4: Beyaz İnci

6 2 0
                                    

Jeongguk nefes nefese ve hiç durmaksızın koşmaya devam ediyordu. Korku ve endişe neredeyse her yerini ele geçirmişti. İçinde bir şey vardı ve ona köye gitmesini, yardım etmesi gerektiğini âdeta haykırıyordu.

Arkasından ona yetişmeye çalışan hyungu ile arasına mesafe bırakmak adına havaya elini uzattı, su minerallerini bulup büktü ve kendine büyük bir dalga yaptı. Jimin artık ona yetişemezdi öyle değil mi ?

Hızla köye ilerlemeye devam ederken, arkasında bıraktığı yeşilliklerden habersizdi.....

..

"Gördün mü bak çocuk senin yüzünden gitti Boris." Söylendi bir genç.

Küçük kasabada barınmaya çalışanlar şuan meydanda, öngörülebilir bir tartışmanın temellerini atıyorlardı.

Boris adlı genç adına yapılan suçlamaya hemen kulak kabartmıştı.

"Suçu niye bana atıyorsunuz ? Onca yıl kimse gelmedi ilk defa birisi geldi, ya bizi öldürmek istiyorsa ? Ya zarar görseydik ?" Dedi Boris.

Derin bir nefes verdi ilerideki ahşap sütuna yaslanmış olan adam.

"Boris. Sınırımı zorlama, zaten ölmekten daha beter olduk. Daha ne istiyorsun buharlaşalım mı ? O çocuğa güvenmeliydik. Aklında başka çağ dışı birşey varsa bizimle paylaş hadi!" Bağırdı yaşlı adam.

Destekçileri ona hak veriyordu.

Fakat Boris bu sözlerin ardında kalmayacak kadar başı dik biriydi. Bunu buradaki herkes gibi yaşlı adam da biliyordu.

"Bana bağırma Jon-li! Diyene bak! Sen kasabanın yöneticisi değil misin! Her yönü düşünmen gerekmiyor mu !? Nesin sen? Maskot musun ? Sözde yönetici seni." Aşağılayıcı bakışlar attı Boris. Sessiz kalmak istemiyordu kesinlikle.

"Boris! Laflarına dikkat et!" Ona tepki gösterdi Jon-li'nin yanında duran teyze.

"Hey! Millet bakın! Bu o çocuk!" Sevinçle haykırdı halktan biri.

Kavga bozulmuş, herkesin dikkati su dalgasıyla yanlarına gelen Jeongguk'a çevrilmişti.

"Bu tartışma burada bitmedi Boris." Dedi Jon-li.

Yanlarına gelen Jeongguk mutlulukla gülümsedi. Bu hareketi bile herkesi kendine hayran bırakmasına yeterken, konuştu.

"Merhaba! Benim adım Jeon Jeongguk. Güney Su Kabilesinin bir üyesiyim ve sizlere yardım etmek için buraya geldim. Biraz önce aranızdan biri suyunuzun zehirlendiğini söyledi. Beni suyun kaynağına götürürseniz suyu iyileştirebilirim." Jeongguk güven kazanmaya çalışıyordu.

"Sana nasıl güvenece-"

"Güvenmemizi gerektirecek bir konumda olamayacak kadar muhtaç ve bithap bir haldeyiz Boris."

Jeongguk ne diyeceğini bilmezken, onun birşey demesine gerek kalmamıştı.

"Gel benimle, seni kaynağa götüreceğim." Biraz önce Boris'in sözünü kesen yaşlı adam, Jeongguk'a güvendiğinş belli etti.

Jeongguk hemen, çoktan ilerleyen adamı takip etmeye başladı. Bir deri bir kemik kalan adam, bu felâket köyün başına gelmeden önce çok sağlam olduğunu belli eden kalıntılar barındırıyordu. Jeongguk'un gözünde hâlâ dimdik bir duruşu, sert bakışları ve ürkütücü bir mizacı vardı.

Ruhani bir varlık hissetti Jeongguk, odak noktasını şaşmış ve düşüp kafasını vurmaktan son anda kurtulmuştu.

"Benim adım Jon-li evlat. Tanıştığıma memnun oldum." Yaşlı adam kendini tanıttı, konuşmasını hiç beklemiyordu Jeongguk.

Custodiae 🌊 🔥✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin