° 𐐪𐑂 ♡ 𐐪𐑂 𝟐𝟒 𐐪𐑂 ♡ 𐐪𐑂 °

152 15 0
                                    

*1 ay sonra*

"Jeongin, yemek hazır." Araladığım kapıdan başımı sokup konuştuğumda sevgilim dönüp bakmamıştı bile. 

"Bu test bitsin, geleceğim." Bu cevabı alacağımı biliyordum, her seferinde bir umutla gidiyordum yanına ama bir şey değişmiyordu. Omuzlarımı düşürüp tamamen içeri girdim, hala dikkatini çekebilmiş değildim. Sorulara fazla dalmıştı. 

"Hep böyle diyorsun, kalk hadi." 

"Üç sorum kaldı sadece." Yine yüzüme bakmadan, artık sinirleniyordum. 

"Tamam o zaman," dedim masanın yanına iyice yaklaşarak. "Bekliyorum o üç sorunun bitmesini, çöz çabuk." Bu sefer kaşları çatılmış bir şekilde baktı bana. "Neden bekleyecekmişsin?" 

"Çünkü artık hayatın ders çalışmaktan başka bir şey olmamaya başladı. Ne zaman yemek yesek, bir şey yapacak olsak bu son test, bu son soru diye geçiştiriyorsun bizi." Bakışlarım düştü. "Neden bizimle vakit geçirmek istemiyorsun?"

Onun beni sevmeyi bıraktığı ihtimalini düşünmek istemiyordum. Böyle düşünmek bana bencillik gibi geliyordu bir yerde aslında çünkü Jeongin annesini kaybetmişti, hayatında büyük bir boşluk vardı ve onu ders çalışarak kapatmaya çalışıyordu, farkındaydım. 

"Bunun sizinle alakası yok, özür dilerim." Yumuşayan bakışları beni rahatlattı, sandalyenin önünde eğildim. 

"Bak farkındayım, gerçekten farkındayım. Kendini meşgul etmeye çalışıyorsun ve yapabileceğin en iyi şey ders çalışmak gibi geliyor sana ama ben de buradayım Jeongin." 

Sesimdeki kırgınlığı saklayamadım. 

"Hastaneden çıktığından beri doğru düzgün konuşamıyoruz bile, sabahtan akşama kadar ders çalışıyorsun ve odadan neredeyse hiç çıkmıyorsun. Senin için endişeleniyorum, bencil olmak istemiyorum ama... Bizim için de endişeleniyorum."

Bu doğruydu, hastaneden çıktıklarından beri onlarda kalıyordum. Hem babasına hem de Jeongin'e yardımcı olmak için buradaydım hep ama sevgilimi kendi evinde bile göremiyordum doğru düzgün. Bazen ben de ona katılıyordum ders çalışırken ama o, abartıyordu. Sadece geceleri beraber uyuduğumuz için konuşursak konuşuyorduk ki o da çok azdı, hemen uyuyakalıyordu yorgunluktan.

Birbirimize seni seviyorum demeyeli bile çok olmuştu.

"Hyunjin ben..." Kendinden emin olmayan sesini duyduğumda yatağına oturup sandalyesini bana çevirdim. "Anlat lütfen, sorun ne?"

"Ben seni gerçekten çok seviyorum."

Devamı olduğunu biliyordum. "Ama?"

"Ama..." dedi gözleri dolarken. "Düşünmekten kaçıyorum. Ne zaman boş kalsam, dalıp gitsem yaşadıklarımız gözümün önüne geliyor ve ben bundan artık korkar oldum. Doğru, yapabileceğim en iyi şey ders çalışmak ve ben de bunu yapıyorum. Özür dilerim, seni yalnız bırakıyorum ve seninle ilgilenemiyorum ama gerçekten... Seviyorum seni."

Başımı salladım. "Ben de seni seviyorum ama nereye kadar böyle devam edeceksin?"

"Bilmiyorum."

Geriye son bir çözümüm kalmıştı. "Terapiye gitmek ister misin?"

Sessiz kaldı, bu fikri kafasında tarttığını biliyordum o yüzden zaman verdim. "Biraz düşün istersen ama şimdi," dedim elinden tutup kaldırırken. "Yemek yeme zamanı. Verdiğin kiloları alacaksın bundan sonra, Yang Jeongin." Kıkırdadığını duyunca mutlu olmuştum. 

305 | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin