"Hadi balayına gidelim." Mert Hakan'ın söylediği şeyle kahkaha attım.
"Hadi." Dediğim şeyle gözleri heyecanla açılmıştı.
Şaka yaptığımı zannediyordu ama ben ciddiydim.
"Şaka değil, gerçekten gidelim." Söylediğim şeyle daha da büyük bir heyecanla baktı yüzüme.
"Allahım goooll." Bu hareketiyle kahkaha atmıştım. Yataktan henüz kalkmak istemiyordum, çok yorgundum.
Mert Hakan, saçlarımla oynarken gülümsedi.
"Nereye gidelim yavrum?" Dudak büzmüştüm. Bilmiyordum, spesifik olarak gitmek istediğim neresi vardı? Bu zamana kadar çok fazla ülke, şehir gezmiştim ama bu şehirleri Mert Hakanla gezmek ayrı olurdu.
"Hadi İzmir'e gidelim." Mert Hakan'ın söylediği şeyle heyecanla kafamı salladım. "Gidelim!" İkimizde de öylesine bir çocuksu heyecan vardı ki.
Birbirimizi gerçekten tam anlamıyla tamamlıyorduk.
-
İzmir'e geldiğimizde bu şehrin ne kadar güzel olduğunu yine anlamıştım.
Mert Hakan belimden tutarken sahile yürüyorduk. "Su çok güzel gözüküyor."
"En güzel gözüken Deniz, sensin."
Bu dediğiyle dudaklarım kıvrılmıştı. İleri adımladığımızda gördüğüm çarşıyı gösterdim.
"Çarşıya gidelim mi?" Kafasını sallamıştı. Belimdeki elini çekip elimi tuttuğunda gülümsedim. Elimde olsa, her zaman Mert Hakan'a sarılabilirdim.
Çarşıya girdiğimizde bir çocuk grubu yanımıza geldi.
"Abi fotoğraf çekilebilir miyiz!" Heyecanla Mert Hakan'a doğru konuştuklarında Mert Hakan da gülümseyerek kafa sallamıştı. Telefonu alıp onların fotoğrafını çekmiştim.
Heyecanla etrafta koşturuyorlardı.
Mert Hakan tekrardan elimi tuttuğunda göz gezdiriyordum çarşıda. İlerideki takıcı ablayı gördüğümde gülümsedim.
O standa doğru ilerledim ve takılara bakmaya başlamıştım. Gözüme ilişen dört yapraklı yonca kolyesine gülümsedim. Çantamdan cüzdanımı çıkardığımda abla gülümsedi.
"Ne kadar abla?"
"Normalde 30 ama sana 20 olsun be güzel kız." Söylediği şeyle gülümseyip parayı ona uzattım.
Biraz daha ileride gördüğümüz gözleme standına bakıyordum gözlerimizdeki ışıltıyla.
"Yavrum, hadi!" Heyecanla söylediği şeye kafa salladım.
Gözleme çok severdik.
Sipariş verdikten sonra tekrardan biz bize kalmıştık.
"Şampiyonum benim." Dediğim şeyle sırıttı.
"Hayatıma öyle bir anda girdin ki, artık takımda işlevsiz olduğumu düşündüğüm zamandı. Sonra sen girdin hayatıma, ben olduğumu bilmeden mesajlar yazdın bana, günümü güzelleştirdin." Elimi tuttuğunda her ikimizin de yüzünde en güzelinden gülümseme vardı.
"İyi ki girdin."
"İyi ki varsın." Söylediğim şeyle gülümsedi.
Yemekleri yedikten sonra hesabı ödedik.
"Sahile mi gitsek? Suya gireriz." Söylediğim şeyle sırıttı.
"Denize girelim demediğini fark ediyor musun hiç?" Güldüm, evet bilerek demiyordum.
Çocukken bu şekilde çok dalga geçiyorlardı.
"Evet olabilir." Söylediğim şeyle belime atmıştı elini.
"Yani otele de gidebiliriz." Yüzündeki tebessümüyle söylediği şeye güldüm.
Yüzümdeki istekli bakışa gözlerindeki parıltıyla bakıyordu.
"E tamam, gidelim o zaman?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || Mert Hakan Yandaş
Fanfiction"Biliyor musun Querencia, İnsanın kendini en güvende, güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası gibi gördüğü yer demekmiş." Gözlerinin içine baktığımda bu açıklamama karşı gülümsemişti. "Senin yanındayken kendim gibi olduğumu hissediyorum...