıyor ve hemen sonrasında daha da karmaşıklaşıyordu.
Kafam karışıktı. Tek çözüm ölümmüş gibi hissediyordum. Başka çare yoktu. Acılarımı dindirecek bir ilaç yoktu. Kafamın içindeki sesleri susturabilecek hiçbir bir kuvvet yoktu. Bu zehrin tek panzehiri ölümdü. Ölüm... Sonsuz bir sessizlik. Telaştan, kaygıdan uzak bir sessizlik. Soğuk, yalnız bir sessizlik. Evet, tam olarak bunu istiyordum.
Tam olarak bunu istediğimi sanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saved By A Stranger
FanfictionÖlümü düşünmek mi yorar insanı yoksa yorulduğu için mi ölümü düşünür insan? Tw: İntihar, self harm