İyi okumalarrr, oy vermeyi ve fikrinizi belirtmeyi unutmayııınn
❤️🔥
Direnirken bir şeylere karşı yine savaşıyorduk. Direnmekte bence savaşmaktı. Zaten herşey savaşmak değil miydi?
Anaokulunda öğrencilerin anneleri gelip onları okuldan alıyor onlarla gülüp eğleniyordu. Ben ise cama oturup servisin gelmesini bekliyordum. Annemle savaşıyordum, o küçücük yaşımda. Duygularımla.
İlkokulda matematik ödevlerimi yapamadığım için babamdan yardım istemem lazımdı. Hocamız babalarınız sizlere destek olur demişti. Ama babam yanıma sadece canımı acıtmak için geliyordu. Babamla savaşuyordum, birazcık büyümüştüm ama o benim canımı yakarak seviyor diye düşünmüştüm. Canımla.
Ortaokulda hocamız anneniz babanızla bir gününüzü anlatan kompozisyon yazın demişti. Annem neredeydi bilmiyordum. Babam ise salondaydı. Ama yanına gitmeye çekiniyordum. Ailemle savaşıyordum, artık anlıyordum. Onların beni sevmediğini.
Lise yıllarım ise birbirinden berbat günler ile geçmişti. Hiç bir zaman instagram hesaplarımda ne paylaştığımı bilmezdi annem ama yorum yapardı. Hiç bir zaman giydiğim kıyafeti bilmezdi babam ama yorum yapardı.
Ben dün çok eğlenmiştim. Üçlüyle birlikte parktan kaçmıştık. Metin'den kaçmıştık. Ben onları daha da çok hissetmeye başlamıştım. Ama sanırım ben kendi ailemi de özlemiştim.
Annemin fotoğrafını açıp yakınlaştırdım. Yemyeşil gözleri ile çok dikkat çekerdi. Model gibi bir vücuda sahipti. Ve nasıl kullanması gerektiğini çok iyi biliyordu. Saçlarını hep boyuyordu ama kendi saç rengi büyüleyici bir renkteydi. Kendisini robot gibi yapıyordu ve bana da bir robotmuşum gibi davranıyordu.
Aşağıya kahvaltı için indiğimde, yalnız olmadığımızı fark ettim. Geçen gün bana fal bakan kadın ve eşi de buradaydı. İsmi neydi kızın?
Beni gördüğü anda ayağa kalktı ve bana sarıldı. Karşılık verdim. Küçük bir selamlaşma faslından sonra kahvaltıya oturduk.
"Kaya, bak bugün o işi halletmemiz lazım. Ne zamandır geçiştiriyorsun. Adam da bizi geçiştirince kalırız ortada. " dedi adam.
Kaya ağzındaki lokmayı çiğnedi ve yutkundu. "Patronumuz geldiğine göre o işler bize değil patrona düşer. Değil mi Patron?" diye sorarak Metin'e döndü. Fransızca falan konuşuyorlardı sanırım.
Kadının ismini hatırlamaya çalışıyordum, onu oturma odasına götürüp bir fal daha baktırmam lazımdı. Geçen sefer dediği şeyler yarım kalmıştı.
Taha bi anda yardımıma yetişmişti. Kadının ismi Gülin'di ve ben bunu 2 günde falan unutmuştum. Aşırı derecede ayıptı.
İdil abla bize kahve yapmıştı. Kahvelerimizi içerken sessiz kalmıştım.
" Hazır içmişken bir kez daha bakayım mı kız falına?" dedi heyecanla. Bende dünden razı olarak kafamı salladım. Fincanları kapattık ve biraz sohbet etmeye başladık.
"Emre ile evlenmeyi düşünüyoruz, ama o hâlâ benim emin olup olmadığımı soruyor. Sanırım kendisi hâlâ emin değil." dedi. Sesi çok fazla üzgün çıkmıştı.
"Bence o da istiyor ancak korkuyor olabilir. Evlendikten sonra herşey olabilir ve senin incinmeni isteyeneceğini sanmıyorum. " dedim. Yine Ahsen ve aşırı saçma konuşmaları.
Tam Gülin bir şey söyleyecekken kapı açıldı ve bizim grup içeri girdi. Ellerinde kapalı fincanlarla. Ahsen bu görüntü kaçmaz, çek şunları.
Telefonumun kamerasını açtım ve "Gülümseyiiin" dedim. Hepsi neye uğradığını anlamamıştı ama Taha poz vermeyi de ihmal etmemişti.
"Gülin, bize de baksana şu efsane fallarından?" diye Gülin'in karşısına oturdu Alaf.
"İlk Ahsen'e bakacağım. Hadi bakalım ama baştan söyleyeyim kötü bir şey görürsem yarım bırakırım. Ahsen, sen bu aralar çok mutlusun ama enerjik değil gibisin. Enerjinin daha da tükeneceği bir hafta görüyorum. Tamam devam etmeyeceğim." dedi Gülin. Hayır etmesi lazımdı. Ama çoktan fincanı İdil'e vermişti.
"Emre, senin falında yakında yapacağın bir şeyi görüyorum. Bunu toplu bir yerde yapacak gibisin. Karşında olan kişiler çok mutlu olacak gibi. Hadi hayırlısı neyse o olsun. " Çok fazla uzatmamaya özen gösteriyordu.
"Alaf, senin falında bir kalp çıkmış bal yanında da böyle ateş gibi bir şey var. Yakında hayatının aşkı ile karşılacaksın herhalde. Bir tavuk sürüsü gibi bir şey var bak burada ama araya masum bir civciv girmiş ama siz zaten o civcivi çok sevmişsiniz. Zararsız o civciv sakın korkmayın." dedi.
"Metin, senin falında geçen Ahsende gördüğüm gidişi görüyorum bak sende görürsün zaten. Kötü bir gidiş gibi değil ama kalan halk çok üzülecek bu duruma. Ama sanırım bu önümüzdeki 3 ay gerçekleşmeyecek gibi."
"Kaya, bu aralar aşırı yoğun gibisin. Kendine fazla vakit ayırmadığınj fark ettim. Zaten fincanı açar açmaz yoğun bir hava geliyor. Fazla gerginsin. Bak şurada silah gibi bir şey var. Bu aralar fazla paronayak takılıyorsun. Ama sana papatya çayı önerebilirim."
"Tahaaa, bu enerji evren için çok fazla gibi. Yarını Kaya'ya falan ver. Neyse neyse. Falına devam edemeyeceğim. Bütün enerjinin gittiği dönem yaklaşıyor sadece." dedi ve suyundan yudum aldı.
Gülin ve Emre'yi uğurladıktan sonra, hep birlikte dışarı çıkmaya karar vermiştik. Alışveriş yapacaktık ve sanırım ben hayatımda uzuun bir aradan sonra ilk defa sevdiğim kişiler ile alışveriş yapacaktım.
Üzerime renkli bir kazak ve kot pantolon giydim. Telefonumu elime aldım. Bende diyorum neyi unuttum. Sevdem'e yazacağımı söylemiştim. Hemen ona nasıl olduğunu sordum.
Aşağı indiğimde bizimkiler hazırlanmışlardı.
"Ooo Ahsen Hanım sonunda yanımıza teşrif edebildiniz." dedi Alaf. Ve gelip kolunu omzuma attı.
Gülüşürken dışarıya çıktık. Ve Taha kollarını havaya kaldırıp gökyüzüne baktı: "İşte şimdi biz geliyoruz bir eksiğimiz var ama o da kalbimizde!" diye bağırdı ve arabaya koşmaya başladı.
❤️🔥
Sanırım sizi biraz fazla beklettim. Ve aslında bu haftada bölüm atmayacaktım. Sınavlarımın hâlâ bitmemiş olmaması kadar saçma bir şey yok.
Nasılsınııızzzzz iyisinizdirrr inşallaaaahhh.
İnstagram hesabımızı takip etmeyi unutmayıınnnn