13. ❝Tutsak.❞

18.2K 1.8K 1.6K
                                    

Sertap Erener, İncelikler.

Selamlar canımın içleri <3

Burada mısınız?

Buradaysanız ayrı mutlu, bölümü okurken oy ve yorum yaparsanız ayrı mutlu olurum. Çok çok keyifli okumalar. 🤍

 🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13. TUTSAK.

"Baba, yalvarıyorum artık telefonuma cevap ver. Bir tek senin telefonun aynı, bir tek sen varsın bana yardımcı olabilecek... Çok çaresizim baba, çok acı çekiyorum. Buradaki polisler bana yardımcı olmuyor, her gün emniyete gidiyorum ama biz size haber vereceğiz deyip gönderiyorlar..." telefonum, gözyaşlarım yüzünden ıslanan kulağıma yaslıyken gecenin karanlığında hıçkırıp dizlerimi kendime biraz daha çekiyorum. Dışarıda çoğalan yağmur Karina'nın odasındaki camlara öyle şiddetli vuruyor ki, burada olsa neşeli çığlıklar atacağını düşünüyorum. "Sözümde durmadığım için beni affetmeyeceğini biliyorum. İki yıldır izimi kaybedip sizden kaçtığım için çok öfkelisin ama ben sizden kaçmadım baba, Karina'yı korumak istedim..." açılmayan telefona doğru, sanki babam beni dinliyormuş gibi fısıldıyorum. "Karina'ma yardım et, o çok küçük baba. Onun yüzündeki gülümseme düşünce bile benim canım acıyorken, ona bir şeyler olursa n'aparım ben?"

🎠

Elimde bir şeyi sıkıyordum. Kendime gelmeden önce hissettiğim bu oldu. Elimin içini acıtan bir şeydi üstelik. Sonra yaşananlar beynime süzülünce elimdeki yaranın bir kâğıt kesiği olduğunu anladım. Tuttuğum da bir fotoğraftı. Karina'mın fotoğrafıydı.

Artık kızımın fotoğrafları bile canımı acıtıyordu.

Yumuşak bir doku üstünde uzandığımı hissedip gözlerime çarpan aydınlığa yüz buruşturdum ve ardından gözlerimi açtım. Aşinalığı fark edip gözlerimi odanın içinde gezdirirken günün ilk saatlerinde olduğumuzu anladım. Bakışlarım odasında olduğum Deren'e çarpınca da, göğsüme yayılan sıcaklıkla beraber ona sarıldığımı hatırladım. Odanın köşesindeki siyah koltukta oturmuş, elinde bir küçük kıyafet tutarak bana bakıyordu. Bu geceyi de uykusuz geçirdiği kan çanağı olmuş gözlerinden belliydi. Elinde tuttuğu da küçük kız kıyafetiydi, Nil'in olmalıydı.

Gözlerimiz birleştiğinde, "Günaydın," dedi boğuk sesle.

Onun yatağında doğrulurken ayaklarım siyah, saten çarşafı hafifçe itti ve onun bu çarşafın her yerinde izi olduğunu düşünerek yutkundum. "Burada ne yapıyorum?" Diye sordum.

Nil'in kazağını avucunun içine hapsederken, "Arabaya döndükten bir süre sonra uyuyakaldın," dedi. "Ben de seni evime getirdim."

SİRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin