3.4

35.9K 1.4K 95
                                    

Selam, tatlı ayçiçekleri'm! 🌻🤍
Oy vermeyi, yorum yapmayı ve beni takip etmeyi unutmayın!

Bölüm Şarkısı: Hande Yener - Bir Bela.

🌟 Keyifli Okumalar 🌟

Karşımda duran sınıfa nasıl gireceğimi düşünüyordum. Bora'nın sınıfıydı, ve o da içerideydi. Yaşadığım heyecan ve stresten dudaklarımı dişlerken aynı zamanda tırnak etlerimi soyuyordum.

Yutkunurken elimi yumruk yapıp sınıf kapısına vuracakken, geri indirdim.
"Of! Küçük bir duyuru yapacaksın Ecmel." Deyip, kendi kendime sinirle söylendim.

İçimden kendime telkinler verirken, kendimi kapıyı tık tıklarken bulmuştum.

İçeriden gel diyen sesi duyunca, kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Kapıyı ardımdan kapatırken bakışlarım İrem Hoca'ya dönmüştü. Yavaşça tebessüm ettiğimde aynı şekilde karşılık vermişti.

"Hocam, ben bir duyuru yapacaktım."

İrem Hoca, kafasını sallayıp konuşmuştu. "Tabii Ecmelciğim." Sınıfa dönüp göz gezdirirken orta sıranın en arkasındaki sırada oturan Bora ile bakışlarım birleşmişti.

Birkaç saniye gözlerinde takılı kalıp, gözlerimi kaçırmıştım. Ellerim titrerken, tırnaklarımı avucuma bastırma gereği duymuştum.

"Bu hafta olacak olan deneme 'E' şubesinde gerçekleşecek. Önceki gibi katılım sağlanmadığı için, sadece bir sınıf oluşturulmuş. Ücreti verip, deneme sınavına girecek olanlar, 'E' şubesinde olacaklar." Derken, gözlerim tekrardan sınıfta dolanmıştı.

Herkes onaylayan birkaç mırıltı çıkarırken, bende kafamı sallamıştım. Son kez en arkadaki sıraya bakarken, Bora'nın bana bakıp gülümsediğini gördüm.

Şaşkınlıktan dudaklarım 'o' şeklini alırken, fark etmiş olacak ki, ciddileşip bakışlarını benden çekmişti.

Sınıftan hızlıca çıkıp, kendi sınıfıma doğru yürürken, Bora'nın bana neden öyle baktığına anlam verememiştim. Belki de dalmıştı. Ve bana denk gelmişti.

Bana olan gülümsemesi aklımdan hiçbir şekilde çıkmıyordu.

Öğle saatinde, Eva sınıfta kalıp uyuyacağını söyleyince, bende kütüphaneye inip test çözmeye karar vermiştim.

Çantamdan çubuk kraker paketimi ve su şişemi aldıktan sonra kütüphaneye doğru adımlamıştım.

Türkçe çözecektim. Ve el kitabına ihtiyacım vardı. Elimdekileri oturacağım masaya koyup, ilerideki raflara doğru ilerlemeye başladım.

Rafların arasında dolaşırken, gözüme George  Orwell'ın "Hayvan Çiftliği." Kitabı çarparken, kitaba uzanırken, başka bir elin de kitaba uzanması bir olmuştu.

Çocuk, kitabı kendine doğru çekerken
"Hey, onu ilk ben tuttum!" Deyip, sinirle karşımdaki çocuğa bakmaya başlamıştım.

"Bak ilk ben tuttum o kitabı. Ne kadardır arıyorum bu kitabı sen biliyor musun?" Derken, çocuk gözlerini devirip Sinirle, "Hayır bilmiyorum, bilmek de istemiyorum." Demişti.

Kütüphaneye gelip ders çalışacağım yerde, bu çocuk ile tartışmam çok sinir bozucuydu.

"Bak, ben bu kitabı okumayı çok istiyorum. Birkaç hafta sonra okusan ne olur sanki?"

Gözlerimin ateş saçtığına emindim.

"Çok şey olabilir, bu kitabı hiçbir yerde bulamıyordum. Bak lütfen benden sonra sen okursun."

Çocuk sinirle bir nefes verip, "Katiyen olmaz." Demişti. Hızlı bir şekilde elimden çektiği kitap, benim sarsılıp gerilememe sebep olmuştu.

Tam düşecekken arkamdaki kişinin elleri belimi kavrarken, düşmemi engellemişti.

Beni tutan kişiye bakmak için bakışlarımı arkama çevirirken, şoke olmuş bir şekilde şaşkınlıkla bana bakan gözlere bende şaşkınlıkla bakıyordum.

Bölüm sonuu!!
Tam yerinde bitirmem peki...
Oy vermeyi, fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi, beni takip etmeyi lütfen unutmayın!
-
İnstagram: yarencalbogaa 🫧

Canhıraş | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin